Çocukluk
dönemi hayatidir; beynimizdeki nöronlar, tüm davranış kodlarımız bu
süreç zarfında gelişir. Aslında, ömrümüz boyunca çocukluğumuzu yaşarız
dersek, abartmış olmayız.
Kötü yaşanmış çocukluk dönemi, öfke
kontrolünü bozar. Ailesi tarafından dövülen, hatıraları travmalı çocuk,
saldırganlığı sorun çözme yöntemi olarak benimser. Ebeveynlerden birinin
aşırı baskın ve agresif olması, diğerinin pasif ve ezik olması, öfke
patlamaları yaşayan yetişkinlerin ortak hikâyesidir.
Bu tür aile
ortamı, çocukta güven sorunu yaratır, dünyayla güvensizlik üzerinden
iletişim kurmasına sebep olur. İtaat kültürü nedeniyle duygularını
yerinde ve zamanında ortaya koyamaması, birikir birikir, kontrolsüzlüğe
yol açar.
Okulda-sınıfta önemsenmemesi, arkadaşları tarafından
dışlanması, yaşadıklarını kimseyle paylaşamaması, kendini yetersiz
hissetmesi de kontrol bozukluğunu tetikler; bunlara maruz kalan çocuk,
dikkat çekmek için öfke’yi kullanır.
Huy kabul edilir, huyu böyle
denir, halbuki huyla alakası yoktur. Psikiyatride epileptik karakter
terimi vardır. Bazı epilepsi türleri, tipik bayılmalarla değil, öfke
nöbetleriyle seyreder. Söz konusu karakterler, ruh hallerini, abi o an
bende film koptu, gözüm hiçbir şeyi görmedi diye ifade ederler. İncir
çekirdeğini doldurmayacak mevzuda, çılgınca asabileşirler; ağızlarından
çıkanı kulakları duymaz, sinirden titreyen çenelerinden öyle laflar
dökülür ki, tekme tokat girişseler, daha iyidir. Hemen peşinden derin
pişmanlık duygusuna bürünürler, öylesine normal, öylesine saygı-sevgi
dolu olurlar ki, görenler gözlerine inanamaz, sanki başka biri derler,
iki ayrı kişi gibi... Çalkantılıdırlar.
Öfkeyi baskılamaya çalışsalar
bile, gündelik yaşamlarında hoşgörüsüzlük, tahammülsüzlük olarak açığa
çıkar, ipucu şeklinde kendilerini ele verirler.
Öfke birikiminin
zararı, sadece çevrelerine değil, asıl kendilerinedir. Metabolizmayı
haşat eder, şeker’e hipertansiyon’a depresyon’a yol açar, bağışıklık
sistemini zayıflatır.
Öfke kontrol bozukluğu yaşayan kişiler, devamlı
mutsuzdurlar, ellerinde değildir, çünkü, mutluluk hormonu adı verilen
serotonin’in çalışmasında sıkıntı vardır.
*
(Herkes baro’ya soruyor.
Ben tabipler odası’na sordum.)
*
Mesele hukuki değildir.
Tıbbi’dir.
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 13.05.2014 00:00:00 / Okunma = 2652