*
Marmara akil’i: Biz bu teklif gelince akil olmadık, sonradan akil değiliz, biz zaten akildik.
Marmara
akil’i: En büyük hayalim Dicle ile Botan’ın birleştiği yere Deniz
Feneri kurmak... Işık verir, yol gösterir. Oraya Deniz Feneri yapmayı
ben üstleniyorum.
Marmara akil’i: El ele verelim, şarkılar söyleyelim, dans edelim, coşalım, piknik yapalım.
Marmara akil’i: Ben Türkiye’de Kürtlerin olduğunu lisedeyken öğrendim, ilk Ankara’da tanışmıştım.
Marmara akil’i: Bizler aslında ortak müminiz.
Marmara
akil’i: Bu akşam televizyonda dizi izlemeyeceğiz diyenler, bizi evine
çağırsın, hemen giderim, çay içerken anlatırım, ben böyle gördüm,
iletişim böyle kurulur.
*
Ege akil’i: Bize bu görevi verenler görevin tanımını yapmadı, siz oralara gidin, ne isterseniz söyleyin manasında gönderdiler.
Ege akil’i: Ulus devlet bizim başımızda Allah’ın belasıdır, Türk üst kimliği bölücüdür.
Ege akil’i: Arkamdan hain diyorlar, yüzüme hain diyorlar.
Ege akil’i: Üst kimlik Türkiyelidir.
Ege akil’i: Yiğidin hakkı yiğide verilmeli, Sayın Başbakanımız çok cesur adam.
Ege
akil’i: Öcalan’ın eli rahatlatılmalı, yoksa metro istasyonları patlar,
alışveriş merkezleri patlar, ortalığa ceset parçaları dağılır, korkudan
alışverişe gidemezsiniz, alışverişinizi internetten yaparsınız.
Ege akil’i: İyimserim, her yerde destek görüyoruz.
Ege akil’i: Her yerde ellerinde Türk bayrakları taşıyan gruplar, bize hainler diye bağırıyor.
*
(İç Anadolu akil’leri, temaslarına, Kuran Kursu’ndaki düğüne katılarak başladı.)
İç Anadolu akil’i:
Sulh için dua vakti.
İç
Anadolu akil’i: Şehitler ölmez vatan bölünmez sloganı var, ayeti kerime
de bunu söylüyor zaten, şehitlerin makamı dünyevi olan her şeylerden
daha yüksek.
(İç Anadolu akil’leri, Konya’daki toplantılarında Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarını anlattı.)
İç Anadolu akil’i: Devlet gidicidir. Devleti gözünüzde sakın bu kadar abartmayın.
*
Güneydoğu akil’i: Hakemiz.
Güneydoğu akil’i: Aracıyız.
Güneydoğu akil’i: Şahidiz.
Güneydoğu akil’i:
Ben Mükremin.
Güneydoğu
akil’i: Barışın dışında en çok Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması
talep ediliyor, Kandil ve İmralı arasında daha doğrudan temas kanalının
açılması talep ediliyor, geri çekilme konusunda burada çok farklı bir
psikoloji var, bunlar bizim çocuklarımız, niye ülkelerini terk edip
dışarı çıksınlar, niye ülkelerinden çekilsinler şeklinde talep geliyor.
*
Doğu Anadolu akil’i: Korkmayın, ülke bölünmeyecek, bakın ben garanti veriyorum, bölünme olduğu zaman gel benim yakama yapış.
Doğu
Anadolu akil’i: Ülkedeki sorunlar, halklardan kaynaklanmıyor, bunun tek
sorumlusu var, Türkiye’yi 90 yıldır askerler, yargıçlar, bürokratlar
idare etti, gelip giden iktidarlar levazım müdürüydü.
Doğu Anadolu akil’i:
Risale-i Nur’un bütün hizmet edenleri zaten bu sulhu gönülden istiyor, çok dua ediyorlar.
*
Karadeniz akil’leri, Bolu valisini ziyaret etti, Bolu valisi izah etti: “Ormanları,
gölleri, tarihi ve kültür varlıkları ile turizm yönünden önemli
güzelliklere ve değerlere sahip olan Bolumuzun topraklarının yüzde 63’ü
ormanlarla kaplıdır, insanları da doğaldır, sanki doğa ile bütünleşmiş,
daha uysal, hoşgörülü, vefalı insanlardır, ormancılık, turizm ve beyaz
et sektöründen geçiniyorlar...”
Bu izahat üzerine, Karadeniz akil’lerinin heyet başkanı izahat verdi: “Bolu’nun ayrı bir güzelliği var, Türkiye’nin her ilinin ayrı güzelliği var.”
Zonguldak’a geçen akil’lere “memleketi böldürüyorsunuz” diye bağırılarak, Türk bayrağı öptürüldü. Karadeniz akil’i derhal izah etti, “elhamdülillah ben de bayrağını seven bir insanım” dedi.
*
Akdeniz akil’i: Hani eskiden postacı vardı ya... Şimdi postacı
kalmadı. Eskiden mektupla yazışırdık. İşte biz sizin postacınız
olacağız. Mektubu alacağız, doooğru Ankara’ya götüreceğiz.
Akdeniz akil’i: Sıcacık ellerimizi birleştireceğiz.
Akdeniz
akil’i: Bakalım ne anlatacaklar falan deniyor... Ne anlatması? Anlatma
falan yok. Biz dinlemeye geldik. Varsa anlatacaklarınız, anlatın,
hükümete sunalım.
Akdeniz akil’i: Rahmet ve berekete kavuşuruz.
Akdeniz akil’i: Nabız tutmaya geldik, amacımız şerbet vermek değil. Şerbetle işimiz yok.
Akdeniz
akil’i: Ben dünyanın her tarafını karış karış gezdim, bütün ülkeleri
biliyorum, içlerinde cennete benzeyen tek bir yıldız var, o da Türkiye
toprakları... Değil 76 milyon nüfusa, 576 milyon kişiye bile yeter. O
derece yani.
*
Durum budur ahali... Kandil üzerinden gelen yüksek basıncın etkisi altına giren memlekette, hava gayet açık ve güneşli.
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 18.04.2013 00:00:00 / Okunma = 2760