Referandumun eli kulağındaydı, genel seçimin arifesiydi. Habur rezaleti yüzünden AKP oyları hızla erimiş, yüzde 32’ye inmişti.
CHP
30’a, MHP 20’ye fırlamıştı, tırmanıyorlardı. CHP tek başına veya MHP
koalisyonuyla iktidara yürüyordu. AKP’nin koltuğunu koruma ihtimali
kalmamıştı, ki... Şırrak!
*
Kaset çıktı. İnternette
yayınlanıyordu. Yatak odasıydı. Deniz Baykal’ı giyinirken gösteriyordu.
Bir de giyinen kadın vardı. Deniz Baykal ve kadın, hiçbir karede yan
yana değildi. Ayrı ayrı kaydedilip, yapıştırılmıştı. Sanki bu
görüntülerin devamı varmış da, şimdilik bu kadarı gösterilmiş havası
estiriliyordu.
*
Zamanlaması dört dörtlük “manevi
suikast”tı. Yandaş medya tarafından İsviçre’de hesapları var diye yalan
manşetlerle infaz edilmeye çalışılan Baykal’a, bitirici darbe
vurulmuştu. Silivri’ye gönderilemediği için, evine gönderilmişti.
*
Kendini
Atatürkçü zanneden tahta kafalı gaztecilerle, dinci-liboş köşe
yazarları CHP’nin kurtulduğunu yazarken... Seri halde “benden söylemesi”
başlıklı yazılar yazdım. Meselenin Baykal meselesi olmadığını, bu
komplonun AKP’yi iktidarda tutmak için kurulduğunu, siyasetin dizayn
edildiğini, ulusalcıların tasfiye edilmeye çalışıldığını, kral öldü
yaşasın kral deyip, CHP’de koltuk kavgasına düşmek yerine, tezgâhı
kuranın peşine düşmek gerektiğini, anlatmaya çalıştım.
*
Vay
sen misin bunları diyen... Baykal’ın köpeği ilan edildim. Ki, Deniz
Baykal’la oturup bir çay içmişliğim bile yoktur. AKP’den para aldığım,
bu para karşılığında CHP’liymiş gibi davrandığım iddia edildi. Cemaatin
örtülü ajanı olduğum yazıldı. Okurlardan aylarca hakaret yağdı.
Muğla’dan e-mail gönderip, ben de seni Atatürkçü biliyordum, koynumuzda
yılan beslemişiz, Truva atısın diyen emekli öğretmeni, hiç unutamam
mesela... Çok değer verdiğim meslek büyüklerim, ağır şekilde
eleştirmişti, rüzgâra karşı yorum yapmamamı tavsiye eden, meslek
hayatımın bittiğini söyleyen, halktan özür dilememi isteyen bile vardı.
*
Netice?
*
E dün dinledik işte...
“Elimde
yayınlanabilecek belge var, kayıt çok kötü ama, türlü türlü görüntü
var, versem nasıl yaparsanız, internet sitelerine mi pas ediyorsunuz”
diyor.
“Süratle bilinmesi lazım, hemen başlayın, hemen şeye yükleyin, videonun devamını da verelim” diyor.
“Web
sitelerinden dünyaya verelim, gerekiyorsa televizyonlardan, belki onlar
görüntüleri vermese de, konuşmaları filan verir” diyor.
“Kılıçdaroğlu için de çalışma yapılabilir” diyor.
Kılıçdaroğlu
ve ekibini, kaset işiyle nasıl tufaya getirdiğini anlatıyor, “bu
adamlar memuriyetten geldikleri için, komplike olayı çözmeleri çok zor,
bunları yüzüne gözüne bulaştırıyorlar, kendi içlerinde çatışmaya
başladılar, CHP bitti” diyor.
Belden aşağı görüntü olmadığını,
yayınlanan kasedin montaj olduğunu itiraf ediyor, “bizim için ilişkinin
şeyi önemli, görüntü varsa gereği yapılır ama, görüntü lazım, o tür
şeylerde adım atmak lazım, bulursanız görüntüsünü konuştuğumuz gibi”
diyor.
Sipariş veriyor, “ev içi çekim yapabiliyor musunuz?” diye soruyor.
*
Nokta.
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 27.03.2014 00:00:00 / Okunma = 2575