Türkiye günlerdir, Başbakan ile oğlu Bilal
arasındaki konuşmanın kaydına... Ve elbette daha önemlisi;
konuşulanların ‘gerçek olup olmadığına’ kilitlendi.
Doğrusu (belki de bu kadarını aklım almadığı için) başlangıçta benim
kayıt konusunda tereddüdüm vardı. “Sahte olabilir” diyordum.
Başbakan ın, skandal sonrası Meclis grup konuşmasında “Kriptolu
(şifreli) konuşmalarımızı bile dinlemişler” ifadesi, soru işaretlerini
büyük ölçüde yok etti.
Sonrasındaki gelişmeler ve AKP ye yakın bir kaynaktan duyduklarım kalanını da sildi.
‘PARALAR GERÇEK’
AKP ye yakın bir kaynak niye böyle bir meselenin (ya da skandalın)
‘perde arkasını’ anlatsın? Hele hele ‘niye bana’ anlatsın? Değil mi!
Bilmiyorum. Belki de, başlangıçtaki ‘kasetin gerçekliği konusundaki’
temkinli (kimilerine göre çok hatalı) tutumum yüzünden... Sanıyorum,
büyük ölçüde ‘bu meselede bir sakınca görmediklerinden’...
Şunları anlattı:
“O telefon konuşması gerçek. Konuşulan para da SABAH Gazetesi için
oluşturulan HAVUZDAKİ PARA. İş adamlarından gazetenin satın alınması
için istenen para Erdoğan a gönderildi. Orada toplandı. Daha sonra da bu
paralar Cemal Kalyoncu ya iletildi”.
Cemal Kalyoncu adı da, bu konudaki iddia da aslında yeni değil. SABAH
ile ATV nin de içinde bulunduğu grubu, yine Başbakan ın talimatı ile
Çalık almıştı, malum. Ama Çalık, medya grubunda büyük zarar etti. Ve
Başbakan dan ‘bu görevden azlini’ rica etti.
Bunun üzerine, tek bir işadamının da böyle bir yüke giremeyeceği
görülünce, bir ‘havuz’ oluşturuldu. İddiaya göre; GÖREV bu kez Mehmet
Cengiz, Abdullah Tivnikli, Nihat Özdemir, İbrahim Çeçen gibi iş
adamlarının yanı sıra, ‘ön planda görünecek olan Cemal Kalyoncu ya
verildi.
ÖNCE FETVA ALINMIŞ
‘Kaynağım’ bir başka ilginç not daha verdi. Kendi ifadesiyle ‘bir din aliminden’ bu konuda fetva alındığını söyledi.
O kişiye “Böyle bir yöntem caiz midir değil midir” diye sorulmuş.
‘Caizdir’ fetvası üzerine de, işadamlarına görev emri tebliğ edilmiş!
“Havuz için bir milyarın biraz üzerinde bir para toplandığı söyleniyor”
dedim. Kaynağım “Tam miktarını bilmiyorum, olabilir” dedi.
Ona göre, Başbakan ın böyle bir alım için emir / talimat vermesi de...
Bunun için (kamu ihalesi alan) işadamlarına ‘görev verilmesi’ de
‘OLABİLİR ler arasında!
Uzunca, karışık ve kayıtlı olmayan konuşmamızda söylediklerini şöyle özetleyebilirim:
“Dünyanın her yerinde bunlar olur. Ayrıca; Paralel Yapı nın o kadar
gazetesi, televizyonu varken, bizim neden olmasın? Ne yapacağız biz bu
gazeteler, televizyonlarla? Gerçeği anlatacağız. Mücadelemizi
duyuracağız. Yasadışı bir şey yok ki! Başbakanımız telefonla konuşurken,
onun için o kadar sakin. Açıkça da söyleyebilirdi. Ama Paralel Yapı
kriptolu telefonları bile dinleyerek bu konuşmayı kaydetti. Yasadışı bir
şey gibi duyurdu”.
NO PROBLEM!
Peki, böyle bir amaç için ‘havuza’ para koyanların kamu / devlet
ihalelerini alması? Kaynağım “AK Parti den nefret edenler, düşmanlık
yapanlar bile alıyor” dedi. Yani, bu da ‘olabilir’. Yani ne var ki
bunda? No problem!
Benim, bizlerin anlaması kolay değil. Ama, AKP liler bu durumu öylesine
doğal karşılıyor ki! ‘Eğer dava içinse’ her şey olabilir. “Dava için,
gerekirse yalan söylenir.. Yolsuzluk bile yapılır”.
Peki ya ‘dava’? Ondan kastedilen ne?
Bu soruya yanıt alabildiğimi söyleyemem. Çünkü, söz ‘Büyüyen / Yeni
Türkiye’ diye başladı... Üç cümle sonra, Gülen Cemaati ne ya da onların
deyimiyle Paralel Yapı ya geldi, dayandı.
Öyle görünüyor ki; Paralel Yapı AKP / Erdoğan cephesi için ‘ÖNCELİKLİ TEHDİT’.
Bu tehdidi / tehlikeyi bertaraf edebilmek için her şeyi yapmaya hazır görünüyorlar.
Zaten (kaynağıma göre) Cemaat’i ve hamlelerini etkisiz hale getirebilmek
için çıkarttıkları İnternet / HSYK ve MİT yasalarını düşününce...
Türkiye nin üzerine örtülmeye çalışılan karanlık perdeye bakınca...
Havuza birkaç yüz milyon.. Üç beş milyar para konmuş... Başbakan ın
istikbali için bir gazete, bir televizyon alınmış... Oğlu da
fedakârlıkta bulunup, o paranın toplanıp dağıtımı için mesai harcamış...
Lafı mı olur!..
İŞTE TÜRKİYE NİN FOTOĞRAFI
Türkiye günlerdir yine sokakta. İstanbul... Ankara... İzmir...
Eskişehir... Trabzon... Ve daha nice kentte insanlar TEMİZ TÜRKİYE için
yürüyor.
Yolsuzluğa ve yoksulluğa karşı sloganlar atılıyor.
İşte o yürüyüşlerden birinde, Doğan Haber Ajansı foto muhabirlerinden Orhan Uzun ‘GERÇEK TÜRKİYE’yi yakalamış.
* Bir yanda; ERDOĞAN IN İSTİKBALİ İÇİN OLUŞTURULAN PARA HAVUZLARI... ÜZERİ ÖRTÜLEN YOLSUZLUK DOSYALARI...
* Diğer yanda; BİR LOKMA EKMEĞİ ÇÖPTE ARAYAN İKİ ÇOCUK ANNESİ KADIN...
MOĞOLLAR DA PARALEL MİŞ!
Habervaktim köşe yazarı Ziya Müezzinoğlu geçenlerde bir yazı yazdı.
Cemaat in “Kamudaki tasfiye en alt seviyedeki memurlara kadar indi”
iddiasının doğru olmadığını söyledi. Kanıt olarak da Polis Radyosu nda
dinlediği bir şarkıdan söz etti. Ziya Bey e göre, “İSKİ’den kötü
kokuların geldiği, İstanbul’un çöp dağları ile anıldığı günlerde
piyasaya çıkan ve o günler için oldukça anlamlı olan bu parçayı bu
günlerde Polis Radyosu’nda dinlemek, moda tabirle oldukça manidardı”.
Polis Radyosu, Moğollar ın bu şarkısını şimdi neden çalıyordu? Kimi ne
mesaj veriliyordu? Ziya Bey, anlamayanlar da anlasın diye, köşesinde
şarkının sözlerine de yer verdi.
Sonrası mı? Rivayet o ki; Polis Radyosu’nda dört yıldır program yapan
Ali Yılmaz’ın ilişiği kesildi. Moğollar’ın şarkılarına da yasak geldi.
DİNLEYİVERİN GARİ!
Şarkı bir hayli uzun. Ben başından ve sonundan bir bölümünü vereyim..
Ama siz mutlaka bir yerlerden tamamını bulun okuyun... Ve mümkünse
Moğollar dan dinleyin. Çünkü Ziya Bey in -dolaylı da olsa- itiraf ettiği
üzere şarkının ‘tam zamanı’.
Paralar oldu yeşil mani
Tanımıyor engel mâni
Yok insafı, imanı
Bol keriz bol enayi
Yeşili inekler yedi
Hazineyi yamyamlar
Memleketin içine
Ediverdiler gari
Şimdi eller havada
Oylar yandı tavada
Yok eksilme cakada
Cek caklı vaatlere
Tok karnımız gari
Kıl olmadan dinleyiverin gari
Hayret bir şey oluvermeyin gari
Zilleri takıverip oynayıverin gari