O’nun, “Türban, yüzde bir buçuğun sorunu… “ dediğinde, “Aaa, öyle mi !” diyen şarlatan solculara itahfen!
Makara başa döndü; taa Erbakan’ın partisinin İstanbul il başkanı oldu zamana. “Demokrasi bizim için amaç değil, araçtır. Zamanı gelince ineceğiz.” demişti. Medya bu konuşmayı şapşal konuşması diye dikkate bile almamıştı. Sonra, Avrupa Birliği için benzeri anlama gelen cümleleri sarf ettiğinde de dikkate alınmamıştı. Laiklik için keza oldukça irkiltici cümleler kurmuştu. “Hem Müslüman, hem laik olunmaaaazz, birini seçeceksin!” diyenin basit bir medya şaklabanı olduğunu düşündüler. O zamanlar ata binemeyecek kadar paçoz, topluma hitap edemeyecek kadar cahil, riski üstlenemeyecek kadar sorumsuzdu. Kimsecikler de zaten bu tür konuşmalardan dolayı kendisini sorumlu tutmuyordu; deli konuşmasıdır, geçer, diyorlardı.
Darwin’i doğrularcasına evrim geçiren ama oldukça hızlı mitoz bölünen CHP, işi gücü bırakmış rakip adayın aleyhine çalışıyor, rakip civcivci de CHP adayının aleyhine demeç üstüne demeç veriyordu. Belediye başkanı seçimleriydi. Aradan lök diye fırladı. Kısacası O’nu sol aday yaptı, sol belediye başkanı seçti. Bu, O’na solun birinci hediyesi idi.
Sonra, el altından hacı, hoca, şeyh, derviş, itilmiş, kakılmış, aç, susuz ve bil cümle alt tabakanın desteğini alarak İstanbul’u boşalttı. Servetin hesaplanması bile veznedar gerektiriyordu. Bu şekilde, en az bir milyar doları olan birine parti kurdurmayacaklar da, kime kurduracaklardı! Nasıl oldu ise, bir anda tüm medya muska yazılmış gibi O’ndan bahsetmeye başladı. Benim ilk aklıma gelen, bunun elindeki bir milyar doları paylaşmak isteyen yalaka ve dönek solcular bilinçli olarak destek veriyorlardı; parası bince, tekmeyi vuracaklardı. Olmadı. Çünkü, arkasında elek altı halk kitlesini ve yalaka sol desteğini kat be kat aşan bir güç vardı. Bu durumu geç fark ettiler. Kültürel ve bilgisel olarak en alt tabakaya hitap eden siyasetçi her daim kazanıyorsa, o ülkede demokrasinden çok otokrasi vardır. Eğitimini ve kültürünü tamamlayamamış halka demokrasi sunmak lükstü. Bu durumu bilimsel olarak ispatladı O! Siyasi yasağı, bir gecede kalktı! Solun kendine harakiri yaptığı ve O’na ikinci hediyesi oldu.
Zaman içinde O’na otokratik haricinde, dikta, tek adam, asabi, hünkar hatta padişah, en sonunda da peygamber sıfatları takıldı. O elek altı oylarının vitamin deposu olduğunu düşünerek, 2023’e kadar, Allah ile öldürülmemek üzere anlaşmak kaydıyla, vatana lider olma planları yaptı. Bu duruma dünya da inandı. Nasıl olsa, vitamin deposu yağ biriktirmişti, bir türlü de bu yağ erimiyor, aksine her geçen zaman “Ya Allah, bismillah, hamdolsun!” denilerek obeziteye doğru koşuyordu.
Sonra..
İçten içe kaynayan gençlik, sosyal medyadan isyan bayrağını çekeli birkaç yıl oluyordu. Fakat, evrim ancak kıvamına gelince canlılarda değişim yaşanır. Bütün bu olaylar Gezi ile patladı diyenler basite alıyor her şeyi. Gezi olmasa idi, başka bir şeyle yine patlayacaktı. Bu arada çok güzel bir gençlik ortaya çıkmıştı: Bilgili, eğitimli, yaratıcı ve zeki. Dindar ve kindar kesimi hayıflamıyorum. Onlar zaten bu kesimi anlama taraftarı değillerdi. Yalaka solcular Gezi boyunca ikircikli kaldılar. Bir kısmı aşağılık falsolarını yaptılar. Bu falsoyu özellikle türban ve cami ve bacı üzerinden yaptılar. Bir türbanlıya ‘öte git’ denmiş olmasına kıyamet koparanlar; kafasına tekmeler atılarak, ezilerek, dövülerek katledilen gençleri görmediler bile. Oysa, eskiden türban bir buçuğun sorunuydu, şimdi buçuk turban bir ülkenin sorunu olmuştu. O bile şaşıyordu bu abartıya. Zira, dönek ve yalaka solcular Toma zehiri gibi Geziciler üzerine salya sümük saldırıyordu. “Kadın mıdır, kız mıdır!” denilen ve insanı yerin dibine batıracak bir seviyeyi söyleyen O’na kadın millet vekilleri bile sahip çıkıyorlardı. Dünyanın en az yarısı bir ülkenin liderinin yalan söylediğini bilse, bu ülke ve halk için nasıl bir durum olurdu bir empati kurun! Artık yalanlar teker teker ortaya çıkmaya başladı. Bizim dönek ve yalaka solcularda ise; önce kıvırarak, cümleleri yumuşatarak, hafif göndermelerle başladı özür ve af dilemeye..
Bu dönekler sanırım bir konuyu atladılar: Gezi gençliği akıllı, zeki, bilgiliydi. Kısacası, unutmazdı. Unutursa kalbi kuruyacaktı.