“İnlerine gireceğiz!
Sahte şeyh!
Sahte peygamber!
Yahudi uşağı!”
Çok sayıda aşağılayıcı hitabı paralel devlet kurmakla görevlendirilen cemaate saydı, sayıştırdı. Neden diğer cemaatlerin paralel yapı içinde olmadıkları, hatta onların da paralel birer devlet değilse bile devletçik kurduklarını dikkate bile almadan saydırdı bunları. Ülkeyi resmen cemaat, tarikat ve hurafe öbekleri haline getiren kendisi değilmiş gibi bağırdı, çağırdı, ortalığı birbirine kattı. Daha önce, 11 yıl içinde her gece dualarını esirgemediği, sofrasında tuzu eksik kalmasın diye ülkenin her köşesini Allah’tan önce kendilerinin verdiği, hediye ettiği, bağışladığı kişi, in’de beslenen birer ayıcık mı oldu? Kocaman örümcek ağı bir ayıcık tarafından mı yönetiliyordu şimdi?
Bu madalyonun bir de öbür yüzüne bakalım, durum böyle mi?
11 yıl içinde cumhuriyetle hiç barışık olmadı.
11 yıl içinde adalet dağıtanlarla hiç barışık olmadı.
11 yıl içinde kendinden olmayan bürokratlarla hiç barışık olmadı.
11 yıl içinde imam hatip mezunu dışındakilerle hiç barışık olmadı.
11 yıl içinde demokrasiyle hiç barışık olmadı.
11 yıl içinde insan haklarıyla hiç barışık olmadı.
11 yıl içinde ülkenin ötekileriyle hiç barışık olmadı.
11 yıl içinde kendi arkadaşlarıyla bile barışık olmadı.
Kimlerle barışık oldu?
Dünya terörist listesinde ismi olan El kadı ile dost oldu.
El nusra ile dost oldu.
El kaide ile dost oldu.
Ülkeyi para için satanlarla dost oldu.
PKK başı ile dost oldu.
“Demokrasi; zamanı gelince ineceğimiz trendir!” diye tarif ettiği demokrasiyi kişisel menfaati için tutan dönek ve liboşlarla dost oldu.
“Laik insan olmaz, laik devlet olur!” diyerek ortalarda nara atarken, “Bunlar laikçilerdir, laik insanlardır!” diyerek kendisine ve hizmetkarına ayak bağı olacakları Silivri’ye tıkanların ya içinde oldu, ya dost oldu ya da onların savcısı oldu.
“Ülke tarihinde kendisine oy vermiş bile olsa, içki içiyorsa cennetliktir! ” mantığını aldı, halkın temel yargısı yaptı.
“Zengin olursam, bilin ki çalmışımdır!” dediği halde, milyarları çalanların koruyucusu oldu.
İran’ın ajan iş adamı, ülkesini satan bakan ve çocukları adeta ekonomiye kumpas kurmuşken, bunun ortaya çıkmasıyla, hırsızın koruyucusu oldu.
“Polis destan yazdı!” dedikten kısa bir süre sonra, yazılanın destan değil ağıt olduğunu gözleriyle gördü, tüm polisleri dağıttı; fakat ne hikmetse Ali İsmail Korkmaz’ı döverek, tekmeleyerek, insanlık dışı hareketle öldürerek katil olan resmi ve sivil polislerin izine rastlayamadı!
Ülke tarihinde asker çalışamaz oldu, polis evinde işsiz memur, savcı hasta, hakim yasta ve Mit de nakliyeci oldu.
Ülke tarihinde askeri konvoyla dalga geçen PKK sempatizanları, komutanların rütbeleriyle dalga geçip, kı…ıyla güldüler, üzülen asker 3-5 mehmet oldu.
Soralım şimdi ülkeyi yönetene: Kim paralel devlet?
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 26.01.2014 00:00:00 / Okunma = 3289