Doğan Medya Grubu - Yayın İlkeleri Grubu toplanmış. Türkiye’nin
‘seçimler sürecine’ girdiği vurgulanmış. Ve Aydın Doğan “Bağımsız ve
tarafsız yayıncılığa devam” demiş.
Başka bir zaman diliminde... Ya da başka bir ülkede olsa, uzun uzadıya
konuşulacak bir duyuru. Örneğin; tarafsızlık! Kimden yana, neye karşı
tarafsızlık? Ya da; haberi, yayını üretenlerin içinde olmadığı bir
yapıda, nasıl bir bağımsızlık? Tartışılmaya değer meseleler.
Oysa... Bugüne ve medyanın haline bakınca, bu duyuru neredeyse kara
mizah tadı veriyor. ‘Üretenlerin’ ilkelerin oluşumuna katkısı bir
yana... Gazetelerin, televizyonların, haber merkezlerinin yöneticileri
mekanizmada ‘kenar süsü’ olmaktan öteye gidemiyor. Onlardan da geçtim,
patronların hali ortada. İşleri, kredileriyle Ankara’ya bağımlılar...
Daha önemlisi; iktidarın mali ablukası altında eziliyorlar.
ALEVİLER HABER DEĞİL Mİ!
Doğrusu, diğer büyük gruplara bakınca Doğan Grubu’nun ‘nispeten’ daha
dik durmaya çalıştığını biliyorum. Tabii ‘diğerleri’ öylesine eğilmiş
durumda ki, onların yanında ‘dik durma’ tanımı yapmak bile zor.
Nitekim son yıllar, ne ölçüde habercilik / yayıncılık yapılabildiğinin
binlerce örneğiyle dolu. Hepsini tekrarlamaya gerek yok. ‘Penguen
Medyası’ başlığı altında hafızalarımıza arşivledik. Son bir örnek, ‘tek
başına’ her şeyi anlatacak zaten.
Pazar günü yüz binlerce Alevi İstanbul’da toplandı. “Devletin Alevisi olmayacağız!” diye pankart açarak gösteri yaptılar.
Pazartesi günü, gazetelerin birinci sayfaları, genellikle tahmin ettiğim
gibiydi. Hükümete yakın veya hükümete hükümetten de yakın gazeteler o
“HABERİ GÖRMEMİŞTİ”!..
Hürriyet Gazetesi de!
EZİK MEDYA!
Bu kadarını beklemiyordum. Sahiden şaşırdım. Özellikle; demokratikleşme
süsü verilmiş paketin ardından patlayan tartışmada, Aleviler öne
çıkmamış mıydı? Yüz binlerce Alevi sokağa, alana çıkarsa, bunun haber
değeri olmaz mıydı? O değer, birinci sayfalık değil miydi?
Hayır! Birinci sayfada; ilaç niyetine, pul kadar bile yoktu o haber. Sansürlenmişti.
Muhtemelen, aynı gün yapılan Yayın İlkeleri Kurulu toplantısında ne
söylenirse söylensin... Böyle bir habercilik / yayıncılık yaparsınız,
sözünüzün bir ağırlığı olur mu!
Kusura bakmasınlar. Bunun adı tarafsızlık, bağımsızlık falan değil. Sadece ‘eziklik’.
NE İSA’YA, NE MUSA’YA...
Başbakan “Bitaraf (tarafsız) olan bertaraf olur” demişti. Öyle! Hayat
artık açıktan açığa bastırıyor: Ya iktidardan yana olacaksınız ve Siyasi
İslam rejimine giden yolu döşeyeceksiniz. Ya da karşısında olup,
cesaretle habercilik / yayıncılık yapacaksınız. İkisini de
yapmıyorsunuz. Ama yapmayınca ‘tarafsız’ falan olmuyorsunuz. Yine
iktidarın değirmenine su taşıyorsunuz.
Ve üstelik Akif Beki’yi başınızın üstünde taşısanız... Marmaray’daki
vahim aksaklıklara “NAZAR DEĞDİ” manşeti atsanız... Erdoğan’ın hoşuna
gitmeyen haberleri görmeseniz... Otosansürünüz, sansürü bile aratacak
hale gelse de... Nafile! İktidara yaranamadınız, yaranamıyorsunuz.
Farkında mısınız, bilmiyorum. Okuyucunuzu da (birkaç köşe yazarı ve Ayşe Arman’ın yazıları dışında) artık inandıramıyorsunuz.
Hakikaten “Bitaraf olunca, bertaraf oluyorsunuz”.
BANA ‘BAKAN’INI SÖYLE...
Bir hafta sonra bu meslekte 40. yılıma giriyorum. Şahsen tanıdığım,
ismini unutmadığım ya da varlığını bile zor hatırladığım yüzlerce bakan
izledim. Haber yaptım. Ama inanın, Egemen Bağış gibi bir bakana
rastlamadım.
Gerçi, yine AKP’nin içinden pek çok renkli bakan çıktı. Hele İdris Naim
Şahin... Gafları ve onların gaf olduğunu anlamadığı için yaptığı ilginç
savunmalarıyla derin bir iz bıraktı.
Yine de, dediğim gibi; Egemen Bağış’ın yeri ayrı. Tam bir ‘ergen’.
Üstelik, Kasımpaşa ergeni. Görevi icabı yakın temasta olduğu Avrupalı
politikacılar, mevkidaşları ile tartışmalarında bile görüyoruz bunu.
Ayrıca, ergenliğine yakışır bir enerjiyle sanal alemde geçirdiği zaman
da şaşırtıcı. Her şeye laf yetiştiriyor. Yakın arkadaşı olduğunu,
isimleriyle hitap etmesinden anladığımız kimi köşecilerle el ele,
saldırıya geçiyor.
TÜP GEÇİT-MİŞ!
Ama bütün bunları unutun. Çünkü Egemen Bağış kendisini aşmayı başardı. Çıtayı, inmesi çok zor bir yere koydu. Nasıl mı?
Bakan Egemen Bağış, sanal alemde bu kareyi paylaştı. Altında CHPNİN TÜP
GEÇİDİ yazan bir kuyruk fotoğrafı... Hani; CHP zamanında kuyruklar
vardı... Yağ, tüpgaz kuyruğu falan... Bir bunu hatırlatıyor. Bir de,
Marmaray tartışmasına gönderme yapıyor: Sizin böyle tüp geçidiniz
vardı... Bizimse Marmaray ile...
Bu fotoğraf sanal alemde dolaşınca bir ayrıntı dikkatleri çekmiş:
Kuyrukta bekleyenlerden birinin elinde cep telefonu var... Ve sonra
aranmış, taranmış ve bulunmuş.
Bakan Egemen Bağış’ın CHP’NİN TÜP GEÇİDİ dediği fotoğraf 2011 DEPREMİ
SONRASI’NA AİT. Yani, kendi iktidarı döneminde ve depremzedelerin, hâlâ
barınma sorunu çözülmediği için açlık grevi yaptığı Van’da TÜP
KUYRUĞUNDA çekilmiş!
Evet, bakanınızı söyleyin; hangi ülkede yaşadığınızı söyleyelim.
ERDOĞAN DURDURULAMIYOR
Zaman Gazetesi, Erdoğan’ın, Kızılcahamam kampında “Kız-erkek öğrenci
aynı evde kalıyor. Muhafazakâr demokrat yapımıza bu ters. Talimatını
verdik, denetimi yapılacak” dediğini yazdı.
Bu ifade, doğal olarak bir tepki dalgasıyla karşılaşınca, başta siyasi
danışmanı Yalçın Akdoğan ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç olmak üzere
pek çok kişi yalanlama turuna çıkı.
Hatta, ‘hükümete hükümetten yakın’ gazete ve internet siteleri, bunu
“Zaman’ın kirli operasyonu” diye yorumlayacak kadar sert çıktı.
Ya sonra?
Başbakan dün Meclis’te grup toplantısında çıkıp konuştu. Aynı şeyleri kameraların karşısında, canlı yayında söyledi.
“Kız ve erkeklerin aynı evlerde kaldığına ilişkin ihbarlar geliyor.
Buralarda nelerin olduğu belli değil. Karmakarışık. Her tür şeyler
olabiliyor. Bir muhafazakâr demokrat iktidar olarak, bizler müdahil
olmak durumundayız. Bu, yaşam tarzına müdahale değildir.”
Erdoğan, artık kartlarını açtı. Sadece Cumhuriyet’e, Cumhuriyeti
savunanlara, liberal demokratlara değil, kendi partisinin ‘nispeten
ılımlı’ isimlerine de meydan okuyor. Erdoğan artık durdurulamıyor!
NOT: Bu arada, dün Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmeliğe göre; Türkiye
Cumhuriyeti’nin ‘ilişkilerin geliştirilmesine katkıları’ gerekçesiyle
yabancılara verdiği Devlet Nişanı, Cumhuriyet Nişanı ve Liyakat
Nişanı’ndan ‘Atatürk silueti ve ‘T.C.’ kısaltması çıkarıldı.