Güler yüzlü, babacan.
Ölene kadar cüzdanında küçücük bir kâğıt parçası taşıdı, muska gibi.
Gazete kupürüydü.
Sadece dokuz satırdan oluşuyordu.
Tek sütun bir haber.
Başlığı “müjde”ydi.
Yakalandığı
kanser türünün çok yakında tarih olacağını, mucize ilacın en geç altı
ay içinde piyasaya çıkacağını “müjde”liyordu o haber.
Kesmiş, cüzdanına koymuştu.
Her görüştüğümüzde çıkarıp gösteriyor, artık ezbere bildiğimiz halde tekrar tekrar okuyordu.
Yavaş yavaş sararmaya yüz tutan gazete kâğıdı parçası... Özenle katlıyor, yerine yerleştiriyordu.
Umutla bekledi.
Cüzdanında taşıdı umudunu.
Altı ay geçti. Yok.
Bir altı daha geçti.
Verdi son nefesini.
*
Palavraydı o haber elbette.
Sayfada yer doldursun diye oraya
buraya sokuşturulan tek sütunluk “müjde”lerin, kim bilir ne yalancı
umutlar yarattığını, hangi yürekleri hangi duygusal fırtınalara
sürüklediğini idrak edemeyen... Sorumsuz gazetenin sorumsuzluğuydu.
*
Ve, dün seyrediyorum televizyonu... Kanser tedavisi gören
üniversiteli kız “ilaçları bulamıyoruz” diyerek yardım istiyor. Bakan da
başımın gözümün sadakası olsun der gibi, cüzdanından papelleri çıkarıp,
kızın cebine sokuşturuyor, düşürmesin sakın diye de tembihliyor; namaza
duruyor.
Allah kabul etsin!
Namazdan sonra anlaşılıyor ki, bu
onurlu kızın talebi, para mara değil. İlaç yok, ilaç... AKP’nin yanlış
politikası sonucu bulunamıyor. Üstelik, bugünün işi değil... Bu sıkıntı
1.5 senedir devam ediyor. Çaresiz insanlarımız, kokain satın alır gibi
kaçakçıların, karaborsacıların eline düşmüş vaziyette... Eczacılar
aylardır çırpınıyor, meseleyi anlatmaya çalışıyor, sansürleniyor.
*
Çünkü...
*
Sırf kendi cüzdanını düşündüğü için AKP politikalarını “müjde” diye manşet yapan yalaka basınımız... Ve, aman düşürme sakın diye tembihleyen o bakan... Cüzdanlarda sadece para taşınıyor zannediyor.
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 16.04.2013 00:00:00 / Okunma = 2995