Vaazlar-4 DEVLETLER ÜSTÜNE

(Bu vaazlar akla, mantığa, bilime aykırı görüşler içermez. Din, dil, ırk, mezhep ve cins farkı gözetmez. Kalp ve beyin sağlığına uygundur. Sorulara ve yorumlamaya açıktır.)

Ey insanlar, 

Şu devlet dediğimiz kurum üzerinde biraz düşünmemiz gerekmez mi? “Biz onu tanıyoruz” mu diyorsunuz?

Gerçekten de bütün hayatımız boyunca bizi yakından ilgilendiren, varlığımızı çevreleyen kavramlardan biri: Devlet. Vergi alır, işten atar, gerçeğin sesi olan gazetecileri hapseder, yöneticilere mutlak itaat etmemizi ister, Allah’ın kendilerini desteklediğine inanmamızı ister.

 

Hangi ihtiyaçtan doğmuştur, ne zaman ortaya çıkmıştır? İnsanlık var olduğu sürece kalacak mıdır? Yoksa bir gün gelecek yerini başka örgütlenmelere mi bırakacaktır?

Devlet bin yıllardır var ve öyle gözüküyor ki daha uzun yıllar var olacak. Fakat o, bazılarının sandığı gibi kutsal bir kurum değil.  İnsanlık tarihinin yüz binlerce yıllık evresinde yoktu. Belirli koşullarda ortaya çıktı ve o koşullar ortadan kalkınca da yok olacağı var sayılıyor. 

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  

Devlet bir örgütlenmenin adı. Onun için sanırım en gerçekçi tanımlama “Hâkim sınıfların diğer sınıflar üzerindeki baskı aracı” olduğudur. Bizler “hâkim sınıflar” kavramından başka türünü yaşamadığımız için hep zengin ve mülk sahibi sınıfları anladık.

 Ama emeğiyle yaşayan sınıflar da var ve onlar iktidara geldiğinde devlet bu kez sömürücü zenginler üzerinde baskı aracı haline gelecek. Bizde değilse de başka ülkelerde yaşanmışlığı vardır. 

Devlet, sınıflarla birlikte ortaya çıktı. Sınıfların ortaya çıkmasıyla nüfusun büyük bir kısmi mülksüzleşti ve köleleşti. Devlet işte o tarihsel dönemde mülk ve iktidar sahiplerinin, mülksüzleri ve köleleri yönetmek için biçimlendi.

 

Düzeni koruyacak şu araçlara ihtiyaç vardı: Silahlı güçler (polis ve ordu), mahkemeler ve hapishaneler, bürokrasi ve tanrı krallar. 

Düzene başkaldıranlar silahlı kuvvetlerle sindiriliyor, eğer öldürülmemişse yargılanarak hapse atılıyor, sürülüyor, kralın  emrindeki memurlar vergi toplama işi başta olmak üzere devletin işlerini görüyordu. Dinin işlevi ise tanrı krala itaati gönül rızası ile sağlamaktı.

Tarih boyunca mülk sahibi zenginlerin devletlerinde bu temel kurumlar daima yerlerini korumuştur. Gene tarih ezilenlerin bu tip devletlere karşı başkaldırmalarıyla doludur.  Roma’da Spartaküs ve Osmanlı’da Şeyh Bedreddin hareketi gibi.

 

Sınıflara dayanan zorlu mücadelelerin sonucu olarak devletin işlevi genişlemiş, kölelik kalkmış, vergi verenler bunun karşılığında devlette söz hakkı istemişler ve demokrasi dediğimiz kavram buradan doğmuştur. Devletin yurttaşlara karşı görevlerinin çapı, yurttaşların devlet karşısında gücüne bağlıdır. Hakkını arayamayan veya koparamayan milletler, zengin sınıfların hatta tek bir kişinin sultası altında yaşamaya devam ederler. Dolayısıyla dünyadaki devletler çeşit çeşittir.

 

Emekçi sınıflar iktidarı ele geçirdiklerinde, ki gerçek demokrasi budur, o zamana kadar gördükleri baskının aynısını zengin sınıflara uygulayacaklardır. Yalnız bunun içinde işkence ve kötü muamele olmayacaktır. Bu baskı sınıfsız toplumun kurulmasına kadar devam edecektir. O zaman artık ezen ve ezilen olmadığı için devlete de ihtiyaç kalmayacaktır. Bunun uzun bir zaman alacağı ortadadır. Çünkü ezen sınıfın fiziki varlığı sona erse de onun ideolojisi ve kültürü toplumun derinliklerinde yaşamaya devam eder. Hele dünyada emperyalizm ve kapitalizm varlığını sürdürdüğü müddetçe eşitlikçi devletin rehavete kapılması onun sonunu getirebilir. 

İktidarı ele geçiren sınıflar, bir zaferin sonunda ganimetleri paylaşmakla uğraşan savaşçılar gibi davranırlarsa, yenilmiş olan sınıflar iktidarı yeniden ele geçirebilirler. Su uyur, sindirilmişler de olsa sınıflar uyumaz. Koskoca Sovyetler Birliğinde sosyalizmin yıkılıp kapitalizmin geri gelmesi,  bu nedenledir. Son yüz yıldır Türkiye’deki iktidar değişikliğini de buna benzetebiliriz. Zaman ileriye doğru akıp gütse de milletlerin yolu mutlak olarak hep ileriye doğru seyretmezler. Eski zamanı geri getirmek de mümkün değildir. Toplumsal yaşam bir helezon biçiminde yükselir.

Günümüz Türkiye’sinde görev, yurttaşların kaybettikleri haklarını geri almak ve daha önce kazanamadıkları hakları elde etmek için mücadeledir. Bunu yaparken de daima daha güçlü bir bilinçle, daha büyük bir örgütlülükle halkın iktidarına hazırlanmalıdırlar.  Ordu halkın ordusu olacaktır. Polis, halkın polisi olacaktır. Meclis, halkın temsilcilerinden oluşacak, Mahkemeler, halk düşmanlarını yargılayacaktır. Devlet, herhangi bir din, mezhep ve tarikatı tercih etmeyecek, yurttaşlar inançlarında tamamen serbest ve devlet karşısında bu bakımdan da eşit yurttaşlar olacaktır.  (5 Nisan 2018)

Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 6.04.2018 00:00:00 / Okunma = 3836

Yazarın Diğer Yazıları

Teğmenlere “Vebalı” Muamelesi!.. (132445)
Sokağa Çıkamaz Oldular (89384)
Türk Mallarını Rumlaştırma Tuzağı (117062)
Özgür Özel ve CHP Yönetimi El Artırmalı (31922)
Yapılan Mücadele Yeterli mi? (102353)
Ya Baş Eğensin, ya Başkaldıran! (140188)
Emperyalist Projenin Tasfiyesi Değil “Sevr” Fırsatı!.. (429365)
Cüppeli’nin Kızının Düşündürdükleri (62243)
Türkiye’yi Köşeye Sıkıştırma Girişimleri (104025)
Fotoğraf Krizinin Perde Arkası (106708)
AKP için yolun sonu görünüyor. (51696)
Türkiye olmadan asla! (128614)
Bir “Tek Adam’ın” bozduğunu ancak başka bir “Tek Adam” düzeltebilir. (63106)
Teğmenler ve tesadüfler!.. (515067)
“ABD Bizi Esir Aldı” (113196)
“Türkiyesiz Cennete Bile Gitmem” (82740)
Savcılığa Suç Duyurusu… Bölük Komutanı Teğmenlerle İlgili Kanaatini Nasıl Değiştirdi?! (547086)
Türk Birliği Dönemi Başlıyor (68748)
Galata’da Filistin Mitingi (99670)
Unutmadık! (190152)
Kötü Komşu Ev Sahibi Yaptı (57065)
Harp Okulu’nda Geçen Yıl Ne Oldu? (159449)
AB’DEN YENİ “SEVİLLA HARİTASI” (108259)
FAŞİZMİN AYAK SESLERİ (44977)
Erdoğan Hristodulidis Görüşmesi (84775)
CHP içindeki Erdoğan için çalışanlar (572525)
Türkiye teknoloji trenini kaçırdı (51634)
AB Kıbrıs Müzakerelerinin neresinde? (123307)
Türkiye’nin Öteki Yüzü (111528)
İlginç bir sosyal demokrasi dersi! (329480)
İsrail Türkiye Sınırına Yanaşır mı? (107737)
Sıra kimde? (108876)
İsrail Güç Zehirlenmesine mi Girdi? (107078)
Coni niye Kıbrıs’ta? (114172)
Erdoğan Bizim Köyde Hiç Kaybetmez. (339164)
Mağusa’yı Mağusa’lılardan Dinleyin (67031)
Netflix eğlence platformu mu, propaganda aracı mı? (111409)
Niyet başka akıbet başka! (119148)
İsrail Fikir mi Değiştiriyor? (111289)
Amigdala! (156443)
AB Elçiliklerini Neden Kapatıyor? (92385)
“Müşteri Puşttur” Felsefesi (213543)
Kumpaslar Sadece Bir Avuç Polis, Savcı ve Hakimin İşi miydi?! (338595)
AB mi, Türkiye mi? (109380)
Bir İktidar Bu Kadar mı Basiretsiz Olur! (125464)
TOP PEŞİNDE KOŞANLARA İNAT (91337)
O Akçeyi Her Babayiğit Taşıyamaz! (108801)
Orgeneral A.Ç. Menzil Tarikatından mı?! (277874)
İnsan Hakları Konseyi Seçimi (197599)
Daha Ne Verelim Emperyalist Abilere?! (458900)
SAYILARLA SİYASET ARENAMIZ-2 (235133)
Avrupa Birliği Değişime Gebe (198602)
Rumlara Güven Duymak (144111)
Asıl Müdahale Bundan Sonra (120919)
Otur Oturduğun Yerde! (175041)
Bölgesel Dengeler Hızla Değişiyor (142212)
Kelaynaklar (163419)
Kıbrıs’ın Sahibi Biziz (151349)
Farz Edelim ki Erdoğan gerçekten aday olmayacak, ne değişir? (160233)
Türkiye mi AB’ye, AB mi Türkiye’ye muhtaç? (206465)
Cahilliğin Özendirilmesinin Sonucu... AKP Kazdığı kuyuya Düştü! (182735)
ABD ve İsrail’in Çöküş Süreci mi Başlıyor (196241)
31 Mart Uçurumdaki Son Daldı!.. (328946)
SAYILARLA SİYASET ARENAMIZ-1; partiler, yöneticiler, delegeler, üyeler, seçimler, Seçmenler ve sandık görevlileri ... ve müteahhitler (255756)
KANUNSUZ CEZA: LİNÇ (133599)
Ekonomik Öngörülerin Çöktüğü Bir Dönem! (117897)
Türkçe Niye Yok ? (124397)
Doğu Akdeniz’de Temelden Değişiklikler (108879)
HANEDAN DÜĞÜNÜ… (127634)
Doğru mu, Yalan mı? (112429)
Evrim, Karşı Evrim, Devrim, Karşı Devrim… (807926)
Yanlış Strateji, Yanlış Başlangıç (154788)
Müzakerelerin İçeriği Değişir mi? (123994)
Teğmenlerin İhracında En Çok Buna Şaşırdım (233754)
CUMHURBAŞKANI… (109456)
Batı, Kıbrıs Müzakerelerini Neden Başlatmak İstiyor? (131661)
Devlete Küsmek! (107832)
Seçimden Sonrası Tufan!.. (165637)
Soğuk Savaş Kızışıyor (103393)
Askeri Sınavlarda Neler Olmuş Neler!.. (213312)
Küresel Güç Değişikliği Başladı (114431)
Nüfusun artmasından medet ummak! (129596)
Dost musunuz Düşman mı? (112426)
Sahte Politikaların Efendileri! (119811)
AB-Türkiye İlişkilerinde Yeni Aşama (153453)
“Agapite Tayyip”… (227268)
Özeleştiri Zamanı Geldi (137038)
Nüfusun artmasından medet ummak! (122333)
Dünyada hoş bir seda bırakıp giden babam Prof. Dr. Hakkı Atun (124620)
AB’nin Çirkin Tarafgirliği (117287)
İsrail Mallarının Boykotu Zırvası… (164404)
Son Tecavüz!.. (175230)
Doğu Akdeniz’i Asla Kaybedemeyiz (127036)
100 YILLIK CUMHURİYET’TE SINIF MÜCADELELERİ (118084)
Filistin Nere, İsrail Nere! (109136)
Filistinliler ve Kıbrıs Türkleri (135648)
“N’oldu İslamcı, Raks Ediyırdın!” (125142)
Terör Örgütleri Niye Kuruldu (130890)
“Lütfen” Terör Örgütleriyle İlişkinizi Keser misiniz?! (226465)
Beklentiler Boşa Çıktı (134681)