Gezi olaylarının öncesini sanırım herkes tam olarak hatırlamıyor. Bir milat olarak kabul ediyor geziyi. Bunun bir çok nedeni var. Baskıya karşı gelmenin, baskıcıya karşı sesini gür çıkarmanın verdiği mutluluk olmasındandır. Bu esnada, her akşamı Gezi’de olan biri olarak, gördüğüm özel durumları belirtmek isterim.
a) Gezi olayları dolayısıyla polislere yakalananlara: İster karakola gitmeden önceki rast gele atılan veya tıkılan yerlerde, isterse karakolda olsun polislere sadece kimliğinizi gösterin, adınızı söyleyin, başka hiçbir soruya cevap vermeyin. Bazı genç arkadaşlar polislerle tartışıyor. Ellerinde, “Sadece yolda geçerken aldık!” diyecek delilden başka sağlam delili olmayan polisler, bu tartışma esnasında daha fazla delil elde etmiş oluyorlar. Savcılık, hiç konuşmazsanız, zaten sizi serbest bırakmak zorunda. Belki bu esnada kendi avukatınız veya baro avukatı da yanınızda olur.
b) Gösteri yapacaklara: Öncelikle kendinizi bir yere ayarlayın: Kim veya kimlerle birlikte yürüyeceksiniz. Ardından, o gruptan en az bir-iki kişide yakınıza ait telefonunuz olsun. Zira, polisler sizi yakaladığında acımasız bir şekilde davranabiliyor ve hatta cep telefonunuzu alabiliyor. Amaçları, kimleri aradığınız, ne mesajlar yazdığınız vs. Daha önce de yazdım ya, ellerinde sağlam delilleri olmayan polisler buralardan kendilerine delil çıkarıyorlar.
c) Sosyal medya kullananlara: Cep telefonunuzdan veya tablet bilgisayarınızdan Twitter veya diğer sosyal medya ile haberleşiyorsanız, internete girişte, giriş bilgilerinizi cihaza kaydettirmeyin. Bunları ele geçiren polisler, sadece gezi süresince olan yazışmalarınızı değil, tüm geçmişinize de bakıyorlar. Hata arkadaşınıza ne yazdığınızdan, diğer özel tüm yazışmalarınızı da inceliyorlar. Ayıp demeden hem de..
d) Polislere veya kalabalığa taş atanları görmek: Bir kalabalıkta, ansızın bir kişi halka veya polislere taş veya benzeri bir şey atıveriyor. Sonra o kişi bulut olup, yok oluyor. Sakın onun oyununa gelmeyin. O kişi ya gerçek sivil polis, ya bu kavgalardan nemalanan başıbozuk biri, ya da taşkın biri. O tür davrananları çevrenizden hemen uzaklaştırın. Slogan, demeç, akıl ve fikir karşınızdakilerde yok. Karşınızdakileri bunlarla yenersiniz.
e) Gezi bitti gazına gelmeyin. Son zamanlar yandaş ve yanaşan medya ve yardakçı medyada sürekli haber üfürülmektedir. ‘Gezi’nin hızı bitti’ anlamına gelene yazılar çok olmaktadır. Aslında GEZİ bitmediği gibi, daha yeni başladı. Baskı, zulüm, hakaret ve ötekileştirme bitti mi? Bunlar bitmeden GEZİ bitmez. Usta, daha dün, komşunuzun sizi devlete ve adalete gammazlaması için talimat vermedi mi? Hala siz ötekisiziniz, hala siz diktanın nefret ettiği bir kişisiniz. Dikta özür diler mi? Geçmişe bakınca pek dileyecek hali yok. Demek ki, GEZİ’nin de biteceğiz yok. Gezi, yer altından çıkan doğal gaz yatağı gibidir. İçin için bazen az, bazen şiddetli ama sonsuza kadar yanan ateştir. Bunu hem dindar, hem kindar, hem muhafazakar ve yalaka ve dönekler görecektir.
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 23.07.2013 00:00:00 / Okunma = 2973