Bu evet, hayır sonucu ne olacak, henüz bilinmiyor, bu yazı referandumdan önce yazıldı. Bilinçli olarak AKP cenahına koz vermemek için sayım akşamı yayımlanıyor. Bir önceki seçimlerde ve bu referandumda beni ve diğer herkesi rahatsız eden eleştirileri önüme koyunca, bazı eleştirilerin hiç de haksız olmadığı gördüm.
Akp kanadından gelen, en çok eleştirilen konulardan biri: “Defalarca seçim kaybettin, mıh gibi çakıldın CHP koltuğuna, esas tek adam sensin ey Kılıçtaroğlu!”
Birisi bu eleştirinin yanlış olduğunu söyleyebilir mi? Medeniyetlerin geldiği üst seviye topluluk olan AB’de daha ilk ve en basit yenilgide istifa eden Sol Parti Başkanlarına bakıyorum, imreniyorum. Bizde, ömür boyu koltuğu bırakmayacağı düşünülen Erdoğan’ı eleştirirken, yine ömür boyu koltuğu bırakmamak için direnen seni de eleştirmek gerekmez mi?
En son seçimin birinde, yüzde bazında oransal olarak eskisinden daha düşük oy aldığın halde, CHP’ye oy veren insan sayısı bir öncekinden fazla, ben sayıyı artırdım diye savunma yapıp, hepimizin zekâsını yerle bir ettin. Akp mahallesine ne mutlu!
En son kongre seçimlerinden birinde, rakibin seni yenmesin diye katakulli ile kongre seçim tarihi erkene alıverdin, rakibin hazırlık yapamadı; aynen MHP koltuğunu bırakmayan Bahçeli gibi… Ülkücülere ne mutlu!
En son kongre seçimlerinden birinde, ülkede iki seçim arası çok yakın, bu halde kongreye gitmek partiye zarar verir, dedin ve kongreyi ertelettin; aynen MHP yöneticileri gibi…
En son kongre seçimlerinden birinde, halkın oy vermeye gitmeyen kesimlerini ikna ettim dedin, partideki sana aykırı bakış fırlatan ve Kemalist olan insanları partiden zorla attın; aynen MHP’nin muhaliflerine yaptığı gibi…
En son kongre seçimlerinden birinde, delege sistemini el altından değiştiriverdin, üzülerek söylemek zorundayım ki, mezhepçi kesimin ağırlığını artırdın, böylece karşındaki kim olursa olsun, delegeler sana oy verdi; aynen Fazilet kavgacıları gibi…
Peki halkımız, CHP’ye oy vermek istese bile, rakiplerin seni neyle vuruyor?
Kasetle gedin, kaset olmasaydı gelemezdin, diyor. Buna verecek cevap yok, savunma yapacak durumun da yok, bu senin kaderin oluverdi. Yerini birine vermesen, kasetle değilse ama kaset nutuklarıyla devrilirsin; Aynen Deniz Baykal gibi…
Sana muhalif olanları partiye bile almadın, onların sevenleri oy kullanmaya bile gitmedi, önümüzdeki seçimde de oy kullanmayacaklar, yalan mı? Aynen MHP küskünleri gibi…
Altı Ok ilkesi ile birleştirici CHP yerine azıcık dahi olsa biat etmeyenleri partiden kovdun, Partiyi ayrıştırdın ve tek adamın, tek düşüncenin partisi haline girdin; Aynen AKP gibi…
Atatürk’e hakaret eden insanlar tövbe edebilir ama tövbe etmeyecek kadar pis düşünceli ve pis geçmişi olan insanı partiye kontenjandan soktun, vekil yaptın, o zavallı da ilk fırsatta tekmeyi vurdu, referandumda EVET diyeceğini söyleyerek CHP aleyhine propaganda yaptı; aynen Numan Kurtulmuş gibi…
Geçmişte CHP’ye, solculara, Atatürk ve arkadaşlarına yönelik çok kötü demeçleri olan, hakaret eden adamı partiye kontenjan zoruyla getirdin, sonra da bunların ıslah olmasını bekledin, CHP’lileri de kandırdığını sandın, aynen BBP Başkanı Destici gibi...
Bütün bunlar aptal yerine koyamadığın bizlerin gözünde CHP’yi diğer patilerin seviyesine indirmiş olmuyor mu? Bu ayıp değil mi? Bu yazık değil mi? Bu günah değil mi?
CHP demek Türkiye demek olduğu halde, CHP demek birkaç insan demek haline getirdiğin partinin yönetimine sen ve arkadaşlarından başka da 80 milyon her vatandaşımız layık değil mi?
Diyorum ki: Senden önceki kasetle gitti, ondan önceki kasketle gitti, ondan öncekileri…
Koltuğu bırakmak için neyi bekliyorsun? İyi adamsın, dürüst adamsın, hatta benden daha dürüstsün, fakat ARTIK YTER, partiye biraz da başka vatandaşımız gelsin ve şansını denesin… Git artık!
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 16.04.2017 00:00:00 / Okunma = 1675