Bu konuyu yazmak için epey düşündüm. Yarım asırdan bu yana ülkenin üzerine çökmüş karabasan gibi telaffuz edilmesi bile tehlikeli olan kelimedir terörist! Kötünün kötüsü ve bu kötüyle yarışacak başka kelime icat edilmedi henüz. En küçük çocuktan en yaşlısına kadar mutabık kalınan bir anlamı ifade etmektedir.
Bir terörist var ki, moda tabirle global arenada boy göstermektedir. El kaide, Hizbullah vs işi gücü bırakmış ortaya çıktığı ve yeşerdiği ülkeden ziyade, başka ülkelerde faaliyet göstermektedir. Bunun tartışılacak tarafı yok ve konumuz bu tür teröristler değil zaten.
Türkiye Cumhuriyeti en son Redhack ile birlikte Sosyalist İslamcılar veya kendi kullanımlarına göre Antikapitalist Müslümanları (Devrimci İslam(isyanveislam) gibi çok isimleri var) terörist ilan etti. Onlar suç delili olarak bilgisayar, Kur-an ve tesbihi gösteriyorlar ama devlet hedefe koymuş bir defa, işleri epey zor olacak.
Diğer bir hedef ise DHPKC, MLKP, vs gibi oluşumlar. Bu yapılanmaya ait epey bir avukatı teröre üyelik varsayımıyla cezaevine(tutukevi değil) attılar ama olsun, arkası devam edecek gibi! (PKK şimdilik konumuz dışı, daha sonra ayrıca değinmeye çalışacağım.)
Sırada sanırım Türkiye Gençlik Birliği ve Dev-lis, Dev-genç var. Onlar da sırayla terör listesine alınacak. Bu kadar ileri gitmişken, ağzından GEZİ çıkan da üyelikten ceza alır veya en azından sık sık emniyete alınır, olur biter! Terör de ayağa düştü. Devlet sayesinde önüne gelen terörist oldu maşallah!
Konumuza dönersek… Terör nedir? Ülkenin yarısından fazlası bu konuda kesin bilgili ve görgülü ve hatta ahkam kesecek kadar da konunun içinde.. Bundan eminim. Peki, neden terörist olunuyor? sorusu NEDEN sorulmuyor?
Soruyu ben sorayım: Bir okumuş insan sabah yatağından kalkıyor, bu sabah veya önümüzdeki akşam birkaç can yakacağım, dağa çıkacağım, ortalığı kasıp kavuracağım mı diyor? Siz der misiniz? Hele hele avukat, mühendis veya bir meslek sahibi iseniz, yine de der misiniz? Haydi, meslek sahibi değilsiniz , yine de soruyorum, alıp elinize silahı can yakmaya gidiyorum mu dersiniz? İkinci soruyu şu şekilde soruyorum: Bir insan terör suçundan (resmi ideolojiye göre) çatışmada ölüyor, konuşamaz; yakalansa; yine konuşamaz; yakalanmasa yine konuşamaz ama arkasından bol kepçe atanlar, bu insan neden can yakıyor, ülkemizde bu kadar sapık! insanı kimler, hangi hocalar veya hangi ana babalar yetiştiriyor? demiyor. Hani bu ülke mükemmeldi?
Bu soruya bir senaryo ile cevap vereceğim: Senden olmayanı ötekileştirerek, baskı ve eziyet uygulayarak, düşüncesine veya dünyasına tahammül etmeyerek, yaşantısına müdahale ederek, kendisini özgürce ifade etmesine engel olarak ve hatta izin vermeyerek bir yapı kurmuşsun(Devlet yani). Baba yaşlı veya yaşı ilerlemiş olsa bile oğlu daha lisede isyan bayrağını açıyor ama hak diyerek, hukuk diyerek. Alıyorsun onu bir savcı!nın iki dudağı arasında, bir hakimin kör vicdanı arasında cezaevine atıyorsun.(Devlet yani) . Diyelim bir kaç sene sonra cezaevinden çıktı. Ne iş yapacak? Eğitim ve meslek edinme hayatını elinden aldığın bu insan! iş yapamayacak, iş bulamayacak, iş vermeyecekler ve seyyar satıcı bile olamayacak. Ne iş yapacak bu insan? (Devlet yani) Hayatını elinden aldığın bu insan, kalan yaşantısından ümidi kesmişse, ne yapacak? Dilenci bile olamayacak! İşte o insan, hayatını zehir edenden hesabı yanlış yoldan da olsa soruyor. Yönteme mantıklı demek kolay değil. Ama sebebine mantıksız diyecek bir erdemli insan çıkmamalı. Sen ona hayatını ve dünyasını geri ver ki, (devlet yani) o da kalan yaşantısında terörist olmak yerine ülkenin onurlu vatandaşı olarak devletine ve milletine sevgi beslesin, saygı duysun.
Şimdi ana soruya geliyorum: Bence terörist yok, hayatı zehir olmuş insanların, yanlış yollardan da olsa bu hayatındaki kayıplarının hesabını sorması var, o kadar. Ezenle, ezilen hesaplaşırken olan arada masumlara olmakta, bunun suçu da teröriste! atılmakta. Oysa, o teröriste o zehir hayatı veren, zehir yaşantısına sebep olan hiç hesaba katılmamaktadır. Bir daha düşün (Devlet) , belki bundan sonraki terörist! leri kurtarırsın..
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 21.09.2013 00:00:00 / Okunma = 3525