Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, "Bu ülkede Gökçek ve ailesinin tümü yargılanmadan, hapse girmeden ve bunların yaptıklarının hesabı sorulmadan asla adaletten bahsedilemez. Biz Ankara’yı bu kadar kirli yöneten bir şahıs varken, Ankara halkına 'Bizi seçin' derken Ankara’nın tertemiz, dürüst yönetilebileceğini ispat için göreve geldik. Çalmayacağız, çaldırmayacağız. Ben çalmadan çalışılacağımın ispatı peşindeyim ve bunu ispat edeceğim. Sonuna kadar ne yiyeceğim ne de yedireceğim. Hayatım boyunca çocuklarıma haram lokma yedirmedim ama hayatı boyunca çocuklarına helal lokma yedirmeyen kişilerin de laflarını boğazlarına tıkmak zorundayım" dedi.
Yavaş, ABB Başkanlığı tarafından 2021-2024 arasında düzenlenen konserlere yönelik harcamalarla kamu zararına sebep verdikleri iddiasıyla 13 kişinin gözaltına alınmasının ardından basın toplantısı düzenledi.
ABB Konferans Salonu'ndaki basın toplantısında CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol, Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer Şengel, CHP Ankara Milletvekilleri Aylin Yaman, Aliye Timisi Ersever ve Semra Dinçer ile ilçe başkanları ve birçok ABB bürokratı da hazır bulundu.
"herkesin peşinen suçlu gösterimesini asla kabul etmiyoruz"
Yavaş, basın toplantısında, ABB personelinin gözaltına alındığı soruşturma kapsamında, usule uygun olmayan bir inceleme üzerine hazırlanan bilirkişi raporuyla "kamu zararının" açıklandığını ifade etti. Savcılığa dilekçeler verildiğini bildiren Yavaş, "Bu işlerle hiç uğraşmamış birisinin burada bilirkişilik yapması mümkün değil" dedi.
Kamu zararı olup olmadığının değerlendirilmesi için Kültür Bakanlığınca düzenlenen Kültür Yolu Festivali’ndeki konserlerin sorulabileceğini anlatan Yavaş, şöyle konuştu:
"Ayrıca aynı alanda bir buçuk ay önce Tarkan konseri yapıldı, firmadan buradaki sahne kurulumu nedir, kaç paraya yapıldı bunları sorabilirsiniz. Bu işi yapan Türkiye’de 100 kadar firma var. Jennifer Lopez konseri yapıldı, Cumhuriyet Savcılığı yazı yazarak ‘Siz bunların sahne kurulumunu ne kadara yaptınız? Hangi özellikleri vardı?’ diye sorulsaydı bugün bunları konuşmuyor olacaktık. Bu rakamı neye göre çıkarttığını bilmiyoruz. Ben size örneklerle açıklayayım; 'Bu sahne 3-5 milyona kurulurdu' diyorlar. Sahneyi görüyorsunuz, bunların her biri ayrı bir bedel. Dışarıdaki ekranlar, içerdeki tek tek takılan projektörler, bunlar otomatik robot.
Bu, Cumhuriyet Bayramı için yapılmış. 'Türkiye’nin en büyük sahnesi, bu yakışır' denmiş. Daha ucuz olabilir miydi? Evet olabilirdi. O konudaki eleştirileri ben kabul ediyorum. Ama siz şimdi sanki bunu 3-4 milyon liraya yapar gibi... Mesela bize verilen hak edişde 146 kişi çalışmış. 146 kişi yaklaşık 15-20 gün çalışmış yevmiye usulü. Çok özellikli elemanlar var, günlük 20 bin lira alanlar da var, 100 bin lira alanlar da var. Bunların tamamı uzmanlık istiyor. Bunların konaklamaları var, geliş gidişleri var. Bu ekipmanların tamamı 20 tırla gelmiş. Biz adalet istiyoruz. Adalet nasıl tesis edilir? Benzer kuruluşlardan bunların rakamlarını alırsınız, yapılan işlerin dosyasından hangi işler yapılmış bunları alırsınız, bu işi yapan firmalara da bunu sorduğunuz zaman eğer ABB daha pahalı yapmışsa onu yapanlar cezasını çeker. Asla arkasında durmayız. Ancak aynı rakamlar ise kusura bakmayın, lekelenmeme hakkı var. Şimdiden herkesin peşinen suçlu gösterimesini asla kabul etmiyoruz. Onun için adalet istiyoruz. Diyoruz ki 'Güzelce inceleyin, bilirkişilere verin. Bilirkişilere verdikten sonra da bunları inceleyin, suçlusu varsa cezasını çeksin'. Bu kadar basit.
"Pahalı yapmışlarsa cezasını çekerler, eğer pahalı yapmamışlarsa da aklanırlar"
Konserle ilgili benim savunacak hiçbir şeyim yok. Pahalı yapmışlarsa cezasını çekerler, eğer pahalı yapmamışlarsa da aklanırlar. Ama şunu elbet eleştiriyorum. Sabaha karşı evlerinden apar topar alındılar. Kaç yıldır bunlar ABB’de çalışıyorlar. Bir tanesi hariç tamamı bizden önceki dönemin personeli. Kaç yıldır çalışıyorlar. İfadeye çağırdınız da gelmediler mi? Emniyete çağırdınız da gelmediler mi? Artık bu usulün Türkiye’de ortadan kalkması lazım. Belediye başkanlarımıza da aynı muamele yapıldı. Çağırıp rahat şekilde ifadesini alabileceğiniz insanların apar topar gözaltına alınmasının hukukta yeri yoktur. Çünkü lekelenmeme hakkı vardır. İnsanları ifadeye çağıracaksınız, delilleri ortaya koyacaksınız, yargılayacaksınız, varsa cezası çekecek. Bunun böyle yürümesi lazım.
Ancak bu olayla ilgili daha vahim olaylar var. Bu olayda, yani sabah gözaltılar başlamadan evvel, gece Ankara’nın en büyük trolü, zaman zaman televizyona çıkıp sorsanız 'Türkiye’nin Ankara’nın en büyük hırsızı kim?' diye sorduğunuz zaman ‘Ben çıkarım’ diyen bir şahıs var. O tweet attı ve ‘Sabaha karşı operasyon var’ dedi. Şimdi de tepkiyi görünce ’Ben onu kastetmedim’ diyor. Ben, bu ülkede Gökçek ve ailesinin tümü yargılanmadan, hapse girmeden ve bunların yaptıklarının hesabı sorulmadan asla adaletten bahsedilemez.
"Doğru duvar yıkılmaz"
Sadece Gökçek değil, Akit gazetesinin manşeti var bugün, ‘Dezenformasyon Merkezi’nden yayımlanan soru-cevap şeklinde bizi hiç ilgilendirmeyen, yani adam işini yapmışsa parasını almış, nerelere para verdiğini bizim bilmemiz, mümkün olmayan şekilde adliyelerden elde ettikleri bilgileri AK Parti Genel Merkezi ile birlikte Dezenformasyon Merkezi her yere dağıtıp beni itibarsızlaştırmak istiyor. Oysa ben bu dosyada yokum ama demek istiyorlar ki ‘Mutlaka bir şey bulun, bir şekilde yargılanın yolunu açın.’
Ama şunu söyleyim, doğru duvar yıkılmaz. Ben 1999’dan beri kamu görevi yapıyorum. Dört defa da ABB adayı oldum. Takdir edersiniz ki iktidarın önünde benim bütün bilgilerim mevcut, değil mi? Benimle ilgili en ufak bir şey bulabilselerdi şimdiye kadar elinden geleni yapmazlar mıydı? Beypazarı Belediye Başkanlığı yaptım, bir tane soruşturma geçirmedim. Dolayısıyla biz Ankara’yı bu kadar kirli yöneten bir şahıs varken, Ankara halkına 'Bizi seçin' derken Ankara’nın tertemiz dürüst yönetilebileceğini ispat için göreve geldik. Çalmayacağız, çaldırmayacağız.
"Ben çalmadan çalışılacağını ispat edeceğim"
Ben çalmadan çalışılacağının ispatının peşindeyim ve bunu edeceğim. Sonuna kadar ne yiyeceğim ne de yedireceğim. Hayatım boyunca çocuklarıma haram lokma yedirmedim ama hayatı boyunca çocuklarına helal lokma yedirmeyen kişilerin de laflarını kusura bakmayın boğazlarına tıkmak zorundayım.
Herkesin adil yargılanması gerekir. Şimdi ikide bir konuları gündeme getiriyorlar, diyorlar ki 'Paraları konserlere vermişler'. Konser yapmayan yer var mı? Bunların bir kısmının derdi bizim Cumhuriyet’in temel değerleriyle, milli günlerimizle. Bizim yaptığımız konserler 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim. Özellikle milli günlerimizi çok kuvvetli bir şekilde kutlamak istiyoruz. Kutladığımız alan da Ankaramızın, Başkentimizin kurulduğu alanlar. O alanlarda Mustafa Kemal Atatürk bizzat gezerek Gençlik Parkı’nın yapılışına nezaret etmişti, Atatürk Orman Çiftliği gibi bir yeri bataklıktan çıkarıp bir tarım merkezi haline getirmiş. Her konserde bunları mutlaka yeni yetişen gençlere anlatmak suretiyle Cumhuriyet hafızamızın gelecek nesillere kuvvetli şekilde aktarılmasını istiyoruz. Dolayısıyla harcadığımız bütçeye lütfen bir bakın. Altı buçuk yılda harcadığımız para bütçemizin binde dördü. Yasa bu tür etkinlikleri yapmamız için bize görev veriyor ve biz milli günlerimizi hep birlikte yan yana gelerek, aynı duyguları paylaştığımız Türk insanıyla kutlamaya devam edeceğiz. Bunu da peşinen bildiriyorum.
"Onları aklamak için rapor düzenleyenle bizim personelimizi suçlamak için rapor düzenleyen aynı şahıs"
Benim hakkımda da altı buçuk yıldır sürekli şikayet yaparlar. Zaten mülkiye müfettişleri de boş geçmiyor. Yaklaşık 100’ün üzerinde, yani 109 şikayet yapıldı. Bunların hepsi tahkik edildi, 100 küsür tanesi zaten şu anda bir suç unsuru yok diye kapatıldı. Elbette kapatılacak, biz buraya suç işlemeyeceğiz diye geldik. Kendimize sonuna kadar güveniyoruz. İstedikleri kadar şikayet etsinler. Peki biz böyle yaparken eski döneme ait, yani yolsuzlukları arşa kadar çıkmış, dünyanın her yanından bilinen bu aileler ile ilgili neler yaptık.
Gökçek dönemi dosyalarından ihaleye fesat, kamu zararı iddiasıyla 100’e yakın şikayetimiz oldu. 'Bir konsere 40 milyon lira verilir mi' deniliyor. Bir festival için gong çaldı diye Avrupa’dan getirdikleri mankene 41 milyon verdiler. Gong çaldı ve gitti, düşünün. 100’e yakın suç duyurusunda bulunduk. 55 dosyada bilirkişi raporu alınarak takipsizlik kararı verildi, 11 tanesinde bilirkişi raporu alınmadan takipsizlik kararı verildi, 11 tanesinde ise iddianame düzenlenmiştir. Halbuki biz bunları savcılığa aktarırken içi boş şikayetler yapmadık. Hem teftiş kurulumuz hem de bilirkişiler vasıtasıyla tek tek dosyaları inceleyip o şekilde gönderdik. Afaki şikayetlerimiz hiç olmadı. Eşitlik derken şunu kastediyorum. Bu 11 dosyada yargılama devam ediyor ama bu bürokratların hiçbiri gece evden alınmadı, adli yaptırım yapılmadı. Yargılanıyorlar. Evet, doğrusu budur. Yargılanacak, yargılandıktan sonra mahkeme cezayı kesinleştirdikten sonra biz o insanlara suçlu diyebileceğiz. Ayrıca bunlardan iki tanesi Melih Gökçek’in tarafı olduğu dosyalar. Bazılarında tam 6 yıldır hiçbir işlem yapılmadı. Peki bu niye böyle oldu? Türkiye’nin her bir köşesinden şikayetler var, değil mi? Ankara’da tam 4 bin tane bilirkişi var listede. Fakat her nasılsa bizim bütün yaptığımız şikayetler hep aynı bilirkişiye gitti. İşin garip tarafı, en son kamu zararı çıkaran bilirkişi de bunlardan bir tanesi. Yani onları aklamak için rapor düzenleyenle bizim personelimizi suçlamak için rapor düzenleyen aynı şahıs. Bunu da Ankara halkının takdirine bırakıyorum.
"Belediyenin oldukça büyük bir gelirini ANFA’ya, ANFA üzerinden de Osmanlıspor’a vermiş"
Mesela meşhur hafriyat dosyası var. Hani oğlanı boş geziyor ya, oğlana bir iş vermesi lazım, futbol takımı verip onunla oyalanması lazım. Çünkü hiçbir iş yapmıyor. Babası bir tane ona futbol takımı almış. Buna para lazım. Bazı şirketlerden ihale vermek suretiyle bir de hafriyat gelirini, belediyenin oldukça büyük bir gelirini ANFA’ya, ANFA üzerinden de Osmanlıspor’a vermiş. Çok şikayet oldu bu konuda ve Sayın Mustafa Tuna gelir gelmez bunu sonlandırdı ve ne kadar gelir kaybı olduğunu gösterdi. Biz gelir gelmez kamu zararı var diye hafriyat dosyasını şikayet ettik. Takipsizlik kararı çıktı bu dosyada. Niye biliyor musunuz? Gökçek’in orada imzası yokmuş. Ancak belgesi var, olur belgesi. Hadi bilirkişi görmedi bunu, savcı da mı görmedi? Takipsizlik verildi. Devam ediyorum, buradaki zararı tespit etmenin imkanı yok. Bizim ilk aydaki ciromuz 1 milyar 182 milyon. Oğlanın futbol hevesine gitti bu paralar. Bunun hesabı sorulmamalı mı arkadaşlar? Bu kamu zararı değil mi? Kamu zararı kaç para olursa bunları gözaltına alıp tutuklarsınız? Başka bir soruşturma, Ankapark hukuki süreci. Ankapark'ı da şikayet ettik. Savcılık önce soruşturma izni istedi, Süleyman Soylu soruşturma izni vermedi ‘Zarar yok’ diye. Bunun üzerine biz Danıştay 1. Dairesine itiraz ettik. Danıştay itirazımıza ‘Bu dosyadaki bütün iddiaların tek tek incelenmesi lazım. İnceledikten sonra hangisi 4483 sayılı kanuna giriyor, Gökçek’i ilgilendiriyor, kaç tanesinde ihaleye fesat var, bunları tek tek inceleyin diye geri gönderdi. Mahkeme de maalesef bir önceki mahkeme bunları yapmadı ve iki tane dosyayı öylesine inceleyerek, halbuki 52 dosya var, takipsizlik kararını verdi ve geçti. Biz, sulh cezaya itiraz ettik, onlar da reddetti. Yapabileceğimiz tek şey var, o da kanun yoluna bozma talebi. Kanun yoluna bozma talebine gittik, dosyamız 2024’ten beri hala adliyede bekliyor. ABB kapsamında yine 52 ayrı suç unsuru bulundu.
"Bize adaletten bahsetmeyin. Gökçek ailesi tümüyle hapse girmeden bu ülkede adaletten bahsedemezsiniz"
Teleferik dosyasına geçelim. Hayvanat bahçesi yapacağımız yere bir teleferik öngörmüşler. İhaleyi AK Parti İl Başkan Yardımcısı’na vermişler. AK Parti İl Başkan Yardımcısı, o anda görevde. İşe başlıyor ve ondan sonra bu ihale yapılırken 240 günde bitecek dedikleri ihaleyi uzat, uzat; yasa dışı bin 540 gün daha uzatmışlar. Yapamamış, terk edip gitmiş orayı. Daha sonra biz bunu incelettik. Ne olsa iyi? Bu projeyi hazırlayan adam o şirketin elemanı çıktı. O şirketin elemanı gelmiş Kent Estetiği Dairesi’ne projeyi vermiş, başkanına onaylatmış. Bunun tespitini biz yapmadık. Bunun tespitin Sayıştay ya da bilirkişiler yaptı ve ihaleye fesattan gönderdi. Altı yıl oldu, hiçbir işlem yok. Bir gün ifadeye çağrılmadı. Niye çağrılmıyor, siyasi kişiliği mi önde, bunların yargılanmadan muaf halleri mi var? Zarar 2 milyar küsür. Niye bunları yaka paça götürmüyorsunuz? sorguya almıyorsunuz? Niye bunun elemanını da ihaleye fesatın kapsamı içine sokmuyorsunuz? Bize adaletten bahsetmeyin. Gökçek ailesi tümüyle hapse girmeden bu ülkede adaletten bahsedemezsiniz. Bu basın toplantısı yoluyla biran evvel yürütülmesini talep ediyoruz. Çünkü zaman aşımına uğrayacak, az kaldı. Yine Seğmen Su diye şirketi var belediyenin. Buradaki zarar da yaklaşık 300 milyon lira. Veya 6 farklı yeri satın almış, şirketin yöneticileri Hüseyin Gülerce’nin kardeşi İbrahim Gülerce, kamuoyunda bilinen isimler; Adil Öksüz’ün akrabası Ömer Öksüz. Biz 2019 yılında bu konu hakkında suç duyurusunda bulunduk. 16 kez savcı değişti, hiçbir işlem yapılmadı. Dosya zaman aşımına uğruyor. Yaka paça derken ironi yapıyorum, yeter ki ifadelerini alsınlar, delilleri değerlendirsinler, gereğini yapsınlar. Yargılansınlar, Amacımız herkes adil bir şekilde yargılansın."