İzmir Barosu Başkanı Başkanı Sefa Yılmaz, bugün hiçbir yurttaşın kendisini hukuken emniyette hissetmemesinin çok büyük bir soruna işaret ettiğini belirterek, "Adil, toplum vicdanını zedelemeyen, eşit, özgür kararlar yerine savunma hakkının kısıtlandığı, yurttaşların en temel demokratik, hukuki hak ve özgürlüklerinin sürekli olarak hedefte olduğu bu tablo, yalnızca hukukçuların değil, doğrudan doğruya toplumun özgürlüğünü, eşitliğini ve geleceğini tehdit etmektedir" dedi.
İzmir Barosu Başkanı Yılmaz, yeni adli yılın başlaması dolayısıyla baro yöneticileriyle birlikte Bayraklı Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı.
Yeni adli yılın başlaması dolayısıyla İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen törende konuşmaların yapılmayacağını ifade eden Yılmaz, "Bugün bizce bilinen nedenlerle içeride yapılacak olan konuşmaların iptal edildiği, kimsenin içeride konuşmasının mümkün olmadığı bize bildirildi" dedi.
Yılmaz, bugün aynı zamanda Dünya Barış Günü olduğunu belirterek, "Barışı önemsiyoruz. Savaşsızlık değildir barış. Barış her yerdedir. Sadece savaşsızlık haline indirgemek, bugün burada yaşananları kabul etmemiz sonucunu doğurur" diye konuştu.
Sefa Yılmaz, geçen yıl adli yıl açılışında "Hukukun üstünlüğünün sağlandığı, demokrasinin kurallarla işlediği bir adli yıl olsun" temennisinde bulunduğunu bildirerek, şöyle devam etti:
"Ne yazık ki yaşadığımız süreçte daha da kötüsü oldu. Bir yıl önce söylediğimiz her şey sanki söylenmemiş gibi bugün bu açıklamayı yapıyoruz.
“Toplumun özgürlüğünü, eşitliğini ve geleceğini tehdit etmektedir”
Bugün totaliter bir rejimle yönetilen ülkemizde haksız ve hukuka aykırı tutuklamalar, tutuklamaların artık bir kural ve ceza infazına dönüşmesi, muhalif her kişi ve söylemin davalarla, sürgünlerle, baskıyla yok edilmek istenmesi gibi uygulamaların kurumsallaştığı, sıradanlaştığı, normalleştiğini görüyoruz. Egemenlerin derin bir yönetememe krizi içerisinde olması, bir baskı ve zor politikası ile kendisini göstermektedir. Bu baskıda haksız ve hukuka aykırı yargı kararlarının payı belki de en kritik öneme sahiptir. Halkın adalet, özgürlük, demokrasi, iş ve aş beklentilerinin bu şekilde baskılanmasının, ülkemizin hukuk devleti niteliğini yitiriyor olmasının en olumsuz karşılığı da hukuka, adalete, yargıya olan güvenin azalması, ortadan kalkmasıdır. Bugün hiçbir yurttaşın kendisini hukuken emniyette hissetmemesi toplumsal bir olgu olarak çok büyük bir soruna işaret ediyor. Adil, toplum vicdanı zedelemeyen, eşit, özgür kararlar yerine savunma hakkı kısıtlandığı, yurttaşların en temel demokratik, hukuki hak ve özgürlüklerinin sürekli olarak hedefte olduğu bu tablo, yalnızca hukukçuların değil, doğrudan doğruya toplumun özgürlüğünü, eşitliğini ve geleceğini tehdit etmektedir.”
“Mücadelemiz yalnızca bir hukuk mücadelesi değil, demokratik bir toplum mücadelesidir”
İzmir Barosunun "adil bir toplum" için mücadeleye devam edeceği mesajını veren Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:
“İzmir Barosunun muhalif sesinin duyulmasının sorun teşkil ettiğini düşündüren bir uygulama ile bu yılki adli yıl açılış protokolünün ilk kez konuşmasız bir tören gerçekleştirilmesi de kabul edebileceğimiz bir durum değildir. Yargının diğer kurucu unsurları susmayı tercih etse de İzmir Barosu sesini yükseltmeye, sorunları dile getirmeye devam edecektir. Adalet, yalnızca mahkeme salonlarında değil; iş yerlerinde, sokaklarda, üniversitelerde, doğada, yaşamın her alanında kazanılması gereken bir mücadele alanıdır. Bu nedenle mücadelemiz yalnızca bir hukuk mücadelesi değil, aynı zamanda özgür, eşit ve demokratik bir toplum mücadelesidir. Hukuku bu bağlamdan ayırmak ise her iki mücadeleyi de örseleyen bir tavırdır. Bizler geciken adalete, yavaş işleyen yargılamaya, avukatların ekonomik ve mesleki problemlerine, avukatlığı önemsizleştiren, ortadan kaldırmak isteyen, bir formaliteye çevirmeye çalışan, avukatsız bir yargı hayali kuranlara karşı gerek gündelik gerekse uzun soluklu mücadelemizi sürdürmekten bir an bile vazgeçmeyeceğiz.”
“Hukukun üstünlüğü ve adalete ulaşması hedefi zaruri bir ihtiyaç”
Son dönemde artan gözaltı ve tutuklama uygulamalarına da değinen Yılmaz, “Ülkemizin hak ettiği demokrasi, hukukun üstünlüğü ve adalete ulaşması hedefinin aslında ekmek ve su gibi ne kadar zaruri bir ihtiyaç olduğu bugün dolup taşan cezaevleriyle, skandallarla, cezasızlık politikalarıyla, eşitlik ve adalet duygusunun bir türlü tatmin edilememesiyle her gün, her an görülmektedir. Dolayısıyla dün olduğu gibi bugün de adli yıl açılışlarını klişeleşmiş ancak asla içi doldurulmayan hukuk ve adalet söylemleriyle değil, gerçek sorunların tespiti ve bunların çözümü için hem tüm meslektaşlarımızla hem de halkla kol kola, omuz omuza mücadele etmek gerekliliğini bir an bile aklımızdan çıkarmadan, meslektaşlarımızın yeni adli yılını tebrik ederiz” diye konuştu.