CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bugünkü konuşmasını eleştirerek, "Çıkmış, Kürt, Türk, Arap... Hesap: Kürtlerin temsilcisi DEM, Türklerin temsilcisi MHP, bak bak bak... Arapların temsilcisi kendisi. Suriyelileri doldurdu, Arapların temsilcisi kendisi. Bir çatı kuracak. Çatıda vatandaşlık bilinci değil, ümmet bilinci olacak. Sünni Müslümanlık üzerinden yeni bir ittifak kuracak ve aklı sıra bunun üzerinden yeni bir ittifakla yürüyecek. Cumhuriyet Halk Partisi olarak durmamız gereken yerde dururuz ama Türkiye’ye bir ümmetçilik üzerinden, mezhepçilik üzerinden, din siyaseti üzerinden bu coğrafyada sana hesap yaptırmayız" diye tepki gösterdi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Malatya Büyükşehir Belediye Binası arkasındaki yaptığı "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinginde konuştu.
Özel'den AK Parti'ye çağrı: "Herkesi etkileyen bu don faciasının yükünü bu şehrin sırtından alın"
Özel'in konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:
"Geçtiğimiz günlerde, 12 Nisan'da, üç ay önce bir don felaketi yaşandı. Manisa'da üzüm üreticisi yandı. Antalya'da, güneyde narenciye üreticisi, çay üreticisini de vurdu. Elma üreticisini de Amasya'yı da Rize'yi de vurdu. Ancak Malatya'yı don öyle bir vurdu ki, Malatya'da ne kayısı kaldı ne elma ne badem ne ceviz ne ayçiçeği ne buğday... Her şeyi sildi götürdü. Kayısının üzerinde bir tane kalmadı, yandı, kavruldu. Önce bir durdular. Meclis'te sustular. Partimizi ve Veli Başkan'ın büyük mücadelelerinden sonra nihayet komisyonu kurdular. Dediler ki bayramdan sonra, bayramdan sonra bu zararı karşılayacağız. Malatya'da sekiz milyon ağaç var. 60 bin haneye bakıyor. Yaşıyla kurusuyla kayısı yetmiş ülkeye ihracat yapılıyor. Malatya'da toplam 40 milyar liralık zarar var ve mutlaka meyveler için, başta kayısı, bütün meyve bahçeleri için dönüm başına 10 bin lira ödenmesi şart. Diyorlar ki, TARSİM var mı? Beş ağaçtan birinde TARSİM var. Gerisini kaderine bırakıyorlar. 'Yardım yapacağız' dediler, şimdi kasıma ertelediler. Malatya'dan bir kez daha bu iktidara sesleniyoruz: Kayısı demek sadece ağacı olanı değil, bu şehirdeki herkesi etkileyen, kayısı fiyatını herkesi etkileyen bu don faciasının yükünü bu şehrin sırtından alın. Derhal Malatyalı çiftçilerin sesini duyun, ödemelerini yapın.
"Çiftçilerin zararlarının bir an önce karşılanması gerekiyor"
Ayrıca her geldiğimde hatırlatıyorlar. Arguvan'ın Yoncalı Barajı 30 yıldır bitmedi. Diyorlar ki, 'bu baraj yılda 750 milyon lira, neredeyse bir milyar lira ekonomiye katkı sağlayacak ama hâlâ bitmedi.' Çiftçilerin zararlarının bir an önce karşılanması gerekiyor. Üreticilerin bankalara olan borçlarının faizlerinin silinmesi, ana paranın derhal ertelenmesi gerekiyor. Elektrik ücretlerinde indirim yapılmalı, elektrik ücreti ödenmediğinde derhal kesim işlemi durdurulmalı. Eskiden olduğu gibi hasat dönemine bırakılmalı ama bu sene elektrik borçlarıyla ilgili mutlaka bir erteleme ve bunun için faizsiz bir kredilendirme yapılmalı. Çiftçinin kullandığı mazottan ÖTV, KDV alınmamalı. Ayrıca Malatya'da AK Parti'nin bir şampiyonluğunun acısı çekiliyor. Türkiye'yi dünya sığır ithalatçılığında birinci yaptılar. Malatya'daki besicileri perişan ettiler. Yetmez gibi şap hastalığı da yüzde 50-80 arasında et ve süt üretiminde sıkıntı yarattı. Bunun için derhal Malatya'nın çiftçisine de besicisine de bu devletin sahip çıkması gerekiyor. Malatya'nın sesini duyurmamızı istedi. Buradan, canlı yayında, bütün Türkiye'ye sesleniyoruz: Malatya'nın sesini duyun! Malatya'nın sesini duyun.
"Mehmet Şimşek diyor ki, 'biz o rezervleri bugünler için biriktirdik', rezervi emekli için biriktirmiyor ama Ekrem Başkan'a darbe yapmak için biriktiriyor"
Ekonomi yıllardır bitmek bilmeyen bir krizin içinde. 19 Mart darbesiyle birlikte zaten zorda olan ekonomi iyice dibe vurdu. Ne eğitimde ne işte olan tam 4,7 milyon gencimiz var. Dünyada bu rakam yüzde 6, Avrupa'da kara kara düşünüyorlar. Türkiye'de yüzde 35. Gençlerin yüzde 35’i ne çalışıyor ne okula gidiyor. Ev genci diyorlar ve bu tarihin en yüksek rakamı. Yoksullukta Avrupa birincisiyiz. Gıda enflasyonunda dünya birincisiyiz. Sadece ve sadece bu ikisindeki rakamların en önemli sebebi: Adalete güvende dünyada 117. sıradayız. 19 Mart'ta yaptıkları darbeyle 150 milyar dolar hasar yarattılar. Bu para altı trilyon lira. Asgari ücreti 30 bin lira yapın, işverenin yükünü desteklemeyi kaldırın diyoruz. Buna lazım paranın 120 katı, emeklilere verdikleri zammın tam 150 katı, 6 Şubat depremindeki hasarın bir buçuk katı, asrın felaketinin bir buçuk katı kadar parayı 19 Mart darbesinde harcadılar, bitirdiler. Maalesef Mehmet Şimşek diyor ki biz o rezervleri bugünler için biriktirdik. Rezervi kayısıcı için biriktirmiyor. Rezervi asgari ücretli için biriktirmiyor. Rezervi emekli için biriktirmiyor ama Ekrem Başkan'a darbe yapmak için biriktiriyor. Mehmet Şimşek’e de yazıklar olsun. AK Parti’ye de yazıklar olsun.
Dün Antalya'da, bir önceki gün Adana'da, ondan önceki gün Amasya'da ama Türkiye'nin dört bir yanında aynı nida, aynı haykırış: 'Hükümet istifa, Erdoğan istifa!' Çünkü artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Ne emeklinin, ne çiftçinin, asgari ücretlinin, ne de esnafın dayanacak gücü kalmamıştır. Artık bu iktidar milletin yakasından düşmeli, sandığı getirmeli, erken seçimde millet kendini bu dertlerden kurtaracak olanları seçmelidir.
"Erdoğan tarihi açıklamasında erken seçim müjdesini vermedi ama döndü dolaştı kendi partisinin propagandasını yaptı"
Bugün aslında çok tarihi bir gündeyiz. Tayyip Erdoğan günlerdir tarihi bir açıklama yapacağını söyledi. Günlerdir açıklamanın yapılacağı salonun hazırlıklarını gösteriyorlar. Üç gün kaldı, iki gün kaldı... Millet bugün döndü, kulağını açtı, dinledi. Asgari ücrete zam açıklamadı. Emekliye zam açıklamadı. Memur emeklisine seyyanen zam vermedi. Atanmayan öğretmene müjde vermedi. Don gören çiftçilere bir ödemeden bahsetmedi. Demokrasiye döneceğim, yeni bir yönetim yapacağım demedi. Erken seçim müjdesini vermedi ama döndü dolaştı kendi partisinin propagandasını yaptı. Efendim PKK silahları yaktı. Bundan sonra 'AK Parti, MHP, DEM birlikteyiz, başkasını istemeyiz. Bundan sonrası Türkiye’nin Yüzyılı' dedi. Önce şunu söyleyeyim: Bu iktidarın olduğu 41 yıldır PKK terör örgütü var. 23 yılı Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidarında, ya Erdoğan Başbakan ya Cumhurbaşkanı. Geldiği sene 2002’de sadece yedi şehidimiz var. Oradan aldı. Yalan yanlış işler yaptı. 2015-2016’da 530 şehidimiz var. Geçmişte çözüm süreci dediğinde CHP’yi istemem, MHP o zaman buna 'Apo ile anlaştın' diyor, 'ihanet süreci' diyor. Bu Devlet Bahçeli’ye 'kan emici vampir' diyor. Birbirleriyle çatışıyorlar. CHP’yi istemiyorlar. Arkasından 530 şehit veriyoruz. Sanki buralarda hiç suçu yokmuş gibi bugün çıkmış, 'biz anlaştık, biz yapacağız, bu işten de fayda göreceğiz' diyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak yıllardır teröre karşıyız. Hem terörsüz hem demokratik bir Türkiye’nin arkasındayız. Biz barışın da demokrasinin de teminatıyız. Biz hem terörsüz hem demokratik bir Türkiye istiyoruz. Karşımızda demokrasiye savaş açan, rakiplerini hapse atan, belediyelere kayyum atayan, seçilmiş siyasetçileri zindanlarda çürüten otokrat bir iktidar var. Bu anlayışla bu ülkeye demokrasi gelmez. Buradan 'iç cephemiz güçlü olsun' diyenlere sesleniyorum: Muhalefete zulmederek, zindanları siyasi tutsaklarla doldurarak yapamazsınız. Biz Saraçhane'de yedi gün yedi gece bütün demokratlar birlikte direndik.
"Erdoğan, bir daha seçim kazanma ihtimali olmadığı için bir düşman arıyor"
Ümit Özdağ’a da özgürlük, Ekrem İmamoğlu’na da özgürlük, Selahattin Demirtaş’a da özgürlük dedik. Hep beraber yan yana, omuz omuza, seçilmişlerin yanında durduk. Ama bugün, bugün 'dün DEM Parti'yle görüştük' diye bize terörist diyenler, belediye meclislerinde eski DEM'den bir belediye meclis üyesi var, kent ittifakı var, İstanbul İttifakı var diye belediye başkanlarımızı hapse atanlar şimdi terör örgütünün başıyla oturdular, anlaştılar ama hâlen daha belediye başkanlarımızı içeride tutuyorlar. Bugün şunu açıkça gördük: Erdoğan umut siyaseti yapamadığı için, tükenmiş olduğu için, perişan olduğu için, bir daha seçim kazanma ihtimali olmadığı için bir düşman arıyor. Yine düşman siyaseti yapmak istiyor. Erdoğan’a sesleniyorum: Aç olanın karnını doyurmadan, işsiz olana iş bulmadan, dertli olanın derdini çözmeden korku siyasetine geçit yok. Yıllardır açsın, biliyorum; işsizsin, biliyorum; yoksulsun, biliyorum. Ama 'oyu bana vermen lazım, yoksa vatanı böldürecekler, bayrağı indirecekler, ezanı dindirecekler' diye milleti, bütün zorluklarına rağmen korku siyasetiyle kendisine oy verdirdi. Şimdi orada yaptığı suçlamaları bugün hepsini unuttu, yeni bir korku siyaseti, yeni bir düşman Cumhuriyet Halk Partisi. Buradan Erdoğan’a sesleniyorum: Durduğum yerden geri gitmem. Teröre de karşıyım, barışın da arkasındayım. Siyaseti sana göre yapmam. Gazinin partisini, Cumhuriyet Halk Partisi’ni, Türkiye’nin birinci partisini kimseye aşağılatmam. Alnını karışlarım senin. Alnını karışlarım.
"Türkiye’ye bir ümmetçilik üzerinden, mezhepçilik üzerinden, din siyaseti üzerinden bu coğrafyada sana hesap yaptırmayız"
Çıkmış, Kürt, Türk, Arap... Hesap: Kürtlerin temsilcisi DEM, Türklerin temsilcisi MHP, bak bak bak... Arapların temsilcisi kendisi. Suriyelileri doldurdu, Arapların temsilcisi kendisi. Bir çatı kuracak. Çatıda vatandaşlık bilinci değil, ümmet bilinci olacak. Sünni Müslümanlık üzerinden yeni bir ittifak kuracak ve aklı sıra, aklı sıra bunun üzerinden yeni bir ittifakla yürüyecek. Bugün çeşitli siyasi partilerden açıklamalar geliyor, 'Biz Kürt’le Türk’ün kardeşliğine, gözyaşının bitmesine, şehit gelmemesi için her şeyi yaparız.' Cumhuriyet Halk Partisi olarak durmamız gereken yerde dururuz. Ama Türkiye’ye bir ümmetçilik üzerinden, mezhepçilik üzerinden, din siyaseti üzerinden bu coğrafyada sana hesap yaptırmayız.
"Hiçbir seçmeni, hele hele Kürtleri, sakın Tayyip Erdoğan’ın düşündüğü gibi ilkesiz insanlar diye düşünmeyin"
Biz bu işi Türkiye İttifakı’yla, nasıl Malatya’da, bütün Türkiye’de, 31 Mart’ta sosyal demokratlar, muhafazakâr demokratlar, milliyetçi demokratlar, liberal demokratlar, sosyalist demokratlar, Kürt demokratlar, el ele, omuz omuza, gönül gönüle seni nasıl yendiysek yine yeneceğiz, yine yeneceğiz, yine yeneceğiz. Buradan bütün CHP’lilere sesleniyorum: Asla ve asla korkmayın. Efendim, yeni bir ittifak kurulur. Orada hiçbir partiyi hor görmeyin. Hiçbir seçmeni, hele hele Kürtleri, sakın Tayyip Erdoğan’ın düşündüğü gibi ilkesiz insanlar diye düşünmeyin. Kürt kardeşlerimizin de biz Türklerin de Alevi’nin de Sünni’nin de kendini nasıl tanımlıyorsa, Laz’ı da Çerkez’i de Roman’ı da bu memleketin vatandaşı ya, Misak-ı Millî sınırında ya, baş üstünde, baş üstünde... Ne kim sana kendini kullandırtır, ne de bambaşka kimlik çatışmaları... Ben Türk milliyetçilerine de kurban olayım. Ülkücülere de kurban olayım. Muhafazakârlara da kurban olayım. Kürt kardeşime de kurban olayım. Tayyip Erdoğan, düş yakamızdan, düş yakamızdan."