CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, "Askeri sağlık sisteminin yeniden tesisi bir seçenek değil, milli güvenlik açısından bir zorunluluktur. Bu sisteme bugün karar verilse bile, etkili bir yapıya ulaşması en az 10-15 yılı bulacaktır. Tüm taleplere rağmen 9 yıldır bu sistem neden yeniden tesis edilmemektedir? Kim bu süreci geciktirmekte ya da engellemektedir? Bu sorular artık cevapsız bırakılamaz" dedi.
CHP Milli Savunma Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, askeri sağlık sistemine ilişkin yazılı açıklama yaptı. Bağcıoğlu’nun, açıklaması şöyle:
"Güçlü bir ordusu olup da askeri sağlık sistemi olmayan Türkiye’den başka bir devlet bulunmamaktadır. Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) ve Asker Hastanelerimiz bu alanda dünya çapında sayılı ve saygın kurumlarken hain darbe girişimi sonrasında, 17 Ağustos 2016 tarihli ve 669 sayılı OHAL KHK’sıyla kapatılmışlardır. Avusturya’nın 34 bin askeri için üç asker hastanesi, Almanya’nın 185 bin askeri için beş asker hastanesi, Fransa’nın 278 bin 715 askeri için sekiz asker hastanesi vardır. Kabiliyet, faaliyet ve etkinlik açısından TSK ile mukayese edilemeyecek İran ve İsrail Silahlı Kuvvetleri, kolordu seviyesinde askeri sağlık birimlerine sahiptir.
"Özel alanlardaki uzmanlık kaybedilmiş veya zafiyete uğramıştır”
Askeri sağlık sistemi kaldırılmış, askeri tababete ve harp cerrahisine yönelik bilgi birikimi, tecrübe, kurumsal kültür, muharip personel-sağlık personeli birlikte çalışabilirlik kabiliyeti ve özel alanlardaki uzmanlık kaybedilmiş veya zafiyete uğramıştır. Her ne kadar muhabere hizmet destek sınıfı olarak adlandırılsa da askeri sağlık sistemi, düşmana en yakın olan cephe hattından düşmana sırtını dönerek geriye doğru devam eder. Bu işin uzmanlığının yanında cesaret, adanmışlık ve vazife bilinci gibi değerlere sahip olunması elzemdir.
"Muharip birliklerde görev yapan personelin yeterliliğine, askerlik tecrübesi yetersiz doktorların karar vermesi güçtür”
Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB), MSB’ye 13 Kasım 2024 tarihinde gönderdiği yazıda da vurgulanan zafiyetlerden anlaşılacağı üzere; yeni mezun olmuş, mecburi hizmet kurasına giren, harekat sahası tecrübesi ve eğitimi olmayan, harp cerrahisi eğitimi almamış, askerin harekat sahasında veya gemi ortamında yaşadığı zorluk ve strese ilişkin bilgisi olmayan doktorlarımızı, muharip askeri birliklerde veya gemilerde görevlendirmek son derece yanlıştır. TSK’daki muharip birliklerde görev yapan personelin sağlık açısından yeterliliğine sivil hastanelerde görev yapan, harekat sahasının yarattığı fiziki ve psikolojik zorluklara hakim olmayan, askerlik tecrübesi yetersiz doktorların karar vermesi çok güçtür.
"Sadece askeri sağlık sisteminin tüm elemanlarıyla ilga edilmesi büyük zafiyettir”
Son zamanlarda kalp krizi gibi nedenlerle çok genç yaşlarda vefat eden askerlerimizin mevcudiyeti, sivil hastanelerde yapılan periyodik muayenelerin askerlik görevi açısından gerekli istekleri karşılaması konusunda şüpheler oluşturmaktadır. Tüm devlet kurumlarına olduğu gibi, askeri sağlık sistemine de geçmiş dönemde FETÖ militanlarının sızdığı aşikardır. Ancak diğer hiçbir devlet kurumu kapatılmazken sadece hayati öneme haiz askeri sağlık sisteminin tüm elemanlarıyla ilga edilmesi büyük zafiyettir. Sağlık Bakanlığı’na yönelik hastanelerin bazılarının veya bazı bölümlerinin TSK’ya tahsisi; askeri sağlık sistemi bütünüyle yeniden tesis edilmediği müddetçe arzu edilen faydayı sağlamayacak; adeta geçici, yetersiz ve kısmi bir çözüm çabası olacaktır.
"Askeri sağlık sisteminin üç kademeyi içerecek şekilde yeniden tesis edilmesi öncelikli hedef olmalıdır”
Askeri sağlık sisteminin geçmiş uygulamalardan alınan dersler çerçevesinde revize edilerek üç kademeyi içerecek şekilde yeniden tesis edilmesi öncelikli hedef olmalıdır. Bu kademeler: Harekat sahasında görev yapan birliklerde, kıta ve gemilerde acil ve süratli tıbbi müdahale yapabilecek, temel askeri eğitim almış, harp cerrahisine ilişkin tecrübe ve uzmanlığa sahip sağlık personeli; Türkiye’nin tüm bölgelerinde, öncelikle askeri personel ve aileleriyle diğer güvenlik güçlerine hizmet veren, birbirlerini destekleyecek şekilde konuşlanmış tam teşekküllü asker hastaneleri; askeri sağlık konusunda eğitim ve öğretim veren, kurumsal bilgi birikimine sahip, özel ihtisas gerektiren alanlarda dünya çapında referans merkezi olabilecek GATA’dır. Ayrıca Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda SAT, SAS, Birinci Sınıf Dalgıç ihtisaslı personelin bulunduğu birliklerde görev yapacak ihtisasa sahip doktor ve diğer sağlık personelinin yetişmesi uzun yıllar almaktadır. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki uçucu ve uzman yer personelinin sağlık muayeneleri ise oldukça özeldir.
GATA ve askeri hastanelerimizin kapatılmasının ardından geçen 9 yıla rağmen sistem hala yeniden kurulmamış, bu durum hem muharip birliklerin hem de askeri personelin sağlık güvencesi açısından endişe yaratmıştır. Milli Savunma Bakanlığı’na, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK), sağlık alanında görev yapan tüm uzmanlara ve kamuoyuna düşen görev, bu gecikmenin nedenlerini açık ve net şekilde sorgulamak, bu hayati eksikliğin telafisi için derhal harekete geçmektir.
“Sistem neden yeniden tesis edilmemektedir”
Kahraman askerlerimizin sağlık sorunları ancak onlarla birlikte eğitim almış, muharebe meydanında ve tatbikatlarda omuz omuza görev yapmış sağlık personeliyle çözülebilir. Harekata iştirak eden askerlerimizin olası menfi bir durumda sağlık hizmetini hızlı ve etkin şekilde alabileceklerini bilmeleri moral ve motivasyon açısından büyük önem taşımaktadır. Dolayısıyla askeri sağlık sisteminin yeniden tesisi bir seçenek değil, milli güvenlik açısından bir zorunluluktur. Üstelik bu sisteme bugün karar verilse bile, etkili bir yapıya ulaşması en az 10-15 yılı bulacaktır. Milli Savunma Bakanı, MSÜ Rektörü, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı, TSK komuta kademesiyle birçok harekat faaliyetine katılmış, yıllarını bu kutsal mesleğe adamış emekli askerler askeri sağlık sistemine olan ihtiyacı defalarca dile getirmiştir. Ancak tüm bu taleplere rağmen 9 yıldır bu sistem neden yeniden tesis edilmemektedir? Kim bu süreci geciktirmekte ya da engellemektedir? Bu sorular artık cevapsız bırakılamaz."