Silivri Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, iktidardan kurtulmanın tek yolunun adalet ve demokrasi devrimi olduğunu belirterek, "Okula aç gidip gelen çocuklar için gelirde, vergide adaletsizlikler yaşayan, kaliteli eğitime, eşit sağlık hizmetine ulaşamayanlar için sistemin altında ezilen, dünyadaki akranlarının her geçen gün gerisine düşen gençlerimiz için mülakat mağdurları için ayrımcılığa uğrayan herkes için adalet devrimi. Diploması, işi, gücü, tarlası, evi, tapusu, bankadaki parası hatta geçmişi ve geleceği tehdit altında olan hepimiz için bir 'adalet devrimi' vadediyorum" dedi.
Silivri Marmara Cezaevi'nde tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu, Cumhuriyet Gazetesi'nin "Olaylar ve Görüşler" bölümünde "Adalet Devrimi" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
İmamoğlu, TBMM'nin kuruluşunun 105. yıl dönümüne atıf yaparak, "Ne yazık ki 21. yüzyılın ilk çeyreği biterken aldığımız bu mirasın üzerinden bir asırdan fazla zaman geçtikten sonra; milletin egemenlik hakkını, en büyük güç olan millet iradesini, büyük bedellerle kazandığımız eşit vatandaşlık haklarımızı ayaklar altına alan bir iktidarla karşı karşıyayız. Bugünkü iktidar milletimizin ve vatandaşlarımızın kaderini iki dudak arasına sıkıştırarak hukukun üstünlüğünü ve yargının bağımsızlığını ortadan kaldırarak baskıcı, antidemokratik uygulamalarıyla bu büyük mirasa ihanet etmektedir" dedi.
"Gençlerimiz kindar nesil yaratma arzusuna sahip muhterislerin planlarını bozmuştur"
İmamoğlu, 105 yıl sonra dünyanın yeniden büyük dönüşümlerin eşiğinde olduğu bu dönemde, "otokratik iktidarın milletimizi telafisi mümkün olmayan kayıplar ve tehditlerle karşı karşıya" bıraktığını ifade etti. İktidarın gençleri birbirine düşürdüğünü belirten İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"105 yıl önce gençlere emanet edilen bir devrimden bugün gençleri birbirine düşürmeye çalışan, birbirine kin beslemelerini isteyen ve kendi iktidarı için toplumu bölen, birbirine karşı kutuplaştıran bir iktidara ve onun başındaki tek adama geldik. O kadar ki milletimizin genç evlatları, adil bir ülke, barış içinde huzurlu bir toplum arzusunu anayasal haklarını kullanarak en barışçı şekilde dile getirdikleri için şiddete uğruyor, gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, hapse atılıyor, beraat edecekleri dosyalarda peşinen cezalandırılıyor.
Bugün 18-25 yaşları arasındaki gençler, içinde doğup büyüdükleri bu iktidarın baskıcı, despotik rejimine itiraz etmekte, onun kötülüklerine boyun eğmemekte ve bu iktidarın yönetimine karşı çıkmaktadır. Gençlerimiz vatanseverlik duygularıyla sevgi dolu, önyargısız, Cumhuriyete ve demokrasiye bağlı; hukukun üstünlüğünü, kişisel hak ve özgürlüklerini korumak ve savunmak için ayağa kalkmış, muazzam bir nesil olduğunu göstermiştir. Gençlerimiz bütün fedakârlıklarıyla birleşmiş, kindar nesil yaratma arzusuna sahip muhterislerin planlarını bozmuş, bir dayanışma nesli olduğunu ortaya koymuştur."
İmamoğlu, toplumumuzun bütün farklılıklarıyla Saraçhane’de, miting meydanlarında, önseçim sandıklarında, boykotlarda, imza kampanyalarında ve bedel ödeme pahasına tavrını ortaya koyduğunu belirterek, gücünü ve iradesini gösterdiğini vurguladı. Anayasal haklarını en yaratıcı yöntemlerle kullanan milletimizin, meşru demokratik yöntemlerden uzaklaşmadığını, aksine iktidarı da bu yöntemlere çağırdığını ifade etti.
İmamoğlu, "Barışçı, demokratik, anayasal haklara dayanan meşru eylemleri zorla, şiddetle bastırmaya, hukuksuz kararlarla milleti pes ettirmeye çalışanlar bilmelidir ki; bu yaptıkları milletin kararlı, inançlı, vatansever duruşuna, onun haklılığına karşı girişilmiş gayrı meşru, gayrı hukuki müdahalelerdir" dedi. "Mızrak çuvala sığmamaktadır" diyen İmamoğlu, şunları kaydetti:
"Bu millet seçtiklerine sınırlı ve geçici yetkiler vermiştir. Millet seçtiklerini devletin sahibi kılmamış, devletin tapusunu onlara vermemiş, devleti mülk edinme yetkisini devretmemiştir. Millet; iktidar yetkisi verdiklerine millete zulmetme hakkını, rakiplerini ortadan kaldırma ve milleti seçeneksiz bırakma yetkisini de vermemiştir. Tam tersine buna tevessül eden muktedirlere karşı mücadele kararlılığını geçmişte olduğu gibi bugün de ortaya koymaktadır."
"Bu sürecin gerçek savcılığını üstlendiklerini de 'turbun büyüğü' diyerek ilan etmiş oldular"
İmamoğlu, seçim dönemlerinde yaşadıkları haksızlıkları hatırlatarak, son altı yılda bin 300'ün üzerinde denetim, teftiş ve soruşturma geçirdiğini de belirtti. İmamoğlu, şöyle konuştu:
"İktidarın başı, 17 bakanıyla İstanbul’da bana karşı seçim yürütmüş, seçimi kaybedince hazımsızlıkları daha da büyümüş ve yeni bir seçim daha kaybetmek korkusuyla yepyeni baskı araçlarını, yöntemlerini ve aparatlarını devreye sokmuştur. Kaybedilen seçimlerin hazımsızlığı, kaybedilecek seçimlerin korkusu akıllarını başlarından almıştır.
Tarihte bir seçilmişin başka bir seçilmişe yaptığı görülmemiş biçimde özel operasyon birimleri kurulmuş, onlar adı konmadık olağanüstü yetkiler ve imtiyazlarla donatılmış, yargı tacizi dünya siyaset tarihine geçecek boyutlara ulaşmıştır. Bu sürecin gerçek savcılığını üstlendiklerini de 'turbun büyüğü' diyerek ilan etmiş oldular.
Cumhurbaşkanı turbun büyüğü diyerek başta yargı ve yürütme olmak üzere tüm organların, tüm makamların yetkilerini kendinde topladığını da ilan etmiş oldu. Daha önce Ergenekon sürecinde de kendisinin tüm hukuksuz davaların savcısı olduğunu ilan etmiş ve o zaman 'Aldatıldık, affedin' diyerek işin içinden sıyrılmıştı. Ancak bu sefer millet ona bu şansı vermeyecek, millet bu kez kendi iradesine göz koyan bu anlayışa geçit vermeyecektir."
"Bir avuç muhterise teslim olmayacağız"
Milletin birliği ve iradesinin önemini vurgulayan İmamoğlu, "Biliyoruz ki tarihin hiçbir zamanında bu millet devletin gücüyle kendine diz çöktürmeye çalışan, oligarşik iktidarlarını millete dayatanlara boyun eğmemiştir, yine eğmeyecektir" dedi. İmamoğlu, TRT ve iktidara yakın kanalların kendisine, ailesine, kutsalına ve haysiyetine hakaret ettiğini belirterek, "Bu bir avuç muhterise teslim olmayacağız" şeklinde yorumda bulundu.
İmamoğlu, "Bu akıldan kurtulmanın tek yolu bir adalet ve demokrasi devrimidir. Okula aç gidip gelen çocuklar için gelirde, vergide adaletsizlikler yaşayan, kaliteli eğitime, eşit sağlık hizmetine ulaşamayanlar için sistemin altında ezilen, dünyadaki akranlarının her geçen gün gerisine düşen gençlerimiz için mülakat mağdurları için ayrımcılığa uğrayan herkes için adalet devrimi. Diploması, işi, gücü, tarlası, evi, tapusu, bankadaki parası hatta geçmişi ve geleceği tehdit altında olan hepimiz için bir a'dalet devrimi' vadediyorum. Kuracağımız özgürlükçü parlamenter demokrasi tüm vatandaşlarımız için adil, eşit ve güvenilir bir devletin garantisi olacak. Tüm bireylerin hak ve özgürlüklerinin korunduğu güvenilir ve güçlü bir devlet yapısı, bizi küresel rekabette ileri taşıyacak" diye konuştu.
Ekrem İmamoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Adil bir Türkiye’nin, 86 milyonun yetenekleri ile 21. yüzyılda, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında; ekonomide, bilimde, teknolojide, eğitimde, sağlıkta, üretimde, tarımda, hayatın tüm alanlarında zenginleşeceğine ve kazanan ülkeler arasında yer alacağımıza inancım tamdır. Bu yolculukta dünya tarihinin en demokratik, en büyük katılımlı, en örgütlü, en güçlü seçim hazırlıklarını yapacağımızı taahhüt ediyorum. Adalet devrimini, özgürlükçü ve demokratik parlamenter sistemi, üreten, zenginleşen, adil paylaşan Türkiye’yi her zaman, her koşulda adalet isteyen milletimizle 'şucular bucular' demeden, partizanlıktan uzak bir anlayışla ver edeceğiz.
15.5 milyon oyla cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edildiğim, tarihin en katılımcı anlayışı ve yurttaş iradesiyle tabandan başlayan bu yolculuk yepyeni bir geleceğin habercisidir. Tek adamcılıktan, kula kulluk edenlerden, intikamcı kalpleri olan muhterislerden bu memleketi, milletimizi kurtaracağız. Türkiye dünyaya ilham kaynağı olan yeni bir dönemi hak ediyor. Bu yeni dönemi gençlerin öncülüğünde adalet ve demokrasi talep eden milletimizle getireceğiz."