CHP’nin Cumhurbaşkanı aday adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun ön seçim çalışmaları için ikinci durağı Kayseri oldu. İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslenerek "Bize sözde suç icat ediyorlar. Bir tane 'ahmak davası' var. Millet o davanın ismini gördükçe, duydukça gülüyor. Şimdi de bir 'diploma davası' uydurdular. 35 yıllık olmayan diploma değil, olan diplomaya göz koyan bu akıl, bu milletin 40-50-60 yıllık tapusuna da göz koyar. 2014'ten bu yana tek suçumuz var; sandıkta yenilmedik. Bu bileği bükemediler. Buradan söylüyorum; bu cümlemi aklına kazı. Bu millete yenilgiyi öğretemeyeceksin. Seni yenmeye devam edeceğiz" dedi.
CHP’nin Cumhurbaşkanı aday adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu partisinin 23 Mart'ta yapılacak ön seçim startını İzmir’den verdi. İmamoğlu'nun bugünkü ikinci durağı ise Kayseri oldu. İmamoğlu, Erciyes Kültür Merkezi'nde (EKM) Kayserililerle buluştu. Bazı vatandaşlar salon dolduğu için İmamoğlu'nun konuşmasını ayakta dinledi. Kayserili vatandaşlar salonda "Yürü önümüzden", "Seninleyiz İmamoğlu", "Cumhurbaşkanı adayımız" yazılı pankart açtı. "Yürü önümüzden", "Seninleyiz İmamoğlu", "Cumhurbaşkanı adayımız" yazılı pankart açan vatandaşların İzmir'in ardından Kayseri'de de "Ceketini çıkart" sloganları atması üzerine ceketini çıkaran İmamoğlu, kollarını sıvayarak konuştu. İmamoğlu'nun konuşması sırasında "Hak hukuk adalet", "Cumhubaşkanı Ekrem İmamoğlu", "Vur kır inlesin Tayyip Bey dinlesin" sloganları da atıldı.
İmamoğlu burada özetle şunları söyledi:
"Biz CHPliler her zaman Cumhuriyeti omuzlarında taşır. Başarıya ancak her aşaması en geniş uzlaşmayla belirlenen ilkeli, erdemli bir dayanışmayla ulaşabiliriz. O dayanışmanın gücünü hep beraber hissetmemiz lazım. Partimizin gerçekleştireceği ön seçim ortak aklın, uzlaşma ve dayanışmanın ilk adımı olacak. Ön seçimde ortaya koyacağımız irade bu bozuk düzeni değiştirmek isteyen herkese uzatılmış onurlu güçlü bir dost eli olacak. Zannetmeyin sadece CHP’lilerin ön seçimdeki gücü sadece CHPlileri ayağa kaldıracak. Bu ülkenin doğusunda batısında güneyinde 1 milyon700 bini aşan üyemizle hep birlikte o sıcacık elinizle o sıcacık yüreğinizle vatanını, bayrağını, Atatürk'ünü, Cumhuriyetini seven o güzel kalplerinizle herkesle konuşacaksınız. Bir seferberlik başlatacaksınız. Güzel politikalarımızı ahlaklı erdemli devlet adamı duruşumuzu anlatacaksınız. Biz büyük bir aile olacağız. Ve onlara diyeceğiz ki hep birlikte bu ülkeden partizanlığı söküp atacağız. Bu ülkeyi, bu memleketi milletimizin evlatlarıyla yönetmeye geliyoruz diyeceğiz.
"Hep birlikte zenginleşeceğiz"
Zulme karşı adaletin, vicdanın, iyiliğin yanında saf tutan herkesle bir olacağız. Zor günleri birlikte aşacağız. Ön seçimde partimiz unutmayın bir kurtarıcı belirlemeyecek. Biz 23 Mart'ta partimizin güçlü iradesini ortaya koyacağız. Bu ülkenin Türk Cumhuriyetçilerine demokratlarına yurtseverlerine diyeceğiz ki ‘kurtuluş yok tek başına’. Haydi hep birlikte görev başına diyeceğiz. Muhakkak başaracağız. Hep birlikte başaracağız. Ben size şunu söyleyeyim. Bunu yaptığımız an bu memleketin arzu ettiği ve özlediği şu cümleyi aklınızdan çıkartmayın; iktidar olacağız. Ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten aldığımız ilham ve vazifeye uygun olarak Türkiye'yi çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkaracağız. Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmak en ileri demokratik standartlara sahip olmak, imkan ve fırsatlara erişimde hak ve özgürlükleri kullanmada eşitlenmek demektir. Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmak mahkemelerde olduğu kadar gelir dağılımında adaletin sağlanması demektir. Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmak bilimde teknolojide üretimde öncü olmak demektir. İktidarı bir avuç insanın elinden alıp millete verdiğimizde artık devletin bütün yöneticileri vatandaş karşısında haddini, hududunu bilecek. Milletimiz bu ülkenin, devletin tek sahibi olduğunu en güçlü biçimde hissedecek, yaşayacak. Şu ya da bu partinin evlatları değil milletin evlatları bu ülkeyi yönetecek. Bunu unutmayın. Bu ülkenin başına bela ettikleri partizanlığı, kayırmacılığı, mülakatı, torpili ailelerle bu ülkeyi yönetme anlayışını bu ülkenin sınırlarının dışına değil, yerin dibine gömeceğiz. Bir daha bu hayatta bizi rahatsız etmeyecek. Türkiye şu da bu şahsın ya da bu partinin değil milletin ortak çıkarlarına uygun olarak yolunu belirleyecek. Devlet artık ortak aklıyla milletin ortak değer ve hedeflerine uygun olarak hareket edecek. Devlet bir avuç insanın değil milletin çıkarlarının milletin güvenliğinin bekçisi olacak. Türkiye adaletin, eşitliğin, kardeşliğin gücüyle büyüyecek, zenginleşecek, özgürleşecek. Şu cennet vatanda sürekli yoksulluk konuşmak bu ülkeye yakışıyor mu? Bu güzel milletin, bu güzel evlatlarına, bu güzel ülkenin insanlarına yakışmıyor. Onun için hep birlikte zenginleşeceğiz.
"Tek adamlığın partizanlığın bırakın kendisini, gölgesi bile değemeyecek bu devlete"
Ülkemizin dört bir yanı gibi Kayseri'yi, Anadolu'nun ortasındaki bu güzel şehirlerimizin hak ettiği değere kavuşmasını sağlayacağız. Girişimciliğin, sanayinin, üretimin alın terinin başkenti Kayseri. Kayserililer beceriklidir, cömerttir, hayırseverdir. Kayserililer başarılı insanlardır. Bütün şehirlerimiz öyle. Onun için her açıdan, bu bölgenin her şehri daha ileri noktada olmalıydı. Ama bırakın ilerlemeyi, bu bölge elindeki zenginlikleri bile yitiriyor. Öyle değil mi? Yoksullaşmıyor mu bu topraklar? Orta Anadolu son 15 yılda yüz ölçümüne oranla en fazla tarım arazisinin kaybedildiği bölgemiz. Tarım arazilerini kaybetmek ne demektir biliyor musunuz? Vatan toprağını kaybetmek demektir. Tarımda, bağımsızlığı kaybetmek ülkenin bağımsızlığını tehlikeye atmak demektir. Türkiye maalesef bugün bu durumdadır. Sanayide de tehlike çanları çalıyor. Kayseri başta olmak üzere Orta Anadolu'da ve bütün Türkiye'de sanayimiz devamlı patinaj çekiyor. İhracatçımız rekabet gücünü yitirmiş, önünü göremiyor. Merkez Bankası faizi indiriyor belki ama benim esnafım ucuz krediye erişemiyor. Sahip olduğumuz zenginliği de hakkaniyetli bir biçimde bölüşemiyoruz. Mesela Kayseri toplam gelirde Türkiye'nin en zengin 13'üncü ili olmasına rağmen kişi başına milli gelirde 23'üncü sırada yer alıyor. Girişimciliğiyle, üretme kabiliyetiyle nam salmış Kayseri, bir süredir istihdam yaratamıyor. İş dünyası, gençlerin iş beğenmemesinden yakınıyor. İktidar olduğumuzda işte tam da bu uyumsuzluğu gidereceğiz. Uzman arkadaşlarımız hem iş dünyasının istihdam yaratmasını hem de gençlerimizin hak ettikleri maaşları kazanmalarını sağlayacak projelere hep birlikte çalışıyoruz. Partimizin bütün dinamik uzmanlarıyla çalışıyoruz. Önümüzdeki süreçte bütün projelerimizi işte tek tek milletimizle paylaşacağız. Ve o zaman herkes icraatçı ve halkçı bir iktidarın ülkemizi nasıl geliştirip güçlendireceğini görecek ve anlayacak. İcraatçı karakterimizle bu ülkenin ekonomisine büyük bir güç ve ivme kazandıracağız. Halkçı karakterimizle, sosyal adalet ve refahta milletimize çağ atlatacağız. Ama şunu hiçbir zaman yapmayacağız; milletimizin en çok çektiği şey ne diyor? Her şeyi ben bilirim diyor. Öyle değil mi? 'Ben ne dersem o olur.' Böyle bir şey olabilir mi? Biz demeyeceğiz. Bu kibirli anlayışı, bu akıl dışı anlayışı, devletimiz uygulamalarından ve hafızasından hep birlikte söküp atacağız. Tek adamlığın partizanlığın bırakın kendisini, gölgesi bile değemeyecek bu devlete, bu canım Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne.
"Ben icraatçılık vaat ediyorum"
Bu söylediklerim temelsiz, kanıtsız, soyut vaatler değildir. Ben icraatçılık vaat ediyorum. Çünkü nasıl yapılır çok iyi biliyoruz. Türkiye'nin büyük bir modeli tam bir özeti olan İstanbul'da altı yıldır sergilediğimiz performans ortamdadır. İnanınız Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş düzeyde metro hatlarına, altyapı yatırımlarına, sosyal konutlara, çevre ve kentsel dönüşüm projelerine imza attık. Halkçılık vadediyoruz. Altı ilkemizden birisi. Çünkü nasıl yapılır iyi biliyoruz. Sosyal adaleti sağlamak, kamu yararını koruyup geliştirmek, vatandaşların piyasanın acımasız şartlarına mahkum bırakmamak için yaptıklarımız saymakla bitmez. Partizanlıktan, ayrıcalıktan tamamen arındırılmış, adil bir yönetim vaat ediyoruz. Çünkü böyle bir anlayış nasıl hayata geçirilir çok iyi biliyoruz.
"Bir sarayda oturup ülkeyi yönetmek gibi bir hayali olan insan asla değilim"
Bugün ben ülkem adına çok onurlu bir yola çıkıyorum. Ben odaların sayısını, günlük masrafını söylemeye bile utanacağım bir sarayda oturup ülkeyi yönetmek gibi bir hayali olan insan asla değilim. Ben bir makama değil ülkemizin bu zor zamanında baskıcı, ne yazık ki zulüm ve insanları bastırmaya çalışan bir dönemin tam göbeğinde zorlu bir mücadeleye adayım. Tek derdim tek hayalim bu iktidarı yerle bir ettiği devlet yapısını, ekonomiyi, demokrasiyi, hukuku, eğitimi, sağlığı yeniden hep birlikte bu milletin güzel evlatlarıyla, iyi yetişmiş insan kaynağıyla inşa etmek, devleti bir avuç insanın değil milletin çıkarlarının milletin güvenliğinin bekçisi haline getirmek. Bunu ancak ve ancak hep birlikte yapabiliriz. Hep birlikte başarabiliriz. Ben bu onurlu mücadelenin en çalışkan neferi olma iddiasıyla partimizin ve milletimizin cumhurbaşkanı adayı olmaya talibim, Kayseri'deyim. Anadolu'nun göbeğindeyim. Size kendimi emanet etmeye geldim."
"Benim TRT'de yüzümü bile göstermediler altı senedir"
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutlayan ve İBB'de her alanda kadın çalışanın istihdam ettiğini de belirten İmamoğlu, şöyle devam etti:
"Dün öğrendim ki aralarında kimi yol arkadaşlarım, kimi tanıdıklarım hatta hiç tanımadıklarımın mal varlıklarına banka hesaplarına el koymuşlar. Bir kez daha bir kez daha algı operasyonuyla itibar suikasti yapıyorlar. Akıllarınca beni korkutup yıldıracaklar. Beni korkutabilirler mi? Benim arkamda milyonlarca, on milyonlarca milletimiz var. Bu haktan ve hukuktan, nasibini almamışların, hiç bir saldırısından korkmadım, korkmuyorum, korkmayacağım. Kumpaslarla, kirli tezgahlarla, entrikalarla, fitneyle fesatla kurdukları oyunları başlarına yıkacağız. Millet hakkın, hukukun, haklının yanındadır. Bakın buradan sesleniyorum; ey ilgili şahıs. O kendini biliyor. Bak ben senin dediğin gibi şantaj montaj demiyorum, çok net bir şey söylüyorum. Eğer itibarlarını yerle bir etmeye çalıştığın malına çökmeye çalıştığın benim arkadaşlarım en ufak bir haksızlığa veya hukuksuzluğa karışmışsa, gelin bütün dosyalarını açın. Bütün belgeleri bilgileriyle açıkça kamuoyuyla paylaşın. Anlatın. Kaçan yok. Buradan sesleniyorum. Hodri meydan diyorum size. Elinizde ne varsa dökün ortaya. Uydurma, gizli tanık beyanlarıyla değil. Mertçe hakka ve hukuka uygun oarak getirin. Millet de görsün. Hatta gelin TRT'de canlı yayın yapsın. Benim TRT'de yüzümü bile göstermediler altı senedir. Çünkü onlar sadece iktidara yüzünü dönen bir yayına döndüler hem de sizin paralarınızla, yolsuzluğu daniskası orada yapılıyor. Senin savcıların sorsun benim arkadaşlarım yanıtlasın. Kim ahlaklı, hangi dönem kamu ve millet korunmuş hangi dönem milletin kaynakları çarçur edilmiş peşkeş çekilmiş canlı yayında bu memleket izlesin. Getirin yapın. Ama yüreği yok bunların. Bunların cesareti yok. Ben aylardır, haftalardır ne diyorum? Mertsen, yiğitsem, ufa. Açık da olsa vicdanın kırıntısı varsa bu meydan okumaya yanıt verirsin.
"Bu millete yenilgiyi öğretemeyeceksin. Seni yenmeye devam edeceğiz"
Ben hakkı hukuku savunmakta sınır tanımam. Milletimize hesap vermekte de sınır tanımam. Bir derdiniz varsa ben buradayım. Bana gelin bana. Milletimle beraber tam karşındayım. Yan yolları bırakın. Bırak bu milletin banka hesaplarını bloke edip mağdur etmeyin. Ben diyorum ki gel zulüm yapmayın. Hep beraber millete gidelim. Millete gidelim, milletin huzuruna gidelim. Amacınızı biliyorum. İstanbul'a, Türkiye'ye hizmet etmeyelim istiyorlar. Ekrem İmamoğlu olmadan seçime girmek istiyorlar. Size söyleyeyim mi? Korkuyorlar. Bir avuç insan korkuyor. Buradayım. İnsan beni görünce korkar mı? İnsan beni görünce mutlu olur. Öyle değil mi? Ama bu korkuyor. Niye biliyor musunuz? Bu millete yanlış yapan korkar. Bu millete çok yanlış yapmışsın ki korkun da çok büyük. Bize sözde suç icat ediyorlar. 2014'ten beri benimle uğraşıyorlar. Hiçbir şey bulamadılar. Bir tane 'ahmak davası' var. Millet o davanın ismini gördükçe, duydukça gülüyor. Şimdi de bir 'diploma davası' uydurdular. 35 yıllık olmayan diploma değil olan diplomaya göz koyan bu akıl, bu milletin 40 yıllık, 60 yıllık, 50 yıllık tapusuna da göz koyar. Bütün bu zulmü, bütün bu zalimliği niye yapıyorlar biliyor musunuz? 2014'ten bu yana tek suçumuz var. Başka suçum yok benim. Ne biliyor musunuz? Sandıkta yenilmedik. Bu bileği bükemediler. Buradan söylüyorum. Bu cümlemi aklına kazı. Bu millete yenilgiyi öğretemeyeceksin. Seni yenmeye devam edeceğiz."