Kara Harp Okulu’ndaki mezuniyet töreni sonrasında yaptıkları kılıçlı ant içme nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) ihraçları istenen 5 teğmenle ilgili Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) kararının sonucunun beklendiği şu günlerde, geçen yıl Tuzla Piyade Okulundaki “Atatürk” fotoğrafı tartışması nedeniyle ihraç edilen teğmenlerden Ö.S’nin, hakkındaki YDK’nın iptali istemiyle açtığı davanın duruşması yapıldı.
Tuzla Piyade Okullar Komutanlığında 10 Kasım 2023’teki Atatürk'ü Anma Töreni'nde "Atatürk fotoğrafı takmayan" teğmene tepki gösterdiği için ihraç edilen Ö.S’nin hukuki mücadelesi sürüyor.
TSK’dan ihracına ilişkin YDK kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali istemli açılan davanın duruşması, İstanbul 5. İdare Mahkemesinde yapıldı. Duruşmada, ihraç edilen teğmenin avukatları savunma yaptı. İdare Mehkemesi kararını daha sonra açıklayacak.
Ö.S’nin avukatları, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu'nun 18 Ocak 2024'te verdiği ihraç kararı ve Milli Savunma Bakanlığının 8 Şubat 2024 tarihli “olur”'u ile “hizmete engel davranışta bulunmak” disiplinsizliğini işlediği kabul edilerek, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) ayırma disiplin cezası ile cezalandırılması işleminin yürütmesinin durdurulmasına ve iptaline karar verilmesini istedi.
Dava dilekçesinden…
ANKA Haber Ajansının aldığı bilgiye göre, avukatların dava dilekçesinde, ilk olarak usule yönelik itirazlar anlatıldı. Taraf avukatlarına, disiplin soruşturma raporunun sadece sonuç kısmının verildiği, YDK toplantısındaki sözlü ve yazılı savunma yapma hakkının kısıtlandığı, savunma istem yazısında, müvekkile isnat edilen eylemlerin ayrıntılı belirtilmediği, yer ve zaman unsurlarıyla netleştirilmediği somutlaştırılmadığı belirtildi.
Dilekçede, Anayasa Mahkemesi kararlarına atıf yapılarak, disiplin soruşturmasında, savunma alınmadan önce ilgiliye isnat edilen fiilin nerede, ne zaman işlendiğinin açıklanması ve fiilin neden ibaret olduğunun açıkça belirtilmesi gerekliliği, aksi halde savunma hakkının kısıtlanmış olacağı vurgulandı.
Dilekçede usule ilişkin itirazlar arasında, “Disiplin soruşturması heyetinin, raporun son kısmındaki ‘olaya ilişkin değerlendirme ve kanaat’ kısmında, müvekkilin ‘Silahlı Kuvvetlerden Ayırma Cezası’ verilerek cezalandırılmalarını teklif etmesinden sonra Kara Kuvvetleri Komutanı, soruşturma heyetinin teklifine katıldığına ilişkin kanaat yazmıştır” denildi. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, “masumiyet karinesi”ne ilişkin kararlarına yer verilen dilekçede, “Dolayısıyla ‘komutan kanaati’ nedeniyle müvekkilin atılı eylemlerden cezalandırılmaları hukuka aykırıdır” tespiti yapıldı.
''Atatürk ilkelerine bağlılık din ve ibadet özgürlüğüne engel teşkil etmez''
Dilekçede, Harp Okulu mezunu teğmenlerin, Atatürk ilke ve devrimlerine olan bağlılıkları, aldıkları eğitimin, anayasaya sadakatlerinin, akıl ve vicdanın bir gereği olmasının yanında hem onlar hem de onları yetiştirenler için yasal bir sorumluluk olduğu belirtildi. Dilekçede, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Atatürk ilkelerine bağlılığın, yine Anayasa’ya göre temel hak ve özgürlüklerden olan din ve ibadet özgürlüğüne engel teşkil etmediği tartışmasızdır. Müvekkillerimizin hiçbir biçimde böyle bir yönelişi de olmamıştır. Subayların yetiştirilmesinin çerçevesini belirleyen her derecedeki normda tezahür eden Atatürk'e derin hürmet ve Atatürk ilkelerine bağlılığa yapılan vurgular dikkate alındığında, müvekkillerimiz olan genç teğmenlerin hassasiyetlerinin anlaşılması gerektiğini düşünüyoruz.”
“Müvekkilin suçlandığı tek eylem WhatsApp grubunda yaptığı paylaşım”
Dilekçede, müvekkil Ö.S’nin, 10 Kasım günü yaşanan olayların hiçbir yerinde rol almadığı, 13 Kasım günü yaşanan olaya ise sonradan dahil olduğu, kimseye hakaret etmediği, fiziki bir müdahalede bulunmadığı öne sürüldü. Müvekkilin suçlandığı tek eylemin WhatsApp grubunda yaptığı paylaşım olduğu aktarılan dilekçede, şu yönde savunma yapıldı:
“Bu paylaşımın arkadaşlarına yönelik olmadığı, tarikat ve şeyhlerin dinci anlayışının hedef alındığı, paylaşımın devre arkadaşlarını tahrik eder niteliğinin olmadığı, bir fiilde bulunmaya sevk etmediği veya bu yönde öneri içermediği, paylaşımın kamuoyuna açık bir platformda yapılmadığı, olayın basına aksetmiş olmasında müvekkilin katkısının olmadığı, dolayısıyla TSK’nın itibarının zedelenmesinde etkisinin bulunmadığı, tüm bu sebeplerle müvekkilin fiilinin neticeye katkı sağlamadığı ve atılı suçu işlemeye elverişli sayılmayacağı dosya kapsamıyla sabit hale gelmiştir.''
Hizmete engel davranış teşkil eden eylemin, "Devletin ve TSK’nın itibarına zarar verecek tutum ve davranışlardan kaynaklı, ağır suç veya disiplinsizlik olması" gerektiğine işaret edilen dilekçede, ''ağır suç ifadesinden'' de Ağır Ceza Mahkemesi görev alanına giren suçlar veya TSK’dan çıkarmayı gerektiren suçların anlaşılması gerektiği aktarıldı.
“Cumhuriyet Başsavcılığınca hakaret suçundan soruşturma yürütüldü”
Müvekkilin üzerine atılı fiilin, TSK'dan çıkarmayı gerektiren suçlardan olmadığı, Cumhuriyet Başsavcılığınca müvekkil hakkında hakaret suçundan soruşturma yürütüldüğü hatırlatılan dilekçede, şu tespitlere yer verildi:
“Bu suçun sabit görülmesi halinde dahi verilecek ceza adli para cezası ve hükmün açıklanmasının geriye bırakılması sınırları içerisindedir. Başka bir ifadeyle yasa koyucu, müvekkilin soruşturma konusu eylemini, hizmete engel bir davranış olarak görmemiş ve hem Askeri Ceza Kanunda hem 926 sayılı TSK Personel Kanununda, TSK'dan çıkarmayı gerektiren suçlar arasında saymamıştır. TSK Disiplin Kanun’unda daha hafif yaptırıma bağlanmış olan arkadaşlarıyla küfürlü konuşmak, arkadaşıyla kavga etmek gibi eylemler, Devletin ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarına zarar verecek şiddet ve ağırlıkta eylemler değildir. Müvekkilin eyleminin ağır suç veya disiplinsizlik teşkil etmediği ve hizmete engel olmadığı da tartışmasızdır. Müvekkile atılı fiil olan WhatsApp paylaşımı ağır disiplinsizlik niteliğine olmayıp olsa olsa kınama cezası gerektiren ‘Küfürlü konuşmak: Aynı rütbe veya kıdemdeki arkadaşlarına veya astlarına karşı, terbiye ve adaba uygun olmayan sözlerle konuşmaktır.’ suçlarından birini oluşturabileceği değerlendirilmektedir.''
''Atatürk ve Cumhuriyet değerlerini aşağılayan kişilere karşı koruma refleksiyle hareket etti”
Dilekçede, Atatürk’e hakaret eden kişilere tepki göstermek şeklinde gerçekleşen bir WhatsApp paylaşımında, devletin ve TSK’nın itibarına zarar verme kastıyla hareket edildiğini söylemenin mümkün olmayacağı ifade edilerek, şunlar kaydedildi:
"Müvekkilin, disiplinli meslek safahatı, Atatürk İlkeleri ve Cumhuriyet değerlerine gönülden bağlılığı, mesleğinin başında, tecrübesiz bir subay oluşu, Atatürk ve Cumhuriyet değerlerini aşağılayan kişilere karşı koruma refleksiyle hareket etmiş olması, eylemlerinin TSK’dan çıkarmayı gerektirecek vahamet derecesinde olmaması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, müvekkilin tek bir WhatsAap paylaşımı nedeniyle TSK'dan ayırma cezasıyla cezalandırılması disiplin ceza sisteminin öngördüğü amaçlara uygun düşmemiştir ve dolayısıyla ölçülülük ilkesine aykırı olmuştur.''
"Mahkeme kararı alınmadan elde edildiği anlaşılan Whatsapp yazışmaları hukuka aykırı delil"
Dava dilekçesinde, müvekkilin paylaşım yaptığı Whatsapp grubunun, aralarında belirli bir arkadaşlık ve güven ilişkisi bulunan devre arkadaşlarından oluştuğu, sadece üyelere açık olan bu grup paylaşımlarının kamunun erişimine kapalı bulunduğuna işaret edilerek, "Hal böyle iken bu grupta yapılan paylaşımlar, özel hayatın koruması altında olan ve kişisel veri niteliğindedir. Bu paylaşımlara erişmek için mahkeme kararı gereklidir. Mahkeme kararı alınmadan elde edildiği anlaşılan Whatsapp yazışmaları hukuka aykırı delil niteliğindedir" tespiti yapıldı.
Dilekçede, hukuka aykırı delillerin disiplin hukukunda da kullanılamayacağına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi ve Danıştayın kararlarına yer verildi.
Yakasına Atatürk fotoğrafı takmayan da buna karşı çıkanlar da ihraç edilmişti
Tuzla Piyade Okullar Komutanlığında, 10 Kasım 2023’te yapılan Atatürk'ü Anma Töreni'nde, "Atatürk fotoğrafı takmayan" teğmen ile buna “tepki gösterdikleri, hakaret ettikleri” öne sürülen toplam 7 teğmen hakkında soruşturma açılmıştı. Törende bir teğmenin, yakasına Atatürk fotoğrafı takmaması üzerine başlayan tartışma sonucunda, Atatürk fotoğrafı takmayı reddeden teğmen ve ona destek veren 2 teğmen ile onlara tepki gösterip karşı çıkan aralarında Ö.S’nin de bulunduğu 4 teğmen, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu'nun 18 Ocak 2024'te verdiği kararla ihraç edilmişti.