Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) CHP’li üyesi Tuncay Keser, Halk TV’ye verilen ''mimik cezası''na muhalefet şerhi yazdı. Keser, şerhinde “Niyet okuması yapılarak sunucunun sözleri yerine mimiklerinin ön plana çıkarılıp yaptırıma gerekçe oluşturulması, hukuki olmadığı gibi, basın ve ifade özgürlüğüne ağır bir müdahale oluşturacaktır. Söz konusu programda bir siyasetçinin, başka bir siyasetçiye ilişkin yorumları, eleştiri sınırları içinde olup herhangi bir hakaret, tehdit, aşağılama içermemektedir. Ayrıca moderatör, yaptırıma neden olan ifadelere katılmadığını iki farklı şekilde belirtmiş ve müdahalede bulunmuştur'' ifadelerine yer verdi.
RTÜK üyesi Tuncay Keser, RTÜK’ün Halk TV’ye sunucu Sinem Fıstıkoğlu’nun ''gülümsemesi''nin de gerekçe yapılarak verdiği cezaya muhalefet şerhi yazdı.
''Sunucunun mimiklerinin yaptırıma gerekçe oluşturması, basın ve ifade özgürlüğüne ağır müdahale''
Muhalefet şerhinde, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in ''sunucu müdahalesinin olduğu durumlarda yaptırım uygulanmayacağı”na ilişkin açıklamasına yer veren Keser, ''gülümseme''nin yaptırıma gerekçe yapılmasını ''niyet okuma'' olarak nitelendirdi. Keser, ''Niyet okuması yapılarak sunucunun sözleri yerine mimiklerinin ön plana çıkarılıp yaptırıma gerekçe oluşturulması, hukuki olmadığı gibi, basın ve ifade özgürlüğüne ağır bir müdahale oluşturacaktır” dedi.
''Oy çokluğu ile alınan karara karşı oy kullandım''
Keser, şerhte ''Liberal Demokrat Parti Eski Genel Başkanı Cem Toker'in tamamen yoruma dayalı, doğruluğu ispatlanmamış değerlendirmeler ile MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli hakkında ilke ve prensipten yoksun olduğu, siyasi bir duruşunun olmadığı ve söylemlerinin ciddiye alınmayacak nitelikte olduğu yönündeki küçümseyici ve alaycı şekilde sarf edilen ifadelerin ve sunucunun da gülerek destekler nitelikte bir tavır sergilemesinin sorumlu yayıncılık anlayışı ile bağdaşmadığı gibi kişilik haklarını ihlal eden, eleştiri sınırları ötesinde, küçük düşürücü nitelikte olduğu’ gerekçeleriyle, 6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan; ’...kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez’ ilkesinin ihlal edildiği hususunda ’oy çokluğu’ ile alınan karara karşı oy kullandım'' ifadelerini kullandı.
''Medyanın anayasal güvence altında olduğu kuşkusuzdur''
''Basın ve ifade özgürlüğü, demokrasinin işleyişi için yaşamsal öneme sahiptir'' diyen Keser, şerhinde şu değerlendirmelerde bulundu:
''Medyanın görevi halkı ilgilendiren her konuda, sorumlulukları ve görevleri ile uyumlu olarak bilgi ve fikirleri yaymak, kamuoyunu bilgilendirmektir. Bu çerçevede; medyanın toplumsal meseleleri sorgulama ve iktidarın hesap vermesini sağlama görev, hak ve sorumluluğu bulunduğu, bu görev ve hakkın, demokratik hukuk devletlerinde Anayasal güvence altında olduğu kuşkusuzdur.
Hem ulusal hem uluslararası hukuk metinlerinde; toplumu bilgilendirme görevi olan medyanın, ifade özgürlüğü söz konusu olduğunda özgürlük alanın çok daha geniş yorumlanması gerekmektedir. Benzer şekilde politikacılara ve hükümetlere yönelik eleştiriler söz konusu olduğunda da kışkırtıcı, rahatsız edici nitelikteki ifadelerin de basın ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirildiği, gerek Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay, gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında, ifade özgürlüğünün temel alındığı görülmektedir.
Söz konusu programda bir siyasetçinin, başka bir siyasetçiye ilişkin yorumları, eleştiri sınırları içinde olup herhangi bir hakaret, tehdit, aşağılama içermemektedir. Ayrıca moderatör, yaptırıma neden olan ifadelere katılmadığını iki farklı şekilde belirtmiş ve müdahalede bulunmuştur. Tüm bunlara rağmen ihlal olduğu değerlendirilerek yaptırım uygulanmasının, haksız, orantısız, ifade ve basın özgürlüğünü kısıtlayıcı, toplumda özgürce kanat oluşumunu engelleyici nitelikte olduğu, ayrıca 6112 sayılı Yasa kapsamında aykırılık teşkil eden bir hususun bulunmadığı gerekçeleriyle, karara karşı oy kullandım.''