TBMM Genel Kurulu'nda, CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer'in verdiği Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi reddedildi. Çakırözer, "Özgür basını yok etme çabasındaki çete, maalesef Meclisi de buna alet ediyor. Dezenformasyonla mücadele diye kanun getirdiler; önce haberi, gazeteciyi sansürlediler. Yargı paketine koydukları maddeyle bir türlü sindiremedikleri habercileri bu kez de casusluk, etki ajanlığı çuvalına sokarak sansürlemenin planlarını yapıyorlar" diye konuştu.
TBMM Genel Kurulu'nda, CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, TBMM Başkanlığı'na Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi önerisi görüşüldü. Çakırözer'in kanun teklifi önerisi AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.
Teklifin gerekçesini açıklayan Çakırözer, şöyle konuştu:
"Demokrasinin olmazsa olmazı, halkın haber alma hakkının güvencesi olan basın özgürlüğüdür. Gazeteci Emrullah Erdinç, Seyhan Avşar ve daha niceleri olmasaydı biz bugün kötülüğün sınırı olmadığından, para için yenidoğan bebeklerin canına kasteden bir çetenin varlığından haberdar olamayacaktık. Ancak Türkiye'de bu cesur gazeteciler ve basın mensupları yaşam mücadelesi veriyor. Özgür basını susturmak isteyen başka bir çeteye karşı.
"Dezenformasyonla mücadele diye kanun getirdiler; önce haberi, gazeteciyi sansürlediler"
Bu ülkede katliamların, ihmallerin, tacizlerin, yolsuzlukların bilinmesini ve hesabının sorulmasını engellemek için el ele vermiş bir çete daha var. Başında iktidarın iletişim komiseri var. İktidar talimatıyla haberi suç sayan savcıları var. İktidarın sopası haline dönmüş bu yıl 7 kanala 35 milyon lira ceza kesen, gülmeyi dahi yasaklayan. Çetenin bir de mali kolu var. Sadece iki kamu bankasının son 20 yıllık reklam bütçesi 43 milyar lira. Peki nerede yayınlanmış bu reklamlar? Milyarlarca liralık kamu kurum reklamlarından Sözcü'ye, Cumhuriyet'e, Birgün'e, Milli Gazete'ye, Karar'a, Evrensel'e tek santim ilan yok. Aksine izlenmeyen kanallar ve tabela gazeteler üzerinden yoksul halkın milyarlarca lirasını hortumlamaya tam gaz devam.
Bu çetenin bir de Basın İlan Kurumu ayağı var. Besleme basın olmasın, kamu ilanlarının adil dağıtımı ile basın yaşayabilsin diye kurulmuştu. Ama şimdi o da bir cezalandırma ve kasa boşaltma kurumuna dönüştü, İktidarın beğenmediği gazetelerin ilan hakkını hukuksuzca gasp ediyor. Anayasa Mahkemesi 'dur' deyince bu kez de Anadolu basınına sardılar. Mazeret yaratıp, uydurma gerekçelerle ceza yağdırıyorlar. Gazeteleri kapanmaya, birleşmeye zorluyorlar. Çok sesliliği yok ediyor, gazetecileri işsiz bırakıyorlar. 3 ayda 33 gazete kapandı, 1.800 olan yerel gazete sayısı 700'lere düştü. Hal böyleyken BİK nelerle uğraşıyor? Asli görevini bırakmış emlak şirketine dönüşmüş. O binayı sat, öbürünü kirala. Anadolu basının hakkı olan bütçesini üst yönetimin maaşlarının üstüne bağlılık tazminatı olarak koymuş.
Özgür basını yok etme çabasındaki bu çete, maalesef Meclisi de buna alet ediyor. Dezenformasyonla mücadele diye kanun getirdiler; önce haberi, gazeteciyi sansürlediler. Kendileriyle ilgili yolsuzluk haberlerinin yer aldığı tam 1 milyon siteye erişim engeli getirdiler. Yargı paketine koydukları maddeyle bir türlü sindiremedikleri habercileri, yazarları, basın kuruluşlarını, STK'ları bu kez de casusluk, etki ajanlığı çuvalına sokarak boğmanın, sansürlemenin planlarını yapıyorlar. Gazetecilik suç değildir, ifade ve basın özgürlüğü ve haber alma hakkını sonuna kadar savunacağız."