Amasra Belediyesi, 43 madencinin hayatını kaybettiği Amasra maden katliamının ikinci yıl dönümünde anma etkinliği düzenledi. Etkinlikte konuşan CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, “Maden işçisine, işçi ailesine hürmeti, adaleti, hakkaniyeti çok görenler; kader, fıtrat, kaza arkasına saklanan, sorumluluklarından kaçanlar 43 ailenin ocağını ateşe vermişlerdir. Bu katliamın hesabı mahşere kalmayacak” dedi.
Amasra Belediyesi tarafından 14 Ekim 2022 yılında meydana gelen Amasra maden katliamının ikinci yıl dönümü nedeniyle anma etkinlikleri düzenlendi. Hayatını kaybeden 43 madencinin adının yazılı olduğu "Kaza değil katliam, kader değil cinayet" pankartıyla yapılan yürüyüşün ardından Madenci Anıtı’nda tören düzenlendi. Saygı duruşu ve çelenk sunumunun ardından madenci aileleri anıtta bulunan meşaleyi yaktı. Etkinlikte TBMM Başkanvekili ve CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, Amasra Belediye Başkanı Recai Çakır ve şehit madenci Deniz Baykal’ın eşi Meltem Baykal konuşma yaptı.
Aysu Bankoğlu, yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
“43 işçimizin ruhu şad olsun, nurlar içinde uyusunlar. Ama onların huzurla uyuması için adaletin yerini bulması, vaatlerin yerine getirilmesi, sorumluların sorumluluklarını yerine getirmesi gerekir. Bunun yolu; cinayete kaza, ihmale fıtrat demek değildir. Amasra faciası göz göre göre gelmiştir. Hükümet bugün olduğu gibi dün de liyakatsizliğe, tedbirsizliğe, üretim baskısına, ihmal zincirine, adaletsizliğe göz yumduğu için bu katliam yaşanmıştır. Facia sonrası sorumlulara soruşturma izni verilmediği için, hatta bazı sorumlular hükümet eliyle terfi ettirildiği için adalet tecelli etmemiştir. Güneş balçıkla sıvanmaz. 43 madenci kardeşimin rahat uyuması, ailelerinin bir nebze huzur bulması için, dünden ders almak ve adalet mücadelesinde ısrarcı olmak durumundayız.
“Komisyon raporlarını bir kez bile okumayanlar, 43 kişinin mezarını kazanlardır”
Dünden ders almayan yöneticilerin, yarına dair vaatleri boş sözden ibarettir. Samimiyet, iki yıl sonra kamera önünde edilen dualarla değil, hakkaniyetli politikalarla gösterilir. Soma’yı masal zannedenler, Amasra’da 43 kişinin mezarını kazanlardır. Komisyon raporlarını bir kez bile okumayanlar, 43 kişinin mezarını kazanlardır. Maden işçisine, işçi ailesine hürmeti, adaleti, hakkaniyeti çok görenler; kader, fıtrat, kaza arkasına saklanan, sorumluluklarından kaçanlar 43 ailenin ocağını ateşe vermişlerdir. Bir gün bu katliamın hesabı mutlaka sorulacaktır Komisyon raporlarını bir kez bile okumayanlar, 43 kişinin mezarını kazanlardır.”
“Maden faciası raporları Meclis’in tozlu raflarında kaldı”
Gülizar Biçer Karaca ise Soma’da madendeki işçiler için tedbirlerin alınması gerektiğine değinerek şunları söyledi:
“Ben biraz geçmişe gitmek istiyorum. Dönemin Manisa milletvekili, bugün Genel Başkanımız Özgür Özel Meclis kürsüsüne çıktı, madenci baretini kürsüye vura vura Soma’daki yaklaşan faciayı anlattı. ‘Eğer önlem almazsanız Soma’da facia yaşanacak, bunu engelleyin, riskler şunlardır, önlem alın’ dedi. O gün konuşmayı dinleyenler kulaklarını o uyarılara tıkadılar ve kısa süre sonra Soma’da maden faciası önlenmeyen sebeplerle yaşandı. 301 madencimiz o madende şehit oldu. Ardından Meclis’te apar topar o günkü uyarılara kulak tıkayanlar bir Meclis araştırma komisyonu kurdular. O komisyonda maden facialarının sebepleri, alınması gereken ama alınmayan önlemler, bir daha madende iş cinayeti olmasın diye neler yapılması gerektiği tek tek sıralandı. O günden bu yana bu rapor Meclis’in tozlu raflarında kaldı, öneriler hayata geçirilmedi.
“Bu facialar fıtrat veya kader değil, düpedüz cinayettir”
İktidarın sorumluluğu, böyle teknolojinin geliştiği bir dünyada önlenebilen bu faciaların önüne geçmektir. Bu facialar fıtrat veya kader değil, düpedüz cinayettir. Amasra’da 2 yıl önce facianın hemen akabinde milletvekillerimizle buradaydık. Madenci kardeşlerimiz tek tek uyarmışlar, yetkililere ulaşmaya çalışmışlar ama aynı duyarsızlık öngörülen ama önlenmeyen bu faciada hayatını kaybetmiş. Sorumlu siyasi iktidardır.”
“Amasra acısı en son acı olsun”
Recai Çakır ise şunları kaydetti:
“Bu katliamın benzerlerini Soma’da, Kozlu’da, İliç’te yaşadık. Biz kimseden öfke çıkarmak, hınç almak derdinde, siyaset yapmak peşinde değiliz. Ama ben siyasette karar alıcı olarak nasıl Amasra Belediyesi’nden şikayet edemezsem bu yaşanan faciada da ihmalleri bulunan iktidar en son şikayet edecek olandır. Belki bu çocuklardan birisi madenle ilgili şikayetini söylediğinde biz daha erken müdahale etseydik bu facia yaşanmazdı. Hepimiz kendimizden başlayarak özeleştiri vermek zorundayız. Amasra acısı en son acı olsun.”
“Tek isteğimiz adalet” diyen şehit madenci Deniz Baykal’ın eşi Meltem Baykal ise şöyle konuştu:
“Benim iki senedir içim yanıyor, içimdeki acı hiç geçmedi”
“Neler çektiğimizi anlatsak da ateş düştüğü yeri yaktı. 43 can gitti. İki senedir adaleti arıyoruz. İçeride kalan 4 kişi, diğerleri ev hapsinde, ailelerinin yanında fotoğraf atıyorlar, gülüyorlar, çocuklarının yanında. Bizim çocuklarımız da mezara gidiyorlar, toprağı öpüyorlar, babalarını öpüyorlar. Biz adalet arıyoruz. Benim iki senedir içim yanıyor, içimdeki acı hiç geçmedi. Anneler babaların gözyaşları hiç dinmiyor. Benim hayatım 14 Ekim’de bitti, ben ölmeden toprağa girdim. Aldığım nefes eşim gibi beni de yakıyor. Çocuklarım için, Allah rızası için, eşim için dimdik ayakta duruyorum. Benim bu hayatımın vebali, çocuklarımın vebali kimin boynuna. Lütfen adaleti sağlayın. Bundan sonra hiçbir baba, anne, evlat, eş benim gibi yanmasın. Ben başka hiçbir şey istemiyorum.”