Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, T24 Yıllık Buluşmaları’nda; “Program döneminde bütçe açığı, son 20 yılın ortalamasına bakarsanız yüzde 2,4. Geçen sene depremin, kısmen de EYT’nin etkisiyle yüzde 5,2’ye çıktı. Bu sene o etkiler devam ediyor, yüzde 4,9. Önümüzdeki yıllarda hem aldığımız tedbirlerin etkisi hem de deprem etkisinin azalmasıyla birlikte açığın ciddi bir şekilde düşmesini öngörüyoruz” dedi.
T24 Yıllık Buluşmaları, İstanbul Levent’teki bir otelde bugün yapılıyor. Etkinliğin açılış konuşmasını Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yaptı. Uyguladıkları programa ilişkin sunum yapan Şimşek, “Neden böyle bir programa ihtiyaç duyuldu sorusu sorulabilir” diyerek şunları söyledi:
“Türkiye’nin program öncesinde önemli dış kırılganlıkları vardı. Yüksek cari açık, enflasyon gibi önemli birtakım dengesizliklerle karşı karşıyaydık. Canlı bir organizma gibi düşünmeniz lazım programı. Herhangi bir programın ana hedefi, sürdürülebilir yüksek büyüme ve daha adil bir gelir dağılımı olmalı. Fiyat istikrarı, bütçe disiplini, cari açığın sürdürülebilir bir boyutta tutulması çok değerli, bütün bu kazanımları kalıcı hâle getirecek ve nihai hedefi gerçekleştirmeye yönelik yapısal dönüşüm, en kritik bileşen. Biz geçen seneyi dezenflasyona geçiş olarak öngördük çünkü para politikasının yeniden inşa edilmesi gerekiyordu. Geçen sene depremin ve EYT’nin etkisiyle tabii ki çok güçlü bir mali etki, yükselen bir bütçe açığı vardı. Dolayısıyla koşullar, dezenflasyona müsait değildi. Dezenflasyona müsait gelmesi için bir geçiş dönemi öngördük.
“Açığın ciddi bir şekilde düşmesini öngörüyoruz”
Geçiş dönemini mayıs ayında biz bir yıllık olarak belirlemiştik ve bitti. Dezenflasyon süreci başladı. Baz etkisinin etkisiyle başlangıçta hızlı bir düşüş varama kalıcı bir düşüş için gereken şartları oluşturuyoruz. Hedef burada 2026’nın sonunda enflasyonu yüksek de olsa tek haneye indirmek. Burada sadece bir perspektif vermek açısından bu program döneminde bütçe açığı, son 20 yılın ortalamasına bakarsanız yüzde 2,4, geçen sene depremin, kısmen de EYT’nin etkisiyle yüzde 5,2’ye çıktı. Bu sene o etkiler devam ediyor, yüzde 4,9. Önümüzdeki yıllarda hem aldığımız tedbirlerin etkisi hem de deprem etkisinin azalmasıyla birlikte açığın ciddi bir şekilde düşmesini öngörüyoruz. Açıktaki bu düşüş, tabii ki dezenflasyonu destekleyici nitelikte. Aslında Türkiye’nin kamu borcunu milli gelire oranı düşük olduğu için mali disiplin usulü esas itibarıyla üç saikle yapılıyor.
“Cari açıkta öngörülerimizden daha iyi olacağız”
Bir, takdir edersiniz ki dezenflasyona destek. İki, yapısal dönüşüme, reformlara mali alan yaratmak. Üç, cari açığın kalıcı olarak sınırlanması, yani kamuda tasarruf. Yine burada cari açık görünümü söz konusu. Son 20 yıla baktığınız zaman Türkiye’deki cari açığın milli gelire oranı yüzde 3,8. Geçen sene 4 civarı ama mayıs ayında 6 civarıydı. Dolayısıyla yılın ikinci yarısında ciddi bir düşüş yaşandı. Cari açıkta büyük ihtimalle öngörülerimizden daha iyi olacağız. Biz yine de muhafazakar davranıp yüzde 1,7 diye koyduk. Büyük ihtimalle ağustos, eylül rakamlarından göreceksiniz. Yüzde 1,5 civarında bir rakam söz konusu. Bu arada Orta Vadeli Program yüzde 3,1 olarak öngörüyor. Yüzde 2,5’in altındaki cari açık, Türkiye’de rahat yönetilebiliyor. Sebebi, dış borcun milli gelire oranı düşüş trendine giriyor. Rezerv biriktirme imkanı sağlıyor.”
“Sürdürülebilir yüksek büyümenin ön koşulu, fiyat istikrarıdır”
Negatif mali etkinin, bütçe açığının daralması olduğuna işaret eden Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Daha destekleyici gelirler politikası muhtemel. Enflasyon hedefiyle uyumlu yönetilen, yönlendirilen fiyatlar kamunun uhdesindeki bir konu. Genelde şöyle düşünülür; enflasyonu indirmek için mutlaka büyümeden feragat edilecek. Tabii ki geçici olarak bir yavaşlama olabiliyor ama şunun altını çizmek istiyorum. Sürdürülebilir yüksek büyümenin ön koşulu, fiyat istikrarıdır. 10’ar yıllık baktık olaya. Yani 90’lı yılları aldığınız zaman enflasyon ortalama yüzde 72 civarı, büyüme yüzde 3 civarı. 2000’li yılların başındaki 10 yılı baz alırsanız büyüme neredeyse 2 kata çıkmış. Enflasyon yüksek, hâlâ yüksek ama tek haneye düşmüş. Son 10 yıla baktığınız zaman büyüme yavaşlamış, yüzde 5,1 civarı ve enflasyon yüzde 25 civarında. Dolayısıyla Türkiye, eğer gerçekten yüksek sürdürülebilir büyüme patikasına tekrar güçlü, kalıcı bir şekilde oturmak istiyorsa fiyat istikrarını sağlaması lazım. Üretim, yatırım, ihracat ve istihdamda çok önemli adımlar attık. Bunların hepsi ya şu anda uygulamada ya da hızlandıracağımız tedbirler. Yine enflasyonla mücadelede, yani sadeleştirmeden önümüzdeki dönemde konut arzının artışına kadar birçok tedbir devam ediyor. Kamu maliyesinde birçok tedbir aldık. Yani kamuda tasarruf ve etkinlik paketinden tutun, yine vergide adalet paketlerine, kamu yatırımlarında önceliklendirmeye kadar. Bizim önceliğimiz çok belli.”
Programın ardından Şimşek, gazetecilerin sorularına yürürken kısa yanıtlar verdi. Asgari ücret görüşmelerine ilişkin Bakan Şimşek, “Çalışma Bakanımızın alanı” dedi. Enflasyon verilerine ilişkin de Şimşek, “Enflasyonla ilgili bilgim yok” dedi.