CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Meclis'teki Can Atalay oturumunda Ahmet Şık'a saldıran AK Partili Alpay Özalan'a destek vermesine ilişkin "Ahmet Şık saygı sınırlarını aşmış olabilir ama Sayın Erdoğan dönsün baksın bir, Alpay Özalan denilen organizma ne yapıyor. Kürsüye saldırıyor, kan akıtıyor. Kadına karşı şiddet uygulanmasının önayağı oluyor. Alpay Özalan'a bir şey demiyor, Ahmet Şık'a laf söylüyor. Ahmet Şık'ın kelimeleri Meclis'e yakışmadı, Alpay Özalan, Türkiye'ye yakışmıyor. Alpay Özalan'ı biz milli bir kahraman olarak görürdük, milli takımda oynarken milli gururumuzdu. Sayın Erdoğan'ın partisinde milli utancımıza dönüştü" ifadelerini kullandı.
CHP Lideri Özel, Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Keçiören Belediyesi'nin iş birliğiyle Bağlum Standyumu'nda düzenlenen Taha Akgül Karakucak Güreşleri etkinliğinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir soruyu yanıtlayan Özel, İstanbul'daki gökdelen sayısının nasıl arttığını anlatırken rabia işareti yaparak, "Erdoğan'ın en sevdiği işareti yapacağım, O İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda 4 gökdelen vardı" ifadesini kullandı.
İstanbul'daki kaçak villa tartışmalarına ilişkin soru üzerine Özel, "Şimdi ortada söyleyebilecek bir şey var, o da geçen gün ortaya çıkan Adnan Oktar’ın kaçak villası da değil onların döneminde yapılmış olan villasına verilen tadilat ruhsatının istismarı... Haber alınır alınmaz da mühürlendi zaten. Bula bula koca İstanbul’da kusur diye bize bunu bulup söylüyorsa gerçekten söyleyecek söz yok. Sayın Cumhurbaşkanı’na en sevdiği işareti yapacağım. (Elini kaldırıp 4 parmağını göstererek) O İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda İstanbul’da 4 gökdelen vardı. Bugün 265 tane gökdelen var. İstanbul’un bağrına 261 hançeri saplayan, oradaki bir tadilat için ruhsat alıp alelacele yanlış işler yapan, fark edildiğinde mühürlenen bir yalıyı, bir evi bize hesap olarak soramaz. İstanbul o geldiğinde 4 gökdelene muhatapken 265 gökdelen onun ya da onun partisinin belediye başkanları döneminde İstanbul’un silüetine, İstanbul’un bağrına hançer gibi saplanmıştır. Bu konuda Türkiye’de kimseyi ayırmıyoruz. Bu konuda en son konuşacak kişi Recep Tayyip Erdoğan’dır" diye konuştu.
"Alpay Özalan denilen organizma..."
Özel, Erdoğan'ın Meclis'teki kavgalı "Can Atalay oturumu"na ilişkin yaptığı "Milletin Meclisi’nde milletin kürsüsünde millete hakaret eden, milli iradeye hakaret eden, dilinden kin ve nefret akan bu provokatörü ellerinden gelse demokrasi havarisi ilan edeceklerdi" açıklamasına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bir avuç FETÖ’cünün peşine koca partisini takmış birisi için yine olmadık bir eleştiri. Bir avuç olur olmaz tarikatların, cemaatların peşine koca devleti takmış, 15 Temmuz hain darbe girişimine yol açacakların yıllarca sırtını sıvazlamış, önünü açmış, yolunu temizlemiş, ne istedilerse vermiş birisi şimdi bizi birilerinin peşine takılmakla suçluyor. Ben Ahmet Şık’ın kendisiyle de konuştuğumda da Meclis’teki konuşmamda, bütün değerlendirmelerimde Şık’ın üslübunun Meclis’in yapısına, ruhuna uygun olmadığını söyledim. Hatta bu konuda eleştirenler de oldu. Ahmet Şık sözün sınırlarında, saygı sınırlarını aşmış olabilir. Ama bir yandan dönsün baksın Alpay Özalan denilen organizma ne yapıyor? Kürsüye saldırıyor, kan akıtıyor. Kadına yönelik şiddet uygulanmasının ön ayağı oluyor. Olayları başlatıyor. Alpay Özalan’a hiçbir şey söylemeyip Ahmet Şık’a laf söylüyor. Ahmet Şık’ın sözü ağırdı, bazı kelimeleri Meclis'e yakışmadı. Alpay Özalan Türkiye’ye yakışmıyor. Alpay Özalan’ı milli bir kahraman olarak görürdük Milli Takım’da oynarken, milli gururumuzdu. Sayın Erdoğan’ın partisinde milli utancımıza dönüştü. Şimdide tuttu onu Meclis İdare Amiri yaptı. Buradan özeleştiri yapması gereken birinin eleştiriye yeltenmesini tükenmişlik sendromuna bağlıyorum."
"Yoksulluğu bitirdiler mi bitirmediler mi milletimizin vicdanına havale ediyorum"
Özel, Erdoğan'ın "Yasakların, baskıların, yokluk ve yoksullukların olduğu o eski günler artık bir daha gelmemek üzere tamamen geride kalmıştır" açıklamasına ilişkin de şunları söyledi:
"Ben yoksulluk geride kaldı, yokluk geride kaldı diye okudum. Yasakların ve yolsuzluğun devam ettiğini kabulleniyor diye okudum. Benim okuduğum metinde yoksulluk ortadan kalktı diyor, yasaklar ve yolsuzluğun devam ettiğini itiraf ediyor. 3Y’yi bitireceğim diye geldi. 2'sinin devam ettiğini kabul ediyor. Bitirdiğim dediği şeyi görmesi için Keçiören pazarına gelsin pazar dağılırken, erken saatlerde Adana’daki ırgat pazarına bir gitsin. Dün benim gittiğim Gaziantep’e gitsin fıstık üreticisini dinlesin. Vatandaşın arasında gezsin dolaşsın. Mesele, Saray’daki kadar bir eli yağda bir balda olan bir millet yok. Bir gün öncenin ekmeğini ucuza satın almak için kuyruğa girenler, pazarda dökülen, ezilmiş meyveyi sebzeyi yüzünü kapatarak toplayanlar var. Yoksulluğu bitirdiler mi bitirmediler mi milletimizin vicdanına havale ediyorum."