Laiklik Meclisi, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli"ni iptali istemiyle Danıştay’a dava açtı. Danıştay önünde açıklama yapan Laiklik Meclisi üyesi Doğan Erkan, "3 bin küsur sayfa programda felsefeye 67 sayfa, din konulu derslere 572 sayfa ayrılıyor. Seçilen sözcüklerin tümü dini kavram ve sözcüklerden oluşuyor. Bu müfredat, laik Anayasa'yı yıkmaya teşebbüs suçudur" dedi.
Laiklik Meclisi, Milli Eğitim Bakanlığı’nın “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” olarak adlandırdığı yeni müfredatını Danıştay’a taşıdı. Dava açan Laiklik Meclisi üyeleri, başvuru öncesinde Danıştay önünde açıklama yaptı. Laiklik Meclisi üyesi Doğan Erkan, şunları söyledi:
"Biz Laiklik Meclisi olarak bu maarif modele neden dava açıyoruz? Çünkü bu model, isminden de anlaşılacağı gibi 'milli eğitim' kavramından geriye gidişi temsil ediyor. Osmanlı zamanından kalma kavramları özellikle tercih ederek, 'artık milli eğitim değil, maarif düzeni dizayn ediyoruz' diyor. Program, tek meshepçi görüşlerle hazırlanmış durumda. Örneğin, 3 bin küsur sayfa programda felsefeye 67 sayfa, din konulu derslere 572 sayfa ayrılıyor. Seçilen sözcüklerin tümü dini kavram ve sözcüklerden oluşuyor. Bunlar, laiklik ilkesinin çok açıkça ihlalidir. Anayasa laiklik ilkesine göre, idari işleri, devlet işlerini dine inançlara dayandırmak yasaklanmıştır. Bu kabul edilemez. Bu müfredat, laik Anayasa'yı yıkmaya teşebbüs suçudur.
"Bütün yurttaşlar, bu müfredatla mücadele etmek üzere ayağa kalkmalıdır"
Laiklik Meclisi Sözcüsü Umut Kuruç ise şunları söyledi:
"Bu yeni müfredata karşıyız. Bunun geri çekilmesi, iptal edilmesi için laik, bilimsel, kamusal, parasız eğitimin sağlanabilmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz. Yeni müfredat diye ortaya attıkları şey, kendinden menkul bir program değil. Bunun arka planı var. 4 4 4'ler ile, birçok müfredat değişiklikleriyle, en son ÇEDES Projesi adı altında gerici uygulamalar, imamların okullara sokulması, çocukların algılarının tamamen ortadan kaldırılmasına dönük olarak yürütülen bir takım uygulamalar ve hamlelerle en son bu yeni müfredat ile karşı karşıya kaldık. Bunun yanı sıra 'Öğretmenlik Meslek Kanunu' öğretmenlerin bütün haklarını gasp ederken, öğretmenliği ortadan kaldırmaya dönük bir hamleyken bu kanun aynı zamanda 'Milli Eğitim Akademisi' adı altında tam da bugün itiraz ettiğimiz müfredatla uyumlu olacak şekilde kendi kadrolarının dini, gerici bütün ideolojik formasyonları, yeni kuşaklara yedirecek kendi kadrolarını yetiştirmek üzere ortaya attıkları bir uygulamadır. Bütün veliler, bütün öğretmenler, bütün yurttaşlar bu müfredatla mücadele etmek üzere ayağa kalkmalıdır."