İstanbul Büyükşehir Belediye Ekrem İmamoğlu, kendisinin açıklamasından sonra İçişleri Bakanlığı’nın açıkladığı düzensiz göçmen sayısını eleştirdi. İmamoğlu, ''Resmi nüfusumuz 16 milyona yakın bir nüfus ama ne yazık ki arzu etmediğimiz seviyede şehrimize gelen insanlar da var. Ben 2 milyonu aşan diyorum. Birileri rakam veriyormuş bir milyon 53 bin, kendisi de inanmıyor. Çünkü ben ilçe belediyelerini ziyaret ettiğimde her ilçe belediyesi en az 100, 150, 200 binden bahsediyor. O ilçe belediyeleri, farklı siyasi partilerden insanlar. Onlara sorup toplasınlar, onların rakamları daha da yukarıya çıkıyor'' dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye iştiraki Metro İstanbul’un düzenlediği Tren Sürücüleri Eğitim Programı’na katılan ve başarıyla tamamlayan 101 kadın, 99 erkek olmak üzeren toplam 200 tren sürücüsü, Esenler’deki Prof. Dr. Adem Baştürk Kültür Merkezi’nde bugün düzenlenen törenle brövelerini aldı. Brövelerini Metro İstanbul ailesinin yeni üyelerine teslim eden İmamoğlu, yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Toplu taşımanın içerisinde de en önemli konu raylı sistem ağı. Raylı sistem ağı çok kritik bir yer işgal ediyor. Dünyada bizim gibi şehri yüksek seviyede olan kentlerin ne yazık ki henüz olması gerekenin yarısı seviyesindeyiz. Her ne kadar bir metro atılımı yapmış olsak da şehrimiz bugün 350 kilometrelerde bulunan bir raylı sistem ağına sahip ama olması gereken büyükşehirlere ve yoğun kentlere baktığınızda 700 kilometreleri aşan rakamlara gelmesi gerektiğini biz net olarak biliyoruz. Bu kapsamda çok etkin ve aynı zamanda kararlı bir raylı sistem yatırımı yapma mecburiyetinde olan bir şehir yönetimiyiz. Yazıktır ki biz göreve geldiğimizde kesinlikle hiçbir metro şantiyesi çalışmayan, iki tanesinde biraz idare edilen dönemi devralmış bir yönetim oldu ama büyük gayret sarf ettik. Gerçekten şehrimizin, ülkemizin ve hatta dünyanın etkilendiği bir kısım kriz ağlarında büyük bir emek sarf ettik. O kriz anlarını siz de biliyorsunuz. Yani bunlardan ilki dünyanın başına gelmiş olan bir kriz anı, Covid’le mücadele ettiğimiz bir pandemi süreci. O sürecin içerisinde dahi gümbür gümbür çalışan metro şantiyelerini var ettik bu kentte. İkincisi, ne yazık ki biz yönetime gelmeden önce başlayan ve ülkemizde hâlâ sarsan ekonomik kriz. Biz bu krize rağmen şehrimize, hiç kimsenin beklemediği anlarda ülkemizin dahi sıkıntı çektiği birtakım ulusal ve uluslararası finans noktalarındaki problemlerin olduğu bir ortamda orta ve uzun vadeli finans kaynakları sağlayarak metroları çalışır hâle getirdik. Yine bir başka kriz olarak da ifade edebileceğimiz memleketimizi ve şehrimizi etkileyen ne yazık ki Türkiye’mizde yaşanan acı deprem ve aynı zamanda bir kısım siyasi krizler, aklınıza gelmeyen engelleyici birtakım unsurlar olmasına rağmen hiçbir zaman mazeret konuşmadık, çözüm ürettik, İstanbul’umuzda tıkır tıkır çalışan metro şantiyelerini var ettik. O metro şantiyelerini kademe kademe halkımızın hizmetine açtık. Açmaya devam ediyoruz.
''1 kilometre metronun maliyeti 50 milyon avronun üzerinde'''
Toplu taşıma ve ulaşım konforu bir şehrin yaşamında en önemli noktalarından bir tanesidir. Hatta bizim gibi büyük kentlerde birincisi diyebileceğimiz aşamada. 1 kilometrelik metroya yaklaşık 50 milyon avronun üzerinde bir para harcıyoruz. Üzerine araç alıyoruz. Üzerine işletme maliyetleriyle beraber bir süreci harekete geçiriyoruz. İstanbul’da benim diyen, güçlü bir ilçenin yıllık bütçesini biz bir kilometrelik metrede açıyoruz. Bunun hak ettiği ivmeyi yakalayabilmesi için hemşerilerimizle güçlü bir mutabakat yapmamız lazım. Bazen şikayetler dinliyorum, haklı olarak, haksız demiyorum. O şikayetler şöyle. Vatandaşlarımızın alışkın olduğu ulaşım mekanizmalarının azalmasından dolayı şikayetleri var. Diyor ki, ben apartmanından iniyordum, elimi atıyordum, minibüs duruyordu. Minibüse binip hareket ediyordum ve ulaşım sağlıyorum. Şimdi minibüsler kalktı. Kaldı ki, bazı yerlerde minibüsleri biz kaldırmıyoruz. Çünkü oralarda eğer iş azalıyorsa otomatikman minibüsler o ulaşım ağından kaldırılıyor. Kendileri istiyorlar orada hizmeti vermemeyi. Halbuki evinin önünde el atıp binmek yerine 500 metre yürüdüğünde artık tramvay var ya da 500-700 metre yürüdüğünde artık bir metronun durağına ulaşabiliyor. Dünyada bir kilometreye kadar neredeyse yürüme mesafesi metro durağına ulaşabiliyorsa bir vatandaş o standartlara göre uygun bir mesafe olarak kabul ediliyor. Yani yürümesi isteniyor vatandaşın. Yürüsün ve metro alanına katılsın. Fosil yakıtla yani mazotla, benzinle çalışan arabalara hayatımızdan azalttığımız oranda yaşam kalitesi de sağlıkla ilgili süreci de daha iyi seviyeye eriştirmiş oluyoruz.
''En icracı yönetimiz''
Çok yatırım yapıyoruz. Gerçekten milyarlarca liralık yatırım yapıyoruz. İBB tarihinin en icracı yönetimiyiz. En fazla yatırım yapan yönetimiyiz. Yatırımları yaparken şeffaf, vatandaşına hesap veren, hiçbir anını gizlemeyen, sakınmayan, yaptığı her işin insanlarıyla paylaşan bir yönetim oluyoruz. Bunu yapmak zorundayız çünkü size ait olanları biz aslında yönetiyor ve insanlarımıza anlatıyoruz. Bu kapsamda böylesi bir dönemin var olduğunu bilmenizi isterim ama ortaklaşa bu alanları ve bu sistemi desteklememiz lazım. Bu kadar metro yapıyor, mesela bazı metro hatlarımızı açıyoruz. Aradan bir sene geçiyor. Hala vatandaşlarımız oraya alışmamış. Yani oraya gitmek istemiyor. Kapısının önünden geçen otobüsü istiyor ama bu dünyada mümkün değil. Şehrimiz bugün 16 milyon diyoruz ama resmi nüfusumuz 16 milyona yakın bir nüfus ama ne yazık ki arzu etmediğimiz seviyede şehrimize gelen insanlar da var. Yani bu turistten veya öğrenciden bahsetmiyoruz. Bu, nereden baksanız 1 milyonu aşan şehrimize gelen insan sayısı var ki onunla beraber 17 milyonu zaten aşıyoruz ama bir de ne yazık ki arzu etmediğimiz derken bazı zor sebeplerden ve zor koşullardan dolayı savaşlardan, yoklukta, baskıdan veya zulümden kaçan insanların da geldiği bir ülkeyiz. Bu güneyimizdeki ülkelerde, Ortadoğu’da, daha güneydoğuda ya da hemen kuzeydeki savaştan bile kaçıp gelen insanlarla dolu. Tabii bunda bir kısım dış politikanın yanlış yönetilmesinin de sebep olduğu aşırı sayılar da var. Ben 2 milyonu aşan diyorum. Birileri rakam veriyormuş 1 milyon 53 bin, kendisi de inanmıyor. Çünkü ben ilçe belediyelerini ziyaret ettiğimde her ilçe belediyesi en az 100, 150, 200 binden bahsediyor. O ilçe belediyeleri farklı siyasi partilerden insanlar. Onlara sorup toplasınlar, onların rakamları daha da yukarıya çıkıyor.
''Eşitliği pozitif anlamda bozduk''
Yeni tren sürücülerimiz mülakatlar yapılıyor, sınavlar yapılıyor. Uygulamalı ve teknik bilgilerden oluşan bir eğitim sürecinden geçiyorlar. Tecrübeli tren sürücüsünün eşliğinde görev alıyorlar. Oralarda bir süreç geçiriyorlar ve yeni görevlerine hazırlanıyorlar. Ondan sonra tren sürücüsü olup, brövelerini alıp yola koyuluyorlar. Haziran 2019’dan bu yana yani göre ilk göreve geldiğimiz andan bugüne 236 kadın, 178’i erkek olmak üzere 414 tren sürücüsü bizim dönemimizde görev aldı. Son olarak Aralık 2023’te 311 tren sürücümüz brövelerini almıştı. Bugün de 200’ü brövelerini alacak. 101’i kadın, 99’u erkek. Eşitliği pozitif anlamda bozduk bugün. Ülkemizde bozulması gerekiyor. İBB olarak cinsiyet ayrımını yok eden uygulamalarımızı hayata geçiriyoruz. Bunu insan kaynakları yönetiminde aynı zamanda iş bulmayla ilgili müthiş bir ağ olan Bölgesel İstihdam Ofislerimizin faaliyet alanları ve özellikle örnek çalışmalarla güçlendiriyoruz. Bazı meslek kollarına sadece kadınları davet ediyoruz. Bazı meslek alanlarında hiç kadın yoksa kadın sayısını orada belli bir orana kavuşturmak adına özel çalışmalar sürdürüyoruz. Örneğin işte tren sürücüleri çok az sayıdayken, minimum orandayken bugün çok yüksek sayılara geldik. Örneğin hiç yokken otobüs sürücülerimizdeki varlığı... Göreve geldiğimizde 2 bin küsur çalışan olan İSPARK’ta bir kadın bile yoktu. Şimdi ise yüzlerce kadın çalışanı var.
''İstanbul’a hizmet, dünya ölçeğinde hizmetin parçası olmak demek''
Bugün brövelerini alacak olan tren sürücülerimizi tebrik ediyorum. İş hayatlarında başarılar diliyorum. Bir kente ve onun güzel insanlarına aldıkları eğitim çerçevesinde en iyi hizmet sunacaklarına inanıyorum. Büyükşehir belediyesinde çalışan her arkadaşımın yüzünde bir gülümsemenin bir tebessümün olmasını isterim. Çünkü İstanbul halkına hizmet etmek, dünya ölçeğinde bir hizmetin parçası olmak demektir. İstanbul, dünya güzeli bir şehir. Milletimize Fatih Sultan Mehmet’in fethiyle beraber emanet edilmiş, Atatürkümüzün işgalden kurtarıp tekrar milletine emanet ettiği bir şehir. Sorumluluğumuz bu şehre çok büyük. Yani bu şehir kutsal bir şehirdir. En iyi hizmeti sunacağınıza yürekten inanıyorum. Kamuya hizmet etmek yine büyük bir sorumluluk ve gururdur. Bu sorumluluğu bilinciyle hareket etmenizi, benim gibi İstanbul’a hizmet onurunu hissedeceğinizden eminim. Ben o onuru hissediyorum. Akşam eve gidip kafamı yastığıma koyduğumda huzurla uyuyabiliyorsam benden daha mutlu hiç kimse yok. Ben o büyük kutsallığı hissediyorum. Sizin de bunu hissedeceğinizden şüphem yok. Kazasız belasız seferler diliyorum. Sağlıklı bir yaşam diliyorum. Birlikte başaracağız. Şehrimize daha çok metrolar kazandıracağız. İstanbul’umuzu bir uçtan bir uca bağlayan HIZRAY’ı da bu şehre kazandırdığımızda şehrimizin sistem konforunu da çok yukarıya kazandıracağız. Bu arada yaklaşık 5-6 dakikalık tren sürdüm diye bana da bröve verdiler Almanya’da. Tabii ki bizimki simgesel ama sizinki gerçek. Yolumuz açık, bahtınız açık, yuvanız mutlu ve huzurlu olsun.''