(ANKARA) - Öğretmenler, eğitimcilerin maruz kaldığı şiddete karşı Milli Eğitim Bakanlığı önünden başlattıkları yürüyüşü TBMM önünde sonlandırdı. Yapılan ortak açıklamada, “Okulda şiddetin son bulması için MEB’i acilen harekete geçmeye, eğitimin gerçek bileşenlerinin sözünü dikkati almaya ve gerekli önlemleri almaya çağırıyoruz. Okullarda yaşanan şiddet olaylarındaki korkutucu tırmanışı engellemek için bir an önce eğitimde şiddet yasası çıkarılmalıdır. Can güvenliğimizin olmadığı bir eğitim sistemini kabul etmiyoruz” denildi.
Anadolu Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Sendikası, Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası, Genç Eğitim Sendikası, Hürriyetçi Eğitim Sendikası ve Tüm Eğitim Çalışanları Sendikası’nın genel başkanları eğitimcilere yönelik şiddeti durduracak bir yasal düzenleme talebi ve öğretmenlerin maruz kaldığı şiddeti protesto etmek için Milli Eğitim Bakanlığı önünden Meclis’e yürüyüş gerçekleştirdi.
Eğitimciler, “Yusuf Tekin istifa”, “Susma haykır şiddete hayır” ,”Yaşasın öğretmen dayanışması”, “ Öğretmene kalkan eller kırılsın”, “Kader değil bu bir cinayet” sloganları eşliğinde Meclis Çankaya Kapısı’na yürüdü. Şiddeti protesto etmek için siyah giyinen eğitimciler, yakalarına “şiddete hayır” yazılı kokart taktı, ellerinde “Can güvenliğimiz için yasa istiyoruz” , “Eğitimde şiddete dur de” , “Yaşam hakkı için birleşiyoruz” yazılı dövizler taşıdı.
Meclis parkında bir araya gelen eğitimciler, basın açıklaması yaptı. Ortak basın açıklaması Eğitim- İş Genel Başkanı Kadem Özbay tarafından okundu. Özbay, “Türkiye’nin öğretmen bakanları vardı. Onlara hasret kaldık. Öğretmenler sadece sınıflarda değil, şimdi alanda ders veriyor. Öğretmenlere ‘bir miktar’ diye hitap edenlere bugün içerisinde az miktar adalet, eser miktar hak kalmamış olanlara dersi biz öğretmenler verecek” dedi.
''EĞİTİM EMEKÇİLERİ ŞİDDETİN HEDEFİ OLMAYA DEVAM ETMEKTEDİR”
Ortak açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
''Millî Eğitim Bakanlığı ve siyasi iktidarın eğitim emekçilerine yönelik söylem ve yaklaşımları ile Öğretmenlik Meslek Kanunu üzerinden emeğimizin değersizleştirildiği, mesleğimizin itibarsızlaştırdığı koşullarda, savaşlarda bile hedef alınmayan okullarda eğitim emekçileri şiddetin hedefi olmaya devam etmektedir. Önceki gün ömrünün büyük bölümünü eğitime ve öğrencilerine adamış olan bir meslektaşımızı hayattan ve öğrencilerinden koparan ne basit bir öfke krizi ne failin öğrenci oluşu ne de failin uyruğu ile ilgilidir.
''CİNAYETİN TEK BİR FAİLİ OLMADIĞINI HEPİMİZ ÇOK İYİ BİLİYORUZ''
Bugüne kadar eğitimden sorumlu olanların yaptıkları açıklamalarda eğitimde yaşanan olumsuzlukların sorumlusu olarak öğretmenleri göstermesi, CİMER uygulamasının bizlere karşı bir sopaya dönüştürülmesi, MEB’in eğitimde yaşanan sorunlara çözüm üretmek yerine öğretmenleri ve idarecileri veli/öğrenci karşısında tek muhatap olarak bırakması, bugün yaşananlara zemin oluşturmuştur. Bu ülkede okulda öğretmen öldürüldü! Söz bitti! Şiddetin, cinayetin tek bir faili olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Cinayetin arkasındaki zihniyet, bizleri ötekileştiren, her fırsatta tehdit ederek hedef haline getiren, mesleğimizin itibarını ayaklar altına alanlardır.
''ŞİDDETİ ÖNLEMEK İÇİN KAÇ EĞİTİM EMEKÇİSİNİN ŞİDDETE UĞRAMASI GEREKİYOR?''
Öğretmene yapılan her saldırı, tüm topluma ve ülkenin geleceğine yapılmış bir saldırıdır.
Unutmayalım ki, eğitimsiz bir toplum, karanlığa mahkumdur. Buradan Milli Eğitim Bakanı’na soruyoruz; Okulda şiddeti önlemek için daha kaç eğitim emekçisinin şiddete uğraması, can vermesi gerekiyor? İktidarın ve MEB’in plansızlığı nedeniyle okullarımız güvenlik açısından ciddi risk altındadır. Okullarımızdaki güvenlik açığının faturasını canımızla mı ödeyeceğiz? Buradan bir kez daha altını çiziyoruz. Her suç gibi bu suçun da azmettiricileri olduğunu biliyor ve onları çok iyi tanıyoruz. Daha önce defalarca yaşadığımız cinayetler gibi bu son cinayetin de azmettiricileri; öğretmenliği itibarsızlaştıranlardır, herkes öğretmenlik yapabilir, öğretmenler çalışmıyor ya da az çalışıyor gibi yanlış bir algıyı toplumda yaymaya çalışanlardır. Bizleri bugün okullarımızda açık hedef haline getirenler; liyakatsiz şekilde atandıkları koltukları bir hükümdarlık alanı gibi kullananlardır.
''ŞİDDET YASASI ÇIKARILMALIDIR''
Okullardaki şiddetin arkasındaki nedenler somut olarak ortaya çıkarılmalı, eğitim emekçilerinin can güvenliği sağlanmalıdır. Okulda şiddetin son bulması için MEB’i acilen harekete geçmeye, eğitimin gerçek bileşenlerinin sözünü dikkati almaya ve gerekli önlemleri almaya çağırıyoruz. Okullarda yaşanan şiddet olaylarındaki korkutucu tırmanışı engellemek için bir an önce eğitimde şiddet yasası çıkarılmalıdır. Can güvenliğimizin olmadığı bir eğitim sistemini kabul etmiyoruz.''
EĞİTİM SEN Genel Başkanı Kemal Irmak, ortak basın açıklaması sonrasında yaptığı açıklamada, “Adaletsizliğe, itibarsızlaştırmaya, şiddete karşı bir aradayız. Emekçilerin birliği, öğretmenlerin öğretici gücü 1995’ten beri açılmayan Kızılay Meydanını bulvarını eğitimciler siz açtınız. Hepinize teşekkür ederim.” dedi.
SENDİKA BAŞKANINDAN ÇELİK YELEKLİ PROTESTO
Hürriyetçi Eğitim Sendikası Başkanı Levent Kuruoğlu ise konuşmasında , “Hep beraber bağırdık. Şiddet artıyor, önlem alın dedik. Sustular. Kanun çıkarın dedik, dinlemediler.” dedi. Kuruoğlu, konuşmasında kanlı bir öğretmen önlüğü göstererek, önlüğü pazartesi Milli Eğitim Bakanı’na göndereceklerini söyledi. Kuruoğlu, “Ne yapalı çelik yelek mi giyelim?” diyerek yanında getirdiği çelik yeleği giydi ve Bakan Yusuf Tekin’ istifaya davet etti.
TEÇ SEN Genel Başkanı Ümit Demirel ise konuşmasında, “Çocuklarımızın ve eğitim çalışanlarının güvenliği konusunda büyük endişeler yaratılmaktadır. Bu acı olay eğitim kurumlarında yaşanan vahim durumu ve alınması gereken önlemleri gözler önüne sermiştir.” dedi.
Anadolu Eğitim Sen Başkanı Musa Alper Öğretici ise “Sorumluluk sahibi kişilerin sadece kınamakla geçiştirdiği dönemde, gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini defalarca söyledik” diye konuştu.
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi Umut Erkurt ise konuşmasında, ''Bu şiddet bir rastlantı değil, eğitim politikasının ürünüdür. Bu politika bizi öldüren ve çürümüş bir politikasıdır” dedi. Genç Eğitim Sen Genel Başkanı Araz Ali Altıntaş ise “Okullarda önleyici güvenlik tedbirleri alınmalı. Kadrolu güvenlik personeli arttırılmalıdır. Cezalar artırılmalı, ertelenmemeli, para cezasına çevrilmemelidir. Bakanlıklar alınması gereken ortak tedbirleri almalıdır.” diye konuştu.