İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, yerel seçime kısa bir süre kala kendisi hakkında hazırlanan montaj videoya tepki gösterdi. İmamoğlu, “Şu an mevcuda çıkmış olan anlayışın ya da yönetime gelmeye dönük adım atan anlayışın ortaya koyduğu metodun sadece şu olduğunu görüyoruz. Karalamak, kötülemek, aşağılamak veya olmayan şeyleri olmuş gibi göstermek. İnanın, ne toplum kültürümüze uygun ne insani düşüncelere ya da mantığa uygun ne evrensel değerlere uygun ne inancımıza uygun olmayan bu tür tutum ve tavırları ortaya koyan kişilere, insanlara, siyasi partilere, gruplara ya da bu işe aday insanlara ben, ‘Allah akıl versin’ diyorum” dedi.
Enstitü İstanbul İSMEK 2. Eğitmenler Zirvesi, Harbiye’deki Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu’nda bugün yapıldı. Çok sayıda eğitmenin katıldığı zirvede konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, görev süreleri boyunca İSMEK’leri daha nitelikli hâle getirmek için gayret ettiklerini vurguladı.
İmamoğlu, “Gelecek vizyonu içerisinde belki en önemli karakterin insan olduğunun da farkındayız. Yani İstanbul’da insana yapılan her yatırımın buradaki her şeyi kaliteli hâle getireceğinin farkındayız. Onun için kreş açıyoruz. Onun için öğrencilerimizi daha fazla destekliyoruz, burs veriyoruz. Onun için öğrenci yurtlarımızı hiç yokken büyütüyoruz. İnşallah 10 binleri telaffuz edeceğimiz günleri, yılları hep birlikte yakalarız. Onun için Enstitü İstanbul İSMEK kurumumuzu daha nitelikli hâle getiriyoruz” dedi.
Devlet kurumlarının kişisel anlamda bir sahiplerinin olmadığına da dikkat çeken İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“‘TAM YOL İLERİ’ YÜRÜYÜŞÜMÜZ SÖZ KONUSU: Hep birlikte olabilmeyi ve hep birlikte başarabilmeyi ilke edinmeniz lazım. Memleketimizin de şehirlerimizin de ihtiyaç duyduğu mesele, tam da bu. Birlikte sahip olduğumuz şeylerde, birlikte marifetlerimizi gösterebilmeyi ve ortaya koyabilmeyi başarmak. Onun için her yerde, ‘Hep birlikte başardık ve İstanbul kazandı’ diyoruz. Tabii birlikte başaracağımız çok daha fazla iş var ve bunu yapabilecek gücümüz de var. İstanbul için birbirinden değerli hizmetlerimiz ve projelerimiz var. Daha iyilerini sizlerle birlikte çalışacağız, geliştireceğiz ve insanlarımızla buluşturacağız. ‘Tam yol ileri’ diye bir sloganımızla bu sene seçim dönemine bir yürüyüşümüz söz konusu. Burada özellikle hız kesmeden, ilk günden itibaren yaptığımız hizmet koşusunu daha ileriye taşımak sorumluluğuna sahibiz. Göreve geldikten sonra bu anlamda yaptığımız o güçlü, hızlı koşuyu sizlerle büyütmek ve önümüzdeki yıllarda daha yukarılara taşımak istiyoruz.
KONUŞMALARI YAPAY ZEKAYLA ÇEVİREREK ALDATMANIN TANITIMA KATKI SUNACAĞINI DÜŞÜNEN ANLAYIŞLA KARŞI KARŞIYAYIZ: Başta şehrin kadınları olmak üzere bütün insanlarımızın kabiliyetleriyle para kazanan, iş sahibi olduğu bir kente dönüşmesi lazım. Zira hayatın zor koşulları dahilinde, özellikle bir ailede herkesin üretebiliyor olması, bu tür yaşamın en önemli kurallarından birisi. Bu bakımdan 2024 yılında Enstitü İstanbul İSMEK’e önemli bir bütçe ayırarak, bu alandaki gücümüzü daha da büyütmek ve artırmak hedefiyle yol yürüyoruz ama ne yazık ki bugün görüyoruz; öyle enteresan metotlarla, yani olmayan bir kaza anını ya da bozulmuş bir otobüs anını kayda almanın ya da Ekrem İmamoğlu’nun burada konuştuğu kelimeleri yapay zekayla çevirerek, bir yayın yaparak insanları aldatmanın tanıtıma katkı sunacağını düşünen bir anlayışla karşı karşıyayız. Bu, üzüntü verici.
‘ALLAH AKIL VERSİN’ DİYORUM: Bir yanıyla da karşımızdaki şu an mevcuda çıkmış olan anlayışın ya da yönetime gelmeye dönük adım atan anlayışın ortaya koyduğu metodun sadece şu olduğunu görüyoruz. Karalamak, kötülemek, aşağılamak veya olmayan şeyleri olmuş gibi göstermek. İnanın, ne toplum kültürümüze uygun ne insani düşüncelere ya da mantığa uygun ne evrensel değerlere uygun ne inancımıza uygun olmayan bu tür tutum ve tavırları ortaya koyan kişilere, insanlara, siyasi partilere, gruplara ya da bu işe aday insanlara ben, ‘Allah akıl versin’ diyorum. Başka bir şey demek istemiyorum. Akla, bilime, tekniğe, eğitime ihtiyacı olanları da Enstitü İstanbul İSMEK’e davet ediyorum. Gelsinler, burada eğitim alsınlar. Belki de etik kuralları anlatmak, iyi insan olmayı, iyi vatandaş olmayı, ahlâklı birey olabilmeyi de anlatmak ve öğretmek konusunda, özellikle bu tür girişimleri olan bir kısım siyasi gruplara kurs olarak açmamız gerekiyor.
‘TERÖRİST’ DİYENLER, MAHKEMEDE ‘SİYASİ YORUM’ İFADESİNE DÖNÜŞTÜRDÜ: Toplumun buna büyük oranda ihtiyacı olmadığını biliyorum ama belli bir siyasi zümrenin yoğun bir ihtiyaç duyduğunu da gözlemleyebiliyorum. Belki bunu da yapmakta fayda var. Herkesi, hep derim, ‘Allah iftiradan korusun’ ve bu tür tutum ve davranışlara eğilim gösterenleri de eğer Yaradan’ın akıl verme gayretine karşılık vermiyorsa ‘Allah ıslah etsin’ diyorum. Yapacak bir şey yok. 5 yılı aşkın İstanbul ölçeğindeki mücadelemde iftiralarla, birtakım yalan ifadelerle hatta kurum çalışanlarıyla konuşuyorum şu anda. Tam huzurumda bine yakın kurum çalışanımız var. Kurum çalışanlarına bile zamanı geldiğinde ‘terörist’ diyen, ‘terör örgütleriyle iltisaklı’ diye suçlayan aklın; aradan 1-1,5 yıl geçtikten sonra ‘Sadece o zaman siyasi bir yorum yaptım’ diye bunu mahkemede ifadeye dönüştürmesini bile ‘Ne kadar acı bir durum’ diye nitelendiriyorum. Ki o dönem çok öfkelenmiştim. Çünkü beni ve çalıştırdığımız, işe aldığımız insanları böyle ‘iltisaklı’ şeklinde suçlayan, hakkımızda suç duyurusunda bulunan, onlarca müfettişi kurumumuza yollayan akıl, bu kurumdan bir tane dahi bir terörist bulamadan geri dönmüş, şimdi de onu, ‘O dönemdeki siyasi irademle, siyasi görüşümle beyanda bulundum’ diye mahkemede ifade verebiliyor. Bunu bile her vatandaşımızın vicdanında sorgulaması gerektiğini düşünüyorum.
MİLLETİMİZE GÜVENİM TAM DA BİR AVUÇ İNSANI NASIL ÇÖZECEĞİZ: Bütün bunları Enstitü İstanbul İSMEK kursunda eğitimcilere niye söylüyorum? Şundan söylüyorum. Siz toplumu aydınlatan, eğiten, bilinçlendiren, toplumun marifetlerini artırma için çalışan çok kıymetli bir mesleğe sahip insanlarsınız. Dolayısıyla toplumun daha fazla aydınlanmasını, toplumun daha fazla bilgilenmesi lazım ki yanılmasın, aldatılmasın, güçlü birey olsun. Bu manada yaptığınız görevin çok önemli olduğunu iletmek isterim ama tekrar ifade edeyim. Benim milletimize, hemşehrilerimize, toplumumuza, siyasi fikri görüşü ne olursa olsun güvenim tam da şu bir avuç insanı nasıl çözeceğiz; o konuda henüz bir fikir ve yetenek geliştiremedim. Bu kapsamda sizlerin de katkısına, desteğine ihtiyacım var; ‘Bu bir avuç insanı nasıl eğitebiliriz, nasıl düzeltebiliriz, nasıl ahlâki kuralların dışına çıkmamaları hususunda özenli bir çaba gösterebiliriz’ diye. İçimdeki bu tereddüdü, bu soruyu ve bu üzgün olduğum kısmı siz kıymetli eğitimcilere açmak ve paylaşmak istedim.”