Emekli
Albay Ümit Yalım, “Bu iktidar önce Ege’de, Yunanistan’a geçen 17 adanın hesabını
versin” dedi.
Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan’ın “1923’te Lozan’a razı ettiler. Birileri bize Lozan’ı zafer
diye yutturmaya çalıştılar” sözlerine ilişkin emekli Albay Ümit Yalım “Lozan’ın
en büyük zaferi Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bu iktidar önce Ege’de, Yunanistan’a
geçen 17 adanın hesabını versin” dedi.
“İşgal
2004’te başladı. 2004’ten itibaren Erdoğan ve AKP hükümetleri, vatan
topraklarını Yunan askerine teslim ettiler” diyen Yalım “Bunun o dönemde AB’den
müzakere tarihi alabilmek için verilen bir taviz olduğu söyleniyor” ifadelerini
kullandı.
Sözcü’den
Özlem Gürses’in haberine göre, Osmanlı hayranları ile Cumhuriyetçilerin bitmeyen
tartışması “Lozan Antlaşması” bir kez daha gündemde.
Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ın muhtarlarla yaptığı toplantıda söylediği “Lozan
Antlaşması bir zafer değildir” cümlesi günlerdir
konuşuluyor.
“Lozan
Antlaşması zafer midir, hezimet mi?” Sorusuna Yalım şu yanıtları
verdi:
Lozan’ın en büyük zaferi Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bu iktidar önce
Cumhuriyet tarihinin en büyük toprak kaybına nasıl izin verdiğinin hesabını
versin! AKP döneminde Ege’de 17 ada, Yunanistan’a geçti. Bu adalarda Yunan
belediyeleri var. İzmir, Aydın ve Muğla sınırlarındaki 17 ada ve bir
kayalığımızda artık sadece Yunan varlığı var.
2004’ten
itibaren Erdoğan ve AKP hükümetleri, vatan topraklarını Yunan askerine teslim
ettiler. İşgal 2004’te başladı. Bunun o dönemde AB’den müzakere tarihi alabilmek
için verilen bir taviz olduğu söyleniyor. Diğer bir iddia da 6-7 Eylül
olaylarından sonra Türkiye’den göç eden Rumların mallarına karşılık olarak bu
adaların verildiği…
Ümit
Yalım, Kuleli Askeri Lisesi mezunu. Bosna’da NATO subaylığı, Irak Savaşı
sırasında Ürdün’de Askeri Ataşelik, Genelkurmay Karargahı’nda Harbe Hazırlık
Şubesi ve Harekat Komuta Merkezi Amirlikleri, son olarak da Milli Savunma
Bakanlığı Genel Sekreterliği görevlerinde bulundu.
Gizli
mutabakat yapıldı
Bu
gizli bir mutabakat. Kayıtları var mı bilmem. 2006’dan itibaren Türkiye ile
Yunanistan arasında istikşafi görüşmeler başladı. Bu görüşmeler maalesef gizli
olarak, Türkiye’den üç diplomat, Yunanistan’dan da iki diplomat ve bir amiral
tarafından yürütüldü. Kamuoyuna bilgi verilmedi.
Sadece
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı’nın bilgisi vardı. Türk Silahlı
Kuvvetleri’nin bir personeli olarak benim de haberim yoktu, ta ki 2008’deki bir
hava sahası ihlaline kadar.
Genelkurmay
Başkanlığı’nda Komuta ve Harekât Merkezi’nin amiriydim. Bir gün, bir hava sahası
ihlali oldu. Yunan Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı hava ihlali
yaparak Bulamaç Adası’na indiler. Bulamaç Adası, Didim açıklarında, Türkiye
toprağı. Tabii şaşırdım, elimde harita var, dedim ki “Bu adamların bizim adada
ne işi var?” Bir araştırdık ki ada işgal edilmiş!
Yunan
Belediyesi, Yunan askerleri var o adada. Sadece onda değil, başka adalarımızda
da. Zaten Yunan Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı da askerlerinin
Noel’ini kutlamak için gitmişler adaya.
Bunun
üzerine olay büyüdü. 4-5 gün sonra, Ocak 2009’da, bu kez Yunan Cumhurbaşkanı
yine bizim olan Eşek Adası’na indi ve oradaki Yunan sancağını selamladı! Bir de
baktık ki, dehşet bir durum var, Yunan Cumhurbaşkanı, adadaki belediyeyi ziyaret
ediyor.
Belediyenin
levhasının önünde poz veriyorlar, ve o levhada şöyle yazıyor: Yunanistan
Belediyesi, 12 Ada Bölgesi, Eşek Adası nahiyesi ! Bakın, artık fiilen işgal
olduğu gibi Yunanistan bu adaları hukuken de kendi ülke sınırları içine
almış.
Ben
18 Mayıs 2011’de muhabirlerle adaya gitmek istedim. Kendi vatan toprağıma
pasaportla girdim! O belgeler ve resimler de Türk medyasında yayınlandı.
O
adalar boştu. Ama bu toprakları bizim hükümetin alenen vermesi üzerine,
Yunanistan’dan önce askerler, sonra da Yunan vatandaşları getirilip buraya
yerleştirildi.
En
büyük toprak kaybımız
Bu
Cumhuriyet tarihimizin en büyük toprak kaybıdır! Ayrıca, bu adaların karasuları
var, bitişik bölgesi, kıta sahanlığı var. AKP hükümeti Ege Denizi’nin kontrolünü
Yunanistan’a vermiş oldu böylece.
Bulamaç
ve Eşek adaları, ismen belirtilerek herhangi bir anlaşma ile hiçbir ülkeye
devredilmemiş, Osmanlı Adası kimliğini korumaktaydı. İddia edildiği gibi Yunan
adaları değiller. Her iki adanın da Lozan Barış Antlaşması Madde 12 gereği
silahsızlandırılmış olmaları gerekmektedir. Ama bu adalarda artık Yunan
askerleri var.
Bu
hükümet Ege’de veriyor, Kıbrıs’ta vermeye çalışıyor, Doğu’da PKK’ya teslim
ediyor, Suriye’de Süleyman Şah Türbesi’nin yerini değiştiriyor. Şu anda AKP
hükümetinin dış politikası da bu yönde… Anayasaya aykırı hareket ediyorlar.
Meclis’te CHP ve MHP’den namuslu ve şerefli milletvekilleri, bu adalar konusunda
100’e yakın soru önergeleri verdiler. Hiçbir sonuç
yok.
Hükümet
kabul etti
Sözcü
manşet yaptı, AKİT gazetesi bile bu haberi manşetten verdi, Yeni Şafak ve TRT
haberi aktardı, hükümet işgali kabul etti, ama 5 yıldır CHP ve MHP genel
başkanları bu konuda tek kelime söylemediler. CHP ve MHP bunun üzerine gitseydi,
AKP baraja bile takılırdı. Çünkü milletimiz vatan topraklarını Yunanistan’a
teslim edenlere oy vermez! Bu kadar açık ve net.
O
işgal edilen adalara Fener Rum Patrikhanesi tarafından papaz gönderilmiş.
Patrikhanenin kendi internet sitesinde bu bilgi var. Patrik, Türk vatandaşı. Bu
görevlendirme yasaya aykırı. Ama İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı buna da sesini
çıkarmadı.
15
Temmuz darbe girişiminin ardından Erdoğan’ın kaldığı otele saldıran askerlerden
ikisinin Keçi Adası’nda saklandığı ortaya çıktı. Keçi Adası bize ait. Burada
aramayı bizim yapmamız lazım. Ama ne yazık ki biz Keçi Adası’na asker
gönderemedik! Neden? Çünkü pasaportla girmemiz gerek. Orada Yunan askeri var
artık. Dolayısı ile aramayı Yunan komandoları yaptı!
Sorumluların
yargılanmaları gerekir. Binali Yıldırım, Başbakan olunca gördük ki, kendi seçim
bölgesi olan Koyun Adası’na pasaportla girmiş! Koyun Adası, İzmir’e bağlı.
Türkiye Başbakanı vatan toprağına pasaportla giriyor, hem de Yunan gümrüğünden
geçerek! Daha da vahim bir şey var.
Yıldırım,
teknedeki Türk Bayrağı’nı rulo yaparak saklıyor ve tekneye Yunan Bayrağı
çekiyor! Bu şekilde 3 kere gitti Koyun Adası’na. Milletin gözüne bakarak “Tek
bayrak” diyen Başbakan, Yunan Bayrağı ile vatan toprağına gidiyor. Demokrasi ile
yönetilen ülkelerde savcıların bu işin peşine düşmesi lazım