Biden’ın ABD Başkanı olmasından sonra Barzanilerin, Kerkük aşkının yeniden alevlendiğine dikkat çektik.

10 Ekim’deki Irak seçimleri öncesinde Barzani-Talabani cephesinin, “Kerkük Kürdistani bir şehirdir… Kerkük kırmızı çizgimizdir… Kerkük, Kürdistan’ın Kudüs’üdür” diyerek burayı “Barzanistan”a katmaya hazırlandığını yazdık… Ama dünya alem Irak seçimleriyle ilgilenirken, Ankara’nın kılı bile kıpırdamadı.

Sonuçta; henüz resmileşmese de bu kadim Türkmen kentinde Kürtler 6, Araplar 4 milletvekili çıkarırken, Türkmen vekil sayısı 2’de kaldı.

Seçimlerden 1 ay kadar sonra emekli Tümamiral Cihat Yaycı, 25 Kasım’da Peşmerge güçlerinin Kerkük’e gireceğini duyurup, “Binlerce yıllık Türk şehri Kerkük resmen işgâl ediliyor. Hem de sessiz sedasız kopartılıyor.” diye feryat etti.

Yaycı’nın çaldığı bu alarm zili üzerine bazı emekli askerler, uzmanlar, bazı siyasiler, Irak Türkmen Cephesi (ITC) yetkilileri, hatta iktidarı destekleyen Türkiye gazetesi bile Kerkük’ü gündeme getirdi.

Türkiye Gazetesi, “Peşmerge Kerkük çevresine yerleşiyor”“Peşmerge’nin kirli Kerkük planı” başlıklarını atarken; örneğin emekli Korgeneral Erdoğan Karakuş, “ABD ve İsrail’in Mahmur Kampıyla Kerkük’ü birleştirme amacı güttüğünü” vurguladı.

Kerkük Milletvekili ve eski ITC Başkanı Erşat Salihi, Peşmergenin şehir merkezine girmesi halinde çatışma yaşanacağını belirtip Türkiye’nin Irak merkezi yönetimine telkinde bulunmasını istedi.

ITC Başkanı Hasan Turan ise Barzani yönetiminin kaynaklarına Kerkük petrolünü yeniden katması halinde bağımsızlığı gündeme getirebileceği mesajını verip, “Türkmeneli ve Irak Türklerinin de bir parçası olduğu büyük Türk dünyasından ve Türk devletlerinden Irak’taki Türkmenlerin haklarının elde edilmesi için destek bekliyoruz.” dedi.

Bahçeli De Tepki Gösterdi Ama

Siyasilerin tepkisine gelince; İYİ Parti Mersin Milletvekili Behiç Çelik, “Bu çok ciddi tehlike. Bu nedenle Türkiye vakit kaybetmeksizin bunun önüne geçebilmek için gerekli girişimi yapmalı. Aksi halde Türkmen katliamı kapıya dayanır.” uyarısında bulundu.

Gelecek Partisi Dış İlişkiler Başkanı, emekli Büyükelçi Ümit Yardım, “Türkiye’nin hassasiyetleri var, provoke etmemek gerekiyor. Kerkük’ün hangi şartlarda sömürgeci ülkeler tarafından sınırımız dışında bırakıldığı hatırlanacaktır.” açıklamasını yaptı.

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, “Türkmen kardeşlerimiz yine bir Peşmerge tasallutu ile karşı karşıya… Biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin buna müsaade etmemesini istiyoruz.” açıklamasını yaptı.

Son olarak MHP Lideri Devlet Bahçeli, Partisinin bugünkü Meclis Grubu toplantısında şöyle konuştu:

“Kerkük’ün statüsü ve tarihi dokusu üzerinde oyun kuranların, bu Türkmen kentini peşmergenin eline ve emeline bırakmak için plan yapanların aklını başına alması, ateşle oynamaktan vazgeçmeleri çağrımdır. Kerkük Türk’tür, Türkmenlerin canevidir. Bu Türk kentinin peşmergenin denetim ve kontrolüne girmesi bölgesel dengeyi alt üst edecektir. Hiç kimse böylesi bir rezalete, bedeli çok ağır olacak bir işgal girişimine heveslenmemelidir. Dünya her şey olur, ama Kerkük Türksüz olamaz, Türkmenlik onuru yere düşürülemez. Bir oluruz, beraber oluruz, gerekirse soydaşlarımızla birlikte Kerkük’te etten duvar öreriz. Kerkük’ün bir girişi vardır, ama çıkışı asla yoktur.”

Ancak şu ana kadar; ne geçtiğimiz Ocak’taki Barzaniler ziyaretinde Türkmenlerle de bir araya gelip “Hepimizin, 83 milyonun kalbi sizlerle birlikte.” diyen Savunma Bakanı Hulusi Akar’dan, ne 5-8 Eylül’de Erbil ve Kerkük’e bir heyet gönderen CHP’den ne de Erdoğan ve AKP’den ses seda çıktı.

ABD: Peşmergeye Desteğimiz Sürecek

Ankara’daki bu sessizliğe karşın, iki gün önce Bahreyn’deki bir toplantıda “Barzanistan” Başbakanı Mesrur Barzani’yle görüşen ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, “Barzanistan’ın, ABD’nin önemli bir müttefiki olduğunu” kaydedip “IŞİD’e karşı mücadele kapsamında Peşmergeye desteklerinin devam edeceğini” bildirdi. Mesrur Barzani de, “Kürdistan Bölgesi-Irak arasındaki sorunların çözülmesinin yanı sıra tartışmalı bölgelerde güvenlik koordinasyonunun önemine” dikkat çekti.

Peşmergenin, IŞİD’le mücadele adı altında -Barzanilerin “tartışmalı bölgeler” kapsamında saydığı- Kerkük’e girmeye hazırlandığı bir dönemde verilen bu önemli mesajların ardından, ABD’nin Irak’ı işgâli sonrasında yaşanan bazı olayları hatırlatalım.

Peşmerge Kerkük’ü talan etmeye başladığında, dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, “Musul ve Kerkük’ün Türk halkı için olağanüstü bir hassasiyeti var. Bu şehirlerde bir oldubitti meydana gelirse Türk halkının tepkisi çok büyük olur. Hiçbir hükümet buna dayanamaz. O zaman da Türkiye tutulamaz…” dedi, ABD Dışişleri Bakanı Powell ise “Bush yönetimi adına güvence verdi”.

Keza Talabani, “Ankara Kerkük’ü gündeme getirirse, Diyarbakır defteri açılır” diye meydan okuyunca Abdullah Gül, “O lafları söylemeye kimsenin gücü yetmez. Ümit ediyorum, böyle bir laf söylenmemiştir. Bunlar kolay ağızdan çıkacak laflar değil.” sözleriyle tepki gösterdi.

Süleymaniye’de askerimizin başına çuval geçirilip Irak Türkmen Cephesi basıldığında da Barzaniciler, “Kerkük bugün kurtuldu” naraları attı.

Sonrasında bölgedeki politikalar TSK’dan alınıp Dışişleri Bakanlığı’na havale edilirken Ankara, “Irak’taki tüm etnik gruplara eşit mesafede olma” politikası izlemeye başladı.

2006’da ise BM katkılarıyla hazırlanan “Irak Kürdistan Bölgesi anayasa” taslağında, Wilson Prensipleri ile Sevr’e atıf yapılarak, şimdilerde “tartışmalı bölgeler” denilen, aralarında Kerkük’ün de bulunduğu bölgeler “Kürdistan” sınırları içine dahil edildi ve Kerkük’ün “başkent” olması öngörüldü.

Yıl 2021; Barzani ve patronlarının planlarının aynen yürürlükte olduğu ortada!..

Ankara DMı Kerkük’ü “Tartışmalı Bölge” Sayıyor?

Ya Ankara’nın duruşu?

Ağustos’ta Barzani’nin yayın organı Rudaw, Bağdat Büyükelçimiz Ali Rıza Güney’le bir röportaj yaptı. Büyükelçi Güney, “Türkiye’nin herhangi bir gizli gündemi olmadığını, Irak kürt Bölgesel Yönetimi ile ilişkilerin stratejik boyutlar içerdiğini” anlattı… Türkmenler için “Irak Türkleri” ifadesini kullandı…

Gazetecinin, “Biliyorsunuz Kerkük, tartışmalı bölgelerin bir parçası. Irak Anayasa’sının 140’ıncı Maddesine göre, söz konusu bölgelerin kaderi Kürdistan Bölgesi ile Irak arasında üç aşamada belirlenmeli. Şu anda Kerkük’teki durumu nasıl görüyorsunuz? Siz de 140’ıncı Maddenin uygulanmasını destekliyor musunuz?” şeklindeki bir sorusu üzerine ise şunları söyledi:

“Kerkük üç kesim, yani Arabıyla, Kürdüyle, Türkmeni ile bir arada yaşamayı esasında kendi içinde başarabilen bir halk kitlesi… Kerküklüler adına benim Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi olarak konuşmam doğru olmaz. Fakat şunu arzu ederiz; Kerkük halkının mutabık kalacağı, sürdürülebilir istikrarın teminini oluşturacak bir çözüm halk nezdinde güvenoyuna sunulabilir, referandum yapılabilir. Yeter ki, üç unsur da oturup, birbirlerine tahakküm etmeyecek şekilde mutabık kalacakları bir ortak çözüm bulabilsinler. Türkiye Cumhuriyeti olarak biz buna sadece destek verebiliriz… Vardıkları çözüm, Irak’ın selameti için olacak çözüm, bizim de tabii ki kabulümüzdür.”

Kerkük için Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Lideri Bahçeli, “Ankara’nın savunması oradan başlayacaktır.” ve “Orada olmazsak, işte o zaman Diyarbakır’ı veririz.” demişti.

Biz de, ilave olarak “Kerkük’e sahip çıkamayan, Kıbrıs’a da sahip çıkamaz.” deyip, Bahçeli’nin bugünkü uyarısından sonra iktidarın sessizliğini bozup bozmayacağını merak ediyoruz