Erdoğan ülkeyi, neredeyse Anayasayı bırakıp, dini çerçevede yönetmeye başlayınca ve tabi ekonomik olarak da sıkışınca hemen ayetlere sarıldı. Fakat muhalefet işin ucu ayete gidince sus pus oldu. Oysa halkı aydınlatmak için çok insan neyin, ne olduğunu açıklayabilirdi:
Faiz Haram mıdır?
Diyanet çevirisiyle ilgili ayet şöyledir: Bakara Suresi, 275. ayet: Faiz (riba) yiyenler, ancak şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi, çarpılmış olmaktan başka (bir tarzda) kalkmazlar. ... Oysa Allah, alış-verişi helal, faizi haram kılmıştır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de (faize) bir son verirse, artık geçmişi kendisine, işi de Allah'a aittir.
Şimdi sorulara başlayalım:
1400 yıl evvelini hayal edin:
Paranın para karşısında değer kaybı veya değer kazancı yoktu.
Fon, hazine bonosu, repo, ters repo, borsa, sanal para yoktu.
Hal, market, petrol, araba, şoför, Taşıma ve nakliye gideri, köprü geçiş ücreti, tünel geçiş ücreti yoktu.
Enflasyon, Devalüasyon, Stagflasyon yoktu.
Spekülasyon, içeriden bilgi çalma(İç Ticaret), hisse satışı, sermaye artımı veya azaltılması, altın hisse, kooperatif yoktu.
Telif hakları, marka, patent, faydalı model, buluş, lisans ücreti yoktu.
Devlet borçlanması, şirket borçlanması, uluslararası bankalar, tröstler, karteller, tekeller(monopoller), metropoller, çek, senet yoktu.
Haciz, yedi emin, icra dairleri, icra memurları, ihale, el koyma, açık artırma, kapalı ve hileli satış yoktu.
Vergi, borç, ssk, hastane, ceza, ihtar, noter, yedi emin, yeminli mali müşavir, danışman, baş danışman, maaş, beş maaş yoktu.
Yazılım, donanım, bankamatik, e ticaret, kredi kartı, pos uygulaması, ıban, banka, merkez bankası, finans bakanlığı, para basma, para emisyonu yoktu.
Arsa simsarları, tapu dairesi, belediye harcı, tapu harcı, hazine tapusu satmak, gökdelen ve avm, kira ve kontrol, hazine satışı, turizm ve pasaport harcı, turizm geliri, tur operatörleri yoktu.
Uçak, helikopter, uydu, uzay, mars, füze, nükleer, atom bombası, denizaltı, İha, Siha yoktu
Silah ticareti, ajan ticareti, terörist ticareti, petrol ticareti yoktu.
Ekonominin içindeki tüm araçları yazarak bu durumu çoğaltabiliriz
1400 yıl önce ne vardı:
Deve üstünde mal getirmek, götürmek ve bunları satmak vardı.
Ürettiğini veya aldığını uygun pazar yerinde satmak vardı.
Tarım ürününü ekmek, fazlayı satmak vardı.
Hayvan ve hayvan ürünlerini almak, satmak vardı.
Bir de cariye ve köle ticareti vardı.
Bunların hepsi alış, veriş kısmına girmekteydi.
Bir de suç işlenebilecek durum vardı:
Maddi durumu olmayan kişilere paradan para kazanmak kaydıyla simsarlar veya günümüzün mafyası dediğimiz bankerler vardı.
Zorda olan tefeciden para alır, üstüne faiz koyarak tefeciye geri öderdi.
Çok kazanan ise, parasının malum kişilere gitmesi için tefeciye para verip, daha sonra fazlasıyla para alırdı. İşte, bu durum o zamanlar ve sonraki zamanlar çok insanın ölmesine veya öldürülmesine sebep olmuştur.
Bu durum günümüzde bile yasak. Tefeci, kumar, mafya, kara para sadece İslam coğrafyasında değil, diğer başka dinli ülkelerde bile yasak. Hatta İslam dışı ülkelerde bu ahlaksız durum yasaktır ama nerdeyse yok denecek kadar azdır.
Bu durumda faiz ifadesi; ticaretin çok dar bir alanındaki çok küçük bir kısmını karşılıyor, gerisini karşılamıyor.
Din insanları ve siyasi insanlar çıkar ortaklığına girişince maalesef dini ekonominin aracı ve hatta kullanılabilir aleti haline getirdiler. Dinin yolundan saptırılması sadece şovcu din simsarlarına ve çıkarcı siyasi kişilere yaramaktadır.
İşte Atatürk, Modern Diyanet’i bu nedenle kurmuştu. Din insanları aydın, bilime yakın ve bilgili olsun, din simsarlarına izin vermesin istemişti. Fakat günümüzde bu durum hiç de iyi olmayan bir noktaya geldi.