1959, AB ye başvurduk.
1960
1961
1962
1963
1964
1965
1966
1967
1968
1969
1970
1971
1972
1973
1974
1975
1976
1977
1978
1979
1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990, asrın liderimiz konuştu, “Avrupa Birliği ne girmek için koşturuyorlar, Avrupa Birliği bizi almamayı düşünüyor, biz de girmemeyi düşünüyoruz, bunların asıl adı Katolik Hıristiyan Birliği dir” dedi.
1991
1992
1993
1994
1995, asrın liderimizin ekürisi Abdullah Gül, Tbmm de konuştu, “Türkiye nin Avrupa Birliği ne giremeyeceği kesindir, bunu Avrupalılar söylüyor, çünkü Avrupa Birliği Hıristiyan Birliği dir, medya pembe tablolar çiziyor, halkın beyni yıkanıyor, Türkiye yi bu duruma getirenler suçludur, anlaşmaların hepsi kağıt üstündedir, Avrupa Birliği nin peşine takılarak Türkiye yi daha da fakirleştireceksiniz, siz bu zihniyette olursanız, sizi zenginler köşkünün bahçesinde kulübeye koyarlar” dedi.
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003, asrın liderimiz iktidara geldi, Almanya ya resmi ziyarete gitti, “en geç 8 senede Avrupa Birliği ne üye oluruz” dedi. Asrın liderimizle görüşen Alman yeşiller partisi başkanı Clauida Roth da kendisine hedef koydu, “size söz veriyorum, Türkiye Avrupa Birliği ne girdiği zaman evleneceğim” dedi.
2004, asrın liderimizle ekürisi Abdullah Gül, Brüksel den Ankara ya geldiler, kilometrelerce konvoyla karşılandılar, “Avrupa Fatihi” pankartları açıldı, AB bayrağını simgeleyen mavi balonlar gökyüzüne bırakıldı, güpegündüz havayi fişekler fırlatıldı, ikisi beraber kamyonun üstüne çıktılar, şehir turu attılar, asrın liderimiz konuştu, “bayramımız kutlu olsun, hedef tam üyelikti, tam üyelik alındı, hamdolsun başardık, bizim hükümetimize nasip oldu, inşallah bu başarımız ilerde romanlarda yazılacak” dedi. Türkiye seninle gurur duyuyor sloganları atıldı, kendisine “işte lider işte AB” yazılı çiçek takdim edildi, hep bir ağızdan “memleketim” şarkısı söylendi, sayın basınımız “dünya bize hayran” manşetleri attı.
2004, o yıl bitmeden bir destan (!) daha yazdık, asrın liderimizle ekürisi Abdullah Gül, takvimde başka gün kalmamış gibi tam 29 Ekim de Roma da Papa heykelinin önünde AB Anayasası na imza attı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası nı hiç beğenmeyen ve habire değiştiren bu arkadaşlar, AB Anayasası nın kelimesine bile dokunmadan imzayı bastılar, sayın basınımız “demokrasimiz taçlandı” manşetleri attı, “dünya bizi gıptayla izliyor” yorumları yazıldı.
2005, bu defa Viyana da destan (!) yazdık, Viyana daki AB zirvesinden dönen asrın liderimiz “hedef tam üyelikti, hamdolsun tam üyelik alındı” dedi, sayın basınımız “merhaba Avrupa” manşetleri attı, “üçüncü Viyana kuşatması” diyen de vardı, “Cumhuriyet in ilanından sonra en büyük adım” diyen de… “Her şey ona kısmet oldu, dimdik durdu” diyerek, asrın liderimizin hakkını teslim ettiler. Viyana da imzalanan anlaşma gereği, işsizliğin sona ereceği, soluduğumuz havanın, içtiğimiz suyun bile daha temiz olacağı yazıldı. Otlaklarımızdaki hayvanlarımızın bile daha mutlu, daha huzurlu olacağı yazıldı. Köşe yazılarına çok güldüğüm duayen sıfatlı bir gazeteci mesela… “Kompleksli ahmakların kafası almıyor, tarihi zaferdir bu” diye yazmıştı.
2006, sadece Avrupa Birliği ne girmekle kalmadık, asrın liderimiz Viyana daki halı saha maçında Avrupa Birliği karmasında forma giydi. Sayın hükümetimiz kaç paraysa ödedi, Viyana sokaklarındaki reklam panoları kiralandı, asrın liderimizin vole atarken çekilmiş posterleri konuldu. Asrın liderimizin vole atarkenki reklamlarında “Avrupa Birliği takımının yeni forveti, birlikte daha güçlüyüz, Türkiye başbakanı Recep Tayyip Erdoğan” yazıyordu. Asrın liderimiz maç öncesinde ısınma hareketleri yaparken, sayın hükümetimizin bakanları tribünde bayrak salladı, bayrağı en coşkulu şekilde kulübeci Abdullah Gül sallıyordu. Sayın gurbetçi ahalimiz halı sahanın tribünlerini doldurmuştu, tezahüratla inletiyordu. Sayın goygoycu basınımız, tırışkadan halı saha maçına dünya kupası finali muamelesi yaptı, naklen yayınlayan televizyonlar bile oldu. “AB de doksana taktık, AB nin golcüsüyüz” manşetleri döşendi. Asrın liderimiz biri penaltıdan iki gol attı. Köşe yazarlarımız “Avrupa Birliği ni Tayyip Erdoğan sırtladı, Avrupa ya galibiyeti başbakanımız getirdi, AB nin santraforuyla gurur duyduk” diye yazdı.
2006, aynı yılın ramazanda ayında, Almanya başbakanı Merkel geldi, asrın liderimiz iftara davet etti, iftar salonuna girerken Mozart ın Türk Marşı yla karşılandı, ezan okundu, hurmayla oruç açıldı, AB nin marşı olan Beethoven ın 9 uncu senfonisiyle uğurlandı.
2007
2008
2009, asrın liderimizin tee 2001 yılında ABD başkanı Bush a teklifte bulunduğu, “gelin bizi Nafta ya alın” dediği ortaya çıktı. ABD, Kanada ve Meksika arasındaki Kuzey Amerika serbest ticaret anlaşması na Türkiye nin katılmasını istemek, asrın liderimize mantıklı gelmişti!
2010
2011
2012
2013, asrın liderimiz, dümeni Asya ya kırdı, bu defa Putin e teklifte bulundu, “gelin bizi Şangay Beşlisi ne alın, biz de Avrupa Birliği ne Allahaısmarladık diyelim, oradan ayrılalım” dedi. Sayın basınımız “Şangay fatihi” manşetleri attı, “şimdi Avrupa düşünsün” diyenler oldu, “Avrupa bizi oyaladığına bin pişman oldu” yorumları yapıldı.
2013, aynı yıl, asrın liderimiz Avrupa Birliği müjdesi verdi, “tarihi anlaşma imzaladık, milattır, bu attığımız imzayla Avrupa kapıları ardına kadar açılıyor, hamdolsun vizeler kalkıyor, Türk vatandaşları üç sene içinde Avrupa ya vizesiz seyahat edecek” dedi. Sayın basınımız “Avrupa fatihi” manşetleri attı, “Avrupa Birliği zirvesine damgamızı vurduk, ne istediysek aldık” yorumları yazıldı.
2014
2015
2016, asrın liderimiz tarafından başbakan yapılan Ahmet Davutoğlu konuştu, Avrupa Birliği müjdesi verdi, “Kayserili pazarlığı yaptık, hamdolsun vizeler kalkıyor, Türk vatandaşları üç sene içinde Avrupa ya vizesiz seyahat edecek, ufkunuzu geniş tutun” dedi. Hiç kimse çıkıp “ne ufukmuş birader, üç sene önce de aynı lafı söylememiş miydiniz?” demedi. Sayın basınımız “Avrupa Birliği zirvesine damgamızı vurduk, ne istediysek aldık” manşetleri attı.
2016, Akp başbakanının bunları söylediği yıl, asrın liderimiz çıktı, “kimse kusura bakmasın, biz Avrupa Birliği nin kapıkulu değiliz, eyyy Avrupa Birliği sen yoluna biz yolumuza” dedi. Sayın basınımız “şimdi Avrupa düşünsün, Avrupa yı endişe sardı” manşetleri attı.
2017, asrın liderimiz Avrupa Birliği ne kapıyı kapattı, “bunların içinde protestan var, ortodoks var, ateist var, ama hepsi katolik Vatikan a gidiyor, niye gidiyor, çünkü bunlar tek millet, külahımıza anlatsınlar, bugünün hasta adamı Avrupa Birliği dir” dedi.
2018
2019
2020, asrın liderimiz, Fransa üzerinden Avrupa Birliği ne giydirdi, “siz gerçek manada faşistsiniz, siz Nazi nin zincir halkalısınız” dedi.
2020, yine bu yıl, “Avrupa yeniden barbarlık dönemine gidiyor” dedi, “buradan Batı ya sesleniyorum, siz katilsiniz katil” dedi, “haçlı seferlerini yeniden başlatmak istiyorlar” dedi.
2020, yine bu yıl, “Avrupa Birliği nin sonu geldi” dedi.
2020, önceki gün, “kendimizi başka yerlerde değil, Avrupa da görüyoruz, geleceğimizi Avrupa Birliği yle birlikte kurmayı tasavvur ediyoruz” dedi.
2020, dün, Avrupa Birliği ortak donanmasına ait Alman fırkateyni, Türk bayraklı gemiyi bastı, sayın hükümetimiz Avrupa Birliği ni kınadı.
★
Zikzak kelimesinin sözlük anlamı bile yetersiz kaldı.
★
Biz birbirimizin ne mal olduğunu biliyoruz da, bizim yüzümüzden Claudia Roth evde kaldı, kadıncağıza biraz ayıp oldu.
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 25.11.2020 00:00:00 / Okunma = 23790