CHP’yi diğer partilerden ayıran çok büyük puntolu çizgiler vardır. Bunlar en zekiden, en aptalına, en haininden en dürüstüne kadar hiç kimsenin inkâr edemeyeceği gerçeklerdir. Ülkedeki şu anki partiler bir kişi veya bir aile veya bir grubun kurduğu, siyasi hizmetin yanı sıra ticari kazanç sağlamak amacındadır. Fakat CHP bir ülkeyi kurmuş, bu ülkenin devrimlerini yapmış, bu ülkenin yanı sıra bölgenin ve dünyanın sömürgecilerine karşı isyan başlatmış ve başarılı olmuş, isyan başlatmak isteyenlere ön ayak olmuş, öncülük etmiş ve yüz yıldan bu yana özellikle takip edilen, sahibi halk olan bir partidir.
Bir insan bu partinin üyesi olabilir. Üye olan birisi partinin çeşitli organlarında görev almak isteyebilir. Üye olan kişi bu partinin başkanı da olabilir. Fakat bir üye partinin koltuğunu üzerine geçirmek üzere zimmetleyerek darbe yapmaz, yaptırmaz. CHP Ahlakı buna izin vermemelidir!
CHP iktidara gelmelidir. Fakat CHP iktidara gelmese bile etkisi ve gücü, temsil ettiği 6-Ok sayesinde bölgede ışık saçmaktadır. O oklar dünyaya mesaj vermektedir. Bu nedenle CHP’nin ana görevi iktidara gelmek değil, ilkeleri uygulamak veya uygulatmaktır. Elbette iktidara gelerek bu ilkeleri daha kısa yoldan da uygulamak muhteşem olur. Ancak, günümüzde aydınlanma iktidar eliyle değil, iletişim ve etkileşim kanallarında daha başarılı olmaktadır. Devletin eğitim sistemi, devletin tarih sistemi, devletin ekonomik sistemi şeklinde halk nezdindeki olumsuzluklardan etkilenmeden, muhalefetin aydınlanma işlevleri devreye alınabilir.
Günümüzde aydınlanma halka yaymak için devletin gücünden daha ziyade halkın gücü daha etkili ve verimli olmaktadır. CHP’de maddi ve manevi olarak bu güç vardır. Peki, neden uygulanmaz? Çünkü etkileşimi fazla olan insanlar ilk önce CHP başkanını ve yönetimini orada tutmak istemez de ondan! Maalesef aydınlanma ilk önce kendi çevresinde isyanla başlar. İşte bunun korkusuyla CHP yönetimi sahte hoş ve boş demeçleri verip, gerçek kötü politikaları uygulamaktadır.
CHP Felsefesinin en önemlilerinden biri de onurlu, gururlu ve hatta şerefli olmaktır. En küçük başarısızlığın hesabını verecek kadar hem kendi hem de partinin onurunu düşünmek gerekir. Peki, bu felsefe şu anki CHP Yönetiminde var mı? Defalarca yerel ve genel seçim kaybedilmiş ama hala koltuğa yapışmışlar. Ülkede hilafet nidaları atılmakta, CHP Yönetimi, Salı toplantılarında avazlanmaktadır. Rejim değişti, CHP Yönetimi gaz alma politikası uygulamaktadır. İnsanlar cezaevine tıkılıyor CHP Yönetimi, ‘anayasa mahkemesi’ başvurusunu söyleyerek ortamı yatıştırmaktadır. Hukuk rafa kalkmış, adalet yok, eşitlik yok, devlet azınlık kontrolüne geçmiş, CHP Yönetimi vaatleri sıralıyor.
CHP Yönetimin sıraladığı vaatlere kendilerinin bile inandığını sanmıyorum. Peki, bunu neden yapıyor? Bakın sosyal medyada ve iletişim dünyasında en çok nefret edilen insanlar kimler? Feyzioğlu, Bahçeli, Perinçek, Kılıçtaroğlu…
Büyün bunları bilip de hala pişkince ve mezhepçi bir delege sistemiyle parti yönetimini ele geçiren şu anki yönetim yerinde mutlu mu duracak? Ülkeyi Sünnici bir zihniyet yönetiyor, CHP’yi de Alevici bir zihniyet yönetsin diye direndikleri ve dümen kurarak yönetimi vermedikleri bu durum kimin hayrına?
Şunu net olarak gördük. Kılıçtaroğlu ve ekibi demokrat değil. CHP delegeleri demokrat değil. Demokrasi onlar için de inip binilecek bir trendir. Bu zihniyet ülkeye fayda sağlamaz. Bu zihniyet sanırım AKP darbesiyle devrilecek. Buraya yazıyorum. CHP üyeleri basiretsiz yönetimi kovmakta başarısız oluyor ama AKP hiç de başarısız olmaz, Kılıçtaroğlu ve ekibini oradan alaşağı eder. Sonrası ise hiçbirimiz için de iyi değil.
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 26.07.2020 00:00:00 / Okunma = 21509