TBMM yi kurdu.
Sadece 16 gün sonra…
Asar-ı Atika Müdürlüğü kurulması talimatı verdi.
Daha “vatan” diyebileceğimiz bir toprağımızın kalıp kalmayacağı bile belli değilken, kültür varlıkları müdürlüğü tarafından envanter çalışmasına başlanmasını, ören yerlerinin tespit edilmesini istedi.
★
Memleketi “kültür” üzerine inşa etmek istiyordu.
Kültür yoksa, kültür kökleştirilmezse, içselleşmezse, savaşı kazansak bile ayakta kalabilmenin mümkün olmadığını düşünüyordu.
★
“Kan deryası” olarak nitelendirdiği Sakarya Savaşı olanca şiddetiyle devam ederken, işgal kuvvetleri Ankara nın burnunun dibine kadar yaklaşmışken, top sesleri şehirden duyulurken, Meclis in Kayseri ye taşınma ihtimali varken, akıbetimiz belirsizken…
“Eti müzesi” kurulması için talimat verdi!
★
Kurtuluş Savaşı kazanıldı.
Cumhuriyet ilan edildi.
“Eti müzesi” olarak ortaya koyduğu fikir, Anadolu Medeniyetleri Müzesi olarak
hayata geçirildi.
★
Topkapı Sarayı nı müze yaptı.
★
Efes antik kentini müze yaptı.
Bergama antik kentini müze yaptı.
★
1921-1936 yılları arasında…
Ankara arkeoloji müzesinin,
Ankara etnografya müzesinin,
Konya Mevlana müzesinin,
İzmir, Diyarbakır, Antalya, Sivas, Adana, Edirne, Kayseri, Tokat, Kütahya, Samsun, Van, Alanya, İznik, Silifke, Manisa, Amasya, Bursa, Afyon, Denizli, Isparta, Niğde, Kırşehir, Sinop
ve Çanakkale müzelerinin açılmasını sağladı.
15 yılda 30 müze açtırdı.
★
Hitit ve Asianik Araştırmalar Derneği tarafından Fransa da yayınlanan Hitit dergisinin sponsoruydu.
Fransız tarih ve arkeoloji profesörleri tarafından yayına hazırlanan derginin künyesinde “Gazi Mustafa Kemal in himayesinde yayınlanmaktadır” ibaresi yeralıyordu.
★
Arkeolojik kazıları başlattı.
Alacahöyük…
Mustafa Kemal in talimatıyla “ilk milli arkeolojik kazı” oldu.
Defalarca uğradı, kazı alanını gezdi, buluntuları inceledi.
★
Ankara nın simgesi olan güneş kursu 1935 yılında bulundu.
Duyar duymaz derhal Alacahöyük e geldi, heyecanı ve mutluluğu gözlerinden okunuyordu.
★
1924 te sırf bu iş için İzmir e gitti, Efes antik kenti ni gezdi.
Bergama antik kenti ni gezdi.
Vahdettin le Almanya seyahatinde, Türkiye den götürülen Zeus Sunağı nı incelemişti, o gün neler hissettiğini, üzüntüsünü Bergama da anlattı.
★
(1917 yılında Vahdettin henüz veliahtken Almanya ya gitmişti, heyetinde Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal de vardı.
10 gün Berlin de kaldılar.
Şehri dolaşırlarken Kaiser Friedrich Müzesi ne de uğradılar.
Pergamon Müzesi nin inşaatı henüz bitmemişti, Zeus Sunağı bugün Bode Müzesi olarak tanınan Kaiser Friedrich Müzesi nde sergileniyordu. Tam olarak sığmadığı için bir bölümü yerleştirilmişti, bütünüyle sergilemek için Pergamon Müzesi ni yapıyorlardı.
35 metre genişliğinde, 33 metre derinliğinde, 15 metre yüksekliğindeki devasa mermer sunak, arkeolojik sömürgeciliğin farkında bile olmayan Abdülhamid in verdiği özel izinle kaçırılmıştı.
Bergama Akropolü nden adeta çiçek gibi koparılmış, parça parça sandıklara yüklenmiş, yüzlerce mandanın çektiği kağnı filosuyla Dikili ye taşınmış, savaş gemisiyle Almanya ya götürülmüştü.
Abdülhamid in hatasını, kardeşi Vahdettin çaresizlikle seyrediyordu…
Mustafa Kemal o günü hep sızıyla hatırlayacaktı, “büyüleyici ama kahrediciydi” diyordu.)
★
Antalya ya her gidişinde Aspendos u gezdi.
★
Hasankeyf in yüzey araştırması 1932 yılında Mustafa Kemal in talimatıyla başlatıldı.
★
1933 te ilk kazması vurulan Truva kazılarını, elde edilen bulguların korunmasını, bizzat
takip ediyordu.
★
9 Eylül 1922 de işgalciler denize dökülürken, İzmir cayır cayır yanarken, Sardes antik kentine ait buluntular çalınmıştı.
Çünkü…
Manisa Salihli deki Sardes antik kenti Osmanlı döneminde Amerikalılar tarafından kazılıyordu. Buluntular İzmir e taşınmış, bugünkü İzmir Atatürk Lisesi nin depolarına yerleştirilmişti.
İzmir cayır cayır yanarken Amerikan konsolosluğu fırsat bu fırsat diye düşünmüş, Sardes buluntularını 56 sandığa yerleştirerek, New York a göndermişti; Metropolitan Müzesi ne teslim edilmişti.
Kelimenin tam manasıyla yangından mal kaçırılmıştı!
Mustafa Kemal bunu asla unutmadı.
Cumhuriyet ilan edilir edilmez son derece sert bir dille diplomasi başlattı.
53 sandık dolusu eserimizi 1924 yılında geri aldı.
Üç sandık hakkında “biz de bulamıyoruz, kayıp” filan demişlerdi ama, hiç olmazsa gerisi kurtulmuştu.
★
1933 yılında Üniversite Yasası hazırlanıyordu.
Taslakta yeralmıyordu, bizzat yazdırdı, “arkeoloji entitüsü”nü monte ettirdi.
★
Dikkatle okumanızı rica ediyorum…
“Tabiatın esrar dolu sinesine hergün daha çok girmekte olan insan zekası, realiteye kavuşmak için, insanlık tarihini aydınlatacak ilimler bulmuştur. Arkeoloji işte o ilimlerin başında gelir. Tarih, bu ilimlerin bulduğu belgelere dayandıkça temelli olur. Bizim topraklarımızdaki tarih belgelerimizin her bir parçası, bizim kültürümüzün aynasıdır” diyordu.
★
“Ne Mutlu Türküm Diyene” kavramının, kökeni buydu… Irk, din, dil, hatta zaman farkı gözetmeden, bu topraklarda varolan, bizden di.
★
Nazi zulmünden kaçan Alman biliminsanlarına kucak açarak, “çiviyazıları bilimi”nin Türkiye de öğrenilmesini sağladı.
Yüzyıllardır el sürülmeden duran Sümer tabletlerinin bilim dünyasına sunulmasını sağladı.
Üniversitede Sümeroloji bölümü açılmasını sağladı.
Sümeroloji adını Mustafa Kemal koydu.
★
Türkiye nin ilk güzel sanatlar müzesini 1937 yılında Dolmabahçe Sarayı nın Veliaht Dairesi nde kurdurdu, bizzat açtı.
Osman Hamdi bey, Şeker Ahmet paşa, Hüseyin Avni Lifij, İbrahim Çallı, Nazmi Ziya, Hikmet Onat, Ayvazovski, Pierre Bonnard ve Maurice Utrillo nun eserleri sergileniyordu.
★
“Bir millet ki resim yapmaz, heykel yapmaz, itiraf etmeli ki, o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur” diyordu.
★
Sanatçıları onore etmekle yetinmiyor, maddi açıdan desteklenmesi için tüm devlet kurumlarının bütçe ayırmasını istiyordu.
1935… Osman Hamdi bey in öğrencisi, Fikret Mualla nın hocası olan Şevket Dağ sergi açmıştı.
Son gün Mustafa Kemal geldi.
Hangilerinin satıldığını sordu.
Maalesef tabloların hiçbirine alıcı çıkmamıştı.
“Serginizi görmeye milli eğitim bakanı, milli savunma bakanı, başbakan gelmedi mi?” diye sordu.
Hepsi gelmişti.
Genel sekreteri Hasan Rıza ya döndü.
“Bu kadar bakan içinde bir gören olmamış demek ki… Biz bu şaheserleri Çankaya ya götürelim de daha yakından seyredelim” dedi.
Kendi parasıyla satın aldı.
★
Hat, tezhip, minyatür, ebru gibi geleneksel sanatlarımızın yaşlanan ustalarıyla birlikte yokolmasını önlemek istiyordu.
Bu amaçla, kız enstitülerinde, erkek sanat okullarında ders olarak okutulmasını sağladı, geçmişten geleceğe aktarılmasını sağladı.
★
Başkent te inşa edilen yeni kamu binalarında, mutlaka çini, vitray, taş süsleme sanatlarından örnekler kullanılmasını istiyordu.
★
Afet İnan ın aktardığına göre, Kızkulesi ne Fatih Sultan Mehmet in heykelini yaptırmayı tasarlıyordu. Kızkulesi nin yanından ne zaman geçse, orada böyle bir abide görmek istediğini söylüyordu.
★
Mimar Sinan hayranıydı.
Türk Tarih Kurumu na talimat verdi.
Bilimsel araştırma yapılmasını, Mimar Sinan ın vücut ve yüz hatlarına en uygun heykelinin ortaya çıkarılmasını istedi.
Süleymaniye külliyesindeki mezarı açıldı.
Kafatasından ve kemiklerinden ölçüm yapıldı, boyu tespit edildi.
Kayseri de dünyaya geldiği Ağırnas köyüne gidildi. O yörede doğup büyüyen yurttaşların karakteristik fotoğrafları çekildi.
Mimar Sinan a dair nesilden nesile aktarılan menkıbeler toplandı.
Bu araştırmalar çerçevesinde, Sinan ın yüzünü sembolize eden bir madalyon hazırlandı, Mustafa Kemal e sunuldu, onay alındı.
Bugün Türkiye nin dört bir yanında bulunan Mimar Sinan heykellerinin tamamı, işte o madalyondan türetildi.
★
Mimar Sinan ın yanısıra Kanuni Sultan Süleyman ın Barbaros Hayrettin in ve İbni Sina nın heykellerinin yapılmasını istemişti.
Beşiktaş taki Barbaros Anıtı mesela, 1944 te İsmet İnönü tarafından açıldı. O anıtın yapımına Mustafa Kemal in sağlığında başlanmıştı.
★
1924…
Topkapı Sarayı nı geziyordu.
Hırka-i Saadet Dairesi nde kutsal emanetler bölümüne geldi.
Sancak-ı Şerif i görmek istedi.
Sandığından çıkarıp, masaya serdiler.
Herkes büyülenmiş gibi bakarken, Mustafa Kemal sert bir ifadeyle, “Sancak-ı Şerif bu değil, aslı nerede, aslını getirin” dedi.
Topkapı ya adeta bomba düşmüş gibi oldu.
Panik yaşandı, kısa süre sonra vaziyet anlaşıldı.
Siyah renkli orijinal Sancak-ı Şerif çürümüş parçalanmıştı, onun yerine yeşil renkli Sancak-ı Şerif dikmişlerdi!
Lime lime olmuş orijinal sancak, sandığın dibinde torbadaydı.
★
Mustafa Kemal i özellikle “tarih” konusunda kandırabilmek mümkün değildi; kulaktan dolma değil, daima somut bilgi sahibiydi.
★
1931… Türkiye nin “milli” adını taşıyan ilk kütüphanesi için, İzmir Milli Kütüphanesi için arsa tahsis ettirdi.
Bina yapılması için bütçe tahsis ettirdi.
İnşaat halindeyken iki defa bizzat denetledi.
29 Ekim 1933 te Cumhuriyet in onuncu yıldönümünde açılmasını sağladı.
★
1934… Türkiye ye ziyarete gelen İran Şahı nı İzmir e götürdü, İzmir Milli Kütüphanesi ni gezdirdi.
Dünya tarihinde misafir devlet başkanını kütüphaneye gezmeye götüren ilk ve tek devlet başkanıydı!
★
Ankara nın ilk orkestrasını kurdu.
1923…
Zeki Üngör, Makam-ı Hilafet Filarmoni Müzikası nda başkemancıydı.
Henüz hilafet kaldırılmamıştı.
Mustafa Kemal mektup yazdı, Ankara ya çağırdı.
“Artık beraber çalışacağız” dedi.
Zeki Üngör liste yaptı; piyanist Sadir, viyolonist Halim ve Nedim, flütist Kadri yi Ankara ya getirdi. Başkent in ilk orkestrası Çankaya Köşkü nde Mustafa Kemal e konser verdi.
Bu tadımlıktı…
Bilahare, 85 kişilik orkestra kuruldu.
Osmanlı Bankası nın tren istasyonundaki ambarına yerleştiler.
Halka açık senfoni konserlerine bu ambarda hazırlandılar.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası nın nüvesini oluşturdular.
★
Şahane dans ederdi.
1935…
Sovyetlerin en ünlü opera ve bale sanatçıları, efsane besteci Dmitri Şostakoviç liderliğinde Türkiye ye geldi.
Beş hafta kaldılar, İstanbul, Ankara ve İzmir de 23 konser verdiler.
Mustafa Kemal tarafından bu turneye öylesine önem veriliyordu ki, Sovyet sanatçılara bakanlarımızın makam otomobilleri tahsis edilmişti.
Lev Oborin, Nikita Magarof, David Oistrakh, Lev Steinberg, Valeriya Barsova, Maria Maksakova, Aleksandr Pirogov, Ivan Zhadan, Penteleimon Nortsov, Natalia Dudinskaya, Asaf Messerer…
Turnenin sonunda konuk sanatçılar onuruna Ankara da balo tertiplendi.
Mustafa Kemal, Bolşoy un sopranosu Maria Maksakova yı dansa kaldırdı, vals yaptı.
Saat 22 de başlayan balo, sabah 7 ye kadar sürdü!
Türkiye hatıralarını kaleme alan Sovyet sanatçılar şu ortak yorumda buluşmuştu: “Mustafa Kemal çok etkileyici dans ediyor.”
★
Tiyatronun hamisiydi.
★
Gölge oyunu ve kukla tiyatrosunun yaşatılması için çaba harcıyordu.
Gölge oyunu ve kukla için “Türk ün canlı sineması” diyordu.
★
Sinema perdesine bakıyor…
Küresel propaganda gücünü görüyordu.
Henüz 1920 de şunları söylemişti:
“Sinema öyle bir keşiftir ki, gün gelecek, dünya medeniyetinin veçhesini, barutun, elektriğin, kıtaların keşfinden daha çok değiştireceği görülecektir. Sinema, dünyanın en uzak uçlarında oturan insanların birbirlerini tanımalarını, sevmelerini temin edecektir. Sinema, insanların arasınd
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 17.07.2020 00:00:00 / Okunma = 28275