ABD ölüm ve bulaşma istatistikleri, İngiltere, İspanya, İtalya, Fransa… Bunlar gerçek veri açıkladığı düşünülen ülkeler. Bunlara en son Rusya ve Brezilya eklenmek zorunda kaldı.
Virüsün yayıldığı ilk zamanlar Rusya, İtayla ve ABD gibi çok ülkeye yardım uçakları gönderdi ve kendisinde virüs olmadığını beyan etti. Sonraları Dünya Sağlık Örgütü baskısı nedeniyle Rusya gerçekle yüzleşti. Şu an verilerde ABD’den sonra zirveye yerleşecek gibi duruyor. Çin virüsün çıktı yerken sanırım en az ölümlerin olduğu yer olarak kalacak! İnanalım mı? Hong Kong’da her gün isyanlar ve protestolar var ama nedense Çin’de hiç virüs yok! Bu Çin verisi nedeniyle Batı ülkeleri, Dünya Sağlık Örgütü’ne savaş açtı.
Bir de bu virüsü hiç ciddiye almaz ülkeler vardı, onların bir kısmı şu an ölümlerden ölüm beğeniyor, bir kısmı ise ölümleri bile istatistik olarak saymıyor.
Almanya’nın, Çin’in, Mısır’ın, İsrail’in, Yunanistan’ın paylaştığı verilere inanmıyorum. Çünkü gerçekler ve kuşkular onları yanıltıyor. Bir de hiç veri vermeyen ülkeler var: Asya’daki Türk Cümhuriyetleri… Mübareklerde hiç ölüm olmadı! Arap ve Müslüman ülkelerde ise nedense ölenler hep yabancı uyruklular oldu! Afrika yeni yeni itiraflara başladı. Güney Amerika yeni yeni gerçeklere döndü. Kuzey ülkelerine bu virüs pek uğramadı!
Komşumuz Suriye mesela. Hiçbir yerde ölüm, virüs, bulaşıcı, hastalık haberi göremiyoruz. Bir ara Irak gündem yapmıştı, sonra onlar da haber vermeyi bırakılar. Kuveyt, Yemen, Birleşik Arap Emirlikleri, ‘Şahsım’ ülkesi olan Katar mesela…
Bir de ülkemiz var. Diğer ülkelerin gerçeklerini bilmiyorum. Bizde ise istatistikler hep tartışıldı. Az değil, 80 milyonluk bir ülkeyiz, yan komşumuz İran da bizim kadar nüfusa sahip ama nedense İran kırılıyor ve nedense bize Allah yardım ediyor! Bu mümkün mü?
Yabancı medyalara bakınca bu durum mümkün görünmüyor. Avrupa ülkeleri vatandaşlarına Türkiye’ye gidin demiyor. Türkiye’den geleceklere girişte sert tahlil yapacağını ise aleni belirtiyor. Amerika da keza öyle… Rusya, kendi belasından Türkiye’yi görmüyor bile. Biz bu arada el açmış, turist bekliyoruz. Beklediğimiz turist gelmezse, yandım keten helva!
Yine de aklım almıyor bizdeki istatistik karmaşasını! Aynen devletin enflasyonu, sokağın enflasyonu, devletin işsizliği, sokağın işsizliği, devletin ekonomik teşviki, sokağın teşviki gibi oldu: Devletin istatistiği, sokağın istatistiği…
Ben, bunun sebebini sınırları zorlayarak yazayım:
Aslında başlarda virüs AB ülkelerinden ülkemize gelenden daha fazla, haçtan gelenlerden bulaştı. Çünkü virüs temasla çoğalıyor. Doğal olarak yüzlerce ülkeden hacca gidip de sık bir arada bulunan insanlar birbirlerine bulaştırmış olacaktır; bunun tersi imkânsız. Bu insanlar ülkerine gelince elleri öpüldü, yanakları öpüldü… Bu insanların çevresi bulaş oldu. Halkın dini kişilerden uzaklaşmasının önüne geçmek için devlet bu bilgiyi önemsemedi. Buna en büyük delilim yaşlılar kısmının sokağa hala çıkamıyor olmasıdır.
Neden yaşlılar içeride? Veriler ülkemizde yaklaşık 7 milyon yaşlı olduğunu gösteriyor. Bunların önemli bir kısmı karı koca ve yine önemi bir kısmı cami, hac ve benzeri kutsal yerle ilişkilidir. Bu insanlar sokağa inseydi bulaşma çığ gibi olurdu. Bu durumda geçlik dindarlardan ve kutsal yerlerden uzaklaşırdı. İşte iktidar bu psikolojik durumu devreye aldı. Buna da en büyük delilim; Diyanet bu kornoda bile bütçede kısıntı yapmadı, aksine çok harcama yaptı, toplumdaki dini duyguyu daha da yükseltmek istedi.
Çocuklar ve yaşlılar korunmayı her daim ön plana çıkarır. İkisinin de alt limitle de olsa para, geçim sorunu ve kaygısı yoktur, güven sorunu vardır. Gençlik ise açlığı ön plana çıkarır. İktidar bu durumu da iyi gördü. Bu nedenle çocuklar ve yaşlılar hala korunuyor!
Peki, bu evde kalan yaşlıların hasta olanları ne oldu? Onların iyileşenleri oldu, ölenleri de oldu. Ancak, ölenleri evde ölünce, hastalık adı Korona yerine kalp yetmezliği, tansiyon, yaşlılık veya benzeri bahaneler olmuştur.
Mezarı olmayacak bir yaşlıyı düşünmek ülkemizde mümkün değildir! Korona gömülmelerini gören bir yaşlı virüsten ölmeyi katiyen kabul etmez!
Bu konuda bir diğer delilim, en erken açılması gereken ve iktidarın çok ihtiyaç duyduğu camilerin en geç açılmış olmasıdır. Yaşlılar sokağa çıkmakta serbest olmadan, devlet yaşlıların hastalanmayacağından emin olmadan camiler de serbest olmayacak gibi görünüyor...
Bir başka neden daha var: Türkiye’de ekonomik kriz büyüktü ve L şeklinde devam ediyordu. Korona üstüne ek olarak geldi. Şimdi işsiz sayımız felaket durumda. Bu arada devletin en büyük beklentisi turizm geliriydi. Ülkede bulaşıcı var dense, medya haber yapmaya devam etse, turist gelmeyecekti. Erkenden koronoyı yenmiş, ekonomiyi düzeltmiş olacak olan ülkemiz, turist pastasının büyük kısmın almak için bir yöntem uyguladı. Başarılı olunur mu? Kuşlulu...
Bütün bunlardan sonra şu akla geliyor: Ya ekonomide beklenen iyileşme olmaz, turist beklenen gibi gelmez, ihracat artmaz, ithalatın önüne geçilemez ve küçük esnafın batışı durulamazsa… Üstüne saklandığı iddia olunan ölümler de eklenmeyecek mi?
Umarım Küçük Amerika olmayız! Şahsen istemem!
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 7.06.2020 00:00:00 / Okunma = 20354