İçinde bulunulan düzen ve durum
hiç hoş değil. Korona belası olmasaydı, muhakkak başka bir bela bizleri, tüm
insanlığı bulacaktı. Bu kirlenmiş insanlık böyle giderse belalardan kurtulamayacaktır.
Ancak, dünya geneli olan
belaların bize bulaşması ciddiye alınmıyor; nasıl olsa tüm insanlık aynı
dertten mustarip diye. Bir de ciddiye alınmayan ama gerçekte geleceğimiz için çok
tehlikeli olan kendi belalarımız var; işte o belalarımıza acil olarak çözüm
bulmalıyız.
ABD karışık sistemini ve hatta
kovboy sistemini saymazsak, tüm dünyada Başkanlık, Yarı Başkanlık, Yarılaşmış
Başkanlık gibi türlü adı olan ama özette tek adam sistemi olan bu rejim ülkemiz
için çok tehlikelidir.
Tüm başkanlık sistemleri ilk başlarda
çok şatafatlı başlıyor ama ilerledikçe ‘Stalin Rusyası’na dönüşüyor. Önce
yakınlarını yok ediyor, sonra uzakta olsa bile kendisine yakın olmayanları yok
ediyor. Bir süre sonra insanların kendisine yakın olup, olmadıklarını kontrol
etmek istiyor, bunun için devletin tüm olanaklarını kendisi ve ailesi için feda
ediyor. Adına istihbarat, ajan, ispiyon, trol(karşılıklı çıkarcı), bildirici
denilen şikâyet düzeni tek adam sistemlerinin ayakta kalmasının temelini
oluşturuyor.
Adına Cumhurbaşkanlığı Hükümet
Sistemi de dense şu an gelinen nokta ‘Tek Adam Sistemi’dir. Bu sistemde bir
ailenin geleceğini bir ülkenin geleceği ile özdeş görmek büyük bir kitlede
şartlanmışlık duygusu oluşturmaktadır. Asıl tehlikeli olan bu büyük kitledir
ki; her an kendi içine almadıklarını linç edebilir konumdadır.
Muhalefet ne yapmalıdır?
Temeli Kuvayı Milliye olan ve 6
Ok’unun içinde halkı, devleti ve milleti için her türlü fedakârlığı yapmak olan
CHP diğer partilerden ayrılmaktadır. CHP temelinde halk varsa kendisi var, halk
yoksa kendisi yok denecek “asil” felsefe vardır. CHP; ancak Türk Milleti yok
olup, tarihten silinirse, kendisi de yok olur. Bu bağlamda fedakârlık yapmak ve
öncü olmak CHP’nin asil görevidir ve diğer görevler bazen tarihin bazı durumlarında
‘teferruat’ olmaktadır.
“Söz konusu olan vatansa, gerisi
teferruattır” ilkesi illaki savaş ortamında geçerli olmaz, Demokrasi, Cumhuriyet,
Laiklik ve Kişisel Yaşam Özgürlüğü tehlikeye girince de bu ilke devreye girer.
Bu ilke doğrultusunda TBMM’nde:
a)
Şu an, acil ve hemen DEVA partisine 22 vekil
verip, onların mecliste olmalarının sağlanması ve grup kurmaları,
b)
Millet İttifakı olarak İyi Parti’nin de Gelecek
Partisine 22 vekil verip, o partinin de mecliste grup kurmasının sağlanması,
c)
Bu dört parti ile Millet İttifakı’nın revize
edilmesi,
d)
Bu ittifaka Saadet ve diğer demokratik kitle partilerinin
katılımın sağlanması…
Belediyelerde:
a)
Merkezi Ödeme Sisteminin devreye alınması ve
İstanbul’daki bir Sivaslının, Sivaslı bir belediyesindeki kimsesize yardım
etmesinin sağlanması,
b)
Ülke genelinde durumu kötü, işsiz ve hatta yaşam
sınırında olanların merkezi bir veri tabanında tutulması ve yardımların da merkezi
yapılmasının sağlanması,
c)
Kimlik, din, dil, ırk, mezhep veya diğer tüm
ayrıştırıcı davranışlardan özellikle kaçınılması ve halka, bunlar iktidara gelince
ülke genelinde her yere yardım eder imajının oluşmasının sağlanması…
Kobi ve esnaflarda:
a)
Çok acil vergi, kira, personel ve iletişim maliyetleri
konularında politika geliştirilmesi,
b)
Batmak üzere olan Kobi veya esnafa kısmi
hissedar olunacak politikalar geliştirilmesi sonucu bu Kobi’ler hem batmaz, hem
de en az 2 kişi, belki de daha fazla kişi işsiz kalmaz...
c)
Kobi veya esnafta, bürokratik engellerin ortadan
kaldırılmasının sağlanması için politika geliştirilmesi,
d)
Bir ildeki Kobi veya esnafın çok acil ihtiyacını
başka ildeki maddi durumu iyi olan Kobi veya esnafla ile buluşmasının sağlanacağı
‘Askıda Kobi’ gibi bir sistemin ivedi olarak devreye alınması...
Bu sistemler derhal ve ivedi
olarak devreye alınırsa, yaklaşan erken seçimde çok ama çok büyük bir avantaj
elde edilmiş olur…
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 24.05.2020 00:00:00 / Okunma = 16613