Yani, ikilemli. Beyni darmadağınık. Çünkü karar veremiyor. Karar verdikten sonra yaşanacak kâbusu hesap ediyor. Korona Virüs (Bazıları bilerek Covid 19 diyor) dünyayı mahvetti. Ancak, bazı ülkeleri daha sonradan daha çok mahvedecek.
İktidar şu an fena çaresiz durumda. Bu nedenle elindeki tüm propaganda araçlarını sonuna kadar kullanıyor. Özellikle Diyanet destekli imam propagandası ve Tarikat destekli dinciler sahadalar. Buna bazı sanatçıları da eklemek lazım. Ama parasızlık kokusunu halk bir defa aldı ise, bu propagandalar etkisiz kalır. Hatta ters teper.
Sokağa çıkma yasağı an itibariyle hala uygulanmadı. İktidar da uygulamak istemiyor. Çünkü: Ülkedeki firmaların %90’ı KOBİ statüsündedir. Dünya ölçeğinde uzun zaman ayakta kalacak firmamız yok denecek kadar az. Kamu kaynaklı olup da bütçe destekli fabrikalarımızı bu iktidar bile isteyerek sattı. Onların yokluğu ülkedeki ekonomik riski daha da artırmaktadır.
İktidar çok iyi biliyor ki; faaliyete 6 ay ara veren bir KOBİ tekrar eski düzenine zor kavuşur. Yeni isimle, yeni yerde, yeniden faaliyette bulunacaktır. Eski sermaye yok olmuş demektir. Ayrıca, iktidar çok iyi biliyor ki; ülkedeki KOBİ statüsündeki firmaların sahiplerinin birikmiş sermayesi yok denecek kadar azdır.
İnşaat firmalarının birkaçı hariç, kira getirili rant zenginlerinin bir kısmı hariç ülkede durumu maddi olarak uzun süre yetecek vatandaşımız yok.
Sokağa çıkma yasağı uygulanınca milyonlarca insan gelirsiz olacak. Sermayesi olmayan firma çalışmayan personeline maaş veremeyecek. Bu durumda devletin kendi vatandaşını aç bırakmaması lazım ki; bu durumda devletin de elinde nakit para olması lazım fakat paramız yok. Para bassa, bu defa da sokak enflasyonu o parayı iki ayda yok edecek. Geriye, kötü gün sermayesi kalıyordu, hükümet onu da harcadı. Hem işsizlik, hem varlık fonu hem de Merkez Bankası yedek akçesini harcadı. Dışarıdan borç bulması çok zordur. Kriz öncesi İngiliz ve Katar pazarından yüksek faizli para bulması bir nebze rahatlatıyordu, şimdi onlar da kendi can derdindeler. Aç kalan halk sokağa çıkar korkusu hükümete fena baskın durumda.
Şu an olduğu gibi sokağa çıkma yasağı olmadı ve bu hayatın bu şekilde kısıtlı devam ettiğini farz edelim. Bu defa da halk, eskiye nazaran daha az işsiz kalmakta ancak, hastalık daha çok insan ölümüne sebep olmaktadır. Elbette, ölümlerin bir kısmında TANI KODU değiştirerek “Koronodan ölmedi“ gibi bir olay da olabilir (yapıyorlar demiyorum); bu durum bile genelde ölüm memnuniyetsizliğini azaltmayacak. Üstüne hala devam eden bir terör belası da şehit sayımızı artırmaktadır. Koronayla ilgili olmayan tek şansımız, petrolün düşmüş olmasır ki, bu da devletin açığını kapatamaz. Çükü, milyonlarca şirket beyan vermedi. Beyan vermemesi demek; Beyan vergisi, KDV vergisi, ÖTV vergisi, Dolaylı Noter vergisi, Tapu Harcı vergisi, Kurumlar vergisi, Gelir vergisi gibi çok sayıda vergi kaleminin yok olması anlamına gelmektedir. Bu kadar büyük kaybı petrolün düşmesi telafi edemez.
Ayrıca, daha önceden, bu kadar büyük kâbus hesaplanamadan yapılan ihalelerin zorunlu ödemeleri var: Köprü, tünel, havalimanları ve şehir hastaneleri gibi çok sayıda, zorunlu ödenecek giderler var.
Korona krizi belki birkaç ay sonra geçer. Ama ekonomik krizimiz zor telafi edilir. Bu kara tablonun içinde İstanbul Kanalı ihalesi mi? Çıldırmış insanların işidir.
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 26.03.2020 00:00:00 / Okunma = 16931