Önümüzdeki Pazar günü yapılacak halk oylamasında EVET dersek bu sorunun cevabı da EVET olacak. HAYIR dersek de bu sorunun cevabı HAYIR olacak. Geçen yazılarımızda Meclisin Yürütme Erki üzerindeki 2 yaptırım gücü olan 2 yetkisinin alınacağaını ifade etmiştik. GENSORU ve BÜTÇE DENETİM yetkileri. Yasa dışı yollara sapan hükümetleri ve bakanları Meclisin görevden alma yetkilerinin alınacağını anlatmaya çalışmıştık. Önerilen sistem ile meclisin HÜKÜMET KURMA yetkisi de ortadan kaldırılmaktadır. Referanduma Doğru – 1, Anayasa … irdeleme yazımızda kısmen değinmiştik.
Mevcut yasalara göre ve 1 asıra varan gelenekleri ile, kapısında ve başkanlık divanının arkasında yazan “Hakimiyet kayıtsız şartsız Milletindir “ düsturunun da gereği olarak TBMM ulusal egemenliğin merkezi kurumudur, milli hakimiyetin tecelligahıdır. Hükümetleri kurmak, yoldan çıkanları, yolsuzluk yapanları, görevden almak, alternatf hükümetler çıkarmak, meclisin Kurtuluş Şavaşından beri yapageldiği görevlerdir. Kurtuluş Şavaşının ağır koşullarında, iç isyanlara, dış düşman işgaline rağmen Gazi Meclis bu görevleri başarıyla yürütmüştür. O meclis, bakanları bizzet teker teker görevlendiriyordu. Hükümetin adı da Kabine veya Bakanlar Kurulu değil İCRA VEKİLLERİ HEYETİ idi.
Önerilen AY değişiklikleri ile TBMM ulusal egemenliğim merkezi kurumu olmaktan çıkarılacak, önemsizleşecek, hiçbir siyasi, idari yaptırım gücü olmayan tartışmalar için forumlar düzenleyen, alelade bir sivil toplum kuruluşu haline gelecektir. AKP, FETÖ vbg dinci örgütlerin Meclis ve Milli Hakimiyet kavramlarını dillerinden düşürmemeleri art niyetlerini gizleyerek bu kavramları yozlaştırmak, etkisizleştirmek, yetkisizleştirmek içindir. Çünkü Milli Hakimiyet Kavramı gücünü göklerden, tanrılardan Allahtan aldığını iddia eden dikdatörlerden Hakimiyetin alınması, milletin eline geçmesidir. Modern Laik Devlet ve Laik toplumun omurgasıdır MİLLİ HAKİMİYET. Bu nedenle yozlaştırmaya, etkisizleştirmeye yetkisizleştirmeye çaşıyorlar.
Bugünkü iktidar sahiplerinin ideolojik hocası Necip Fazıl Kısakürek, “Gençliğe Hitabe” sinde bakın ne diyor ; “ Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinini, kininin davacısı bir gençlik “ ve devam ediyor, “ Halka değil, Hakka inanan, meclisin duvarlarında ‘ Hakimiyet hakkındır ‘ düsturuna hasret çeken , ….. bir gençlik.“
Bu proje aslında FETÖ terö örgütünün başlattığı bir projesidir. TBMM kuruluş yılıdönümleri olan 23 Nisan bayramlarını gölgelemek, bu tarihin anlam ve önemini millete unutturmak için, hiçbir dini, tarihi anlamı olmayan, hiçbir islam tarihinde ve hiçbir islam coğrafyasında olmayan “ Kutlu Doğum haftası “ uydurmaları ile AKP yıllarca FETÖ terör örgütü ile birlikte meclisin manevi otoritesini yok etmeye çalışmışlardır.
Parlementer sistemin en önemli avantajı, içinden alternatif İKTİDAR ÇIKARABİLME doğurganlığıdır. Bu imkan sayesinde iktidarlar muhalefeti ikna etme , muhalefetle uzlaşma, muhalefeti iktidara kısmen dahil etme ihtiyacı duyarlar. Bu toplumsal uzlaşmayı güçlendirir, İktidar makamı ALTERNATİFSİZ KALMAZ. Muhalefet de alternetif iktidar için hazırlanır. Barışçıl iktidar değişimleri için elverişli siyasi iklim böyle oluşturulur. Alternatifsiz demokrasi kaçınılmaz olarak OTOKRASİYE dönüşür, toplumsal patlamalara, kanlı darbelere yol açar. Türkiye parlementer sistemle yönetiliyor, ŞİLİ başkanlık sistemi ile yönetiliyordu. Türkiye son 60 yılda birçok talihsiz askeri müdahalelere maruz kaldı. Fakat bunların hepsinin yarattığı mağduriyetlerle, ŞİLİ’deki yaşanan 1 darbenin yarattığı mağduriyetlerin karşılaştırılması, çoğulcu parlementer sistemin hem büyük kazaları engellediğini, hem de kendisini çabuk tedavi ettiğini gösteriyor.
Yaptırım gücü olmayan bir parlemento İKTİDAR SEÇENEĞİ üretemeyen İĞDİŞ bir parlementodur. Böyle bir parlemento milleti İKTİDAR KEYFİLİKLERİNDEN koruyamaz.
AHMET AKKÜÇÜK / 13.04.2017
Yazar Sayfası: Yazarın Köşesi: / Tarih: 13.04.2017 00:00:00 / Okunma = 15062