Sağlık örgütleri, Covid-19'a bağlı ölümleri durdurmak adına "Yaşam Hakkımızdan Vazgeçmiyoruz Ölümleri Durdurun" sloganıyla Ankara'da ortak bir basın açıklaması yaptılar. Açıklamada, Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan iki haftalık “kısmi kapanma” 1 Mart’tan bu yana uygulanan “kontrolsüz normalleşememe” halinin ne denli başarısız olduğu ifade edildi. CHP Ankara Milletvekili Dr. Murat Emir de "İç ettikleri 128 milyar doların sadece 8 milyar doları ile tam kapanma gerçekleştirilir ve insanlarımızın da derdi çözülür" dedi.
Türk Tabipleri Birliği, Türk Dişhekimleri Birliği, Türk Eczacıları Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği ve Türk Hemşireler Derneği bugün Ankara'da Ulus’taki Atatürk heykeli önünde ortak bir basın açıklaması yaptılar. Covid-19'a bağlı ölümlerin durdurulması adına "Yaşam Hakkımızdan Vazgeçmiyoruz Ölümleri Durdurun" sloganıyla yapılan açıklamada iktidara birtakım acil adım önerileri sunuldu. CHP, HDP, İYİ Parti, SOL Parti, Emek Partisi temsilcilerinin de destek verdiği eyleme Genel Sağlık-İş Sendikası temsilcileri de katıldı. CHP Ankara Milletvekili Murat Emir ve HDP Iğdır Milletvekili Habip Eksik de eylemde konuşma yaptılar.
"BİZ TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ OLARAK 'SALGINDA SORUMLULUK ALMAYA HAZIRIZ' DEDİK"
TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, şu açıklamayı yaptı:
“Bugün itibariyle resmi rakamlarla 62 bini geçen vakalar, yine resmi rakamlarla 270'i aşan ölümlerle her 5 dakikada bir, bir insanımızı yitiriyoruz. 1 Mart'ta vakaların yükselme eğilimini görmezden gelerek kontrolsüz bir açılım oldu. Bugün bunun bedelini ağır ödüyoruz. Biz bu ölümleri yaşamamak adına sesimizi çıkarmanın zamanının geldiğini düşündük. Biz, Türk Tabipleri Birliği olarak 'Salgında sorumluluk almaya hazırız' dedik. Ulus Meydanı'nda bir ulusa sesleniştir bu. Birlikte mücadele edelim, yan yana duralım, salgınla mücadele dayanışma gerektirir. Dolayısıyla bu dayanışmacı mücadeleyi birlikte, tüm toplumun bileşenleriyle, tüm halklarımızla birlikte yapmak zorundayız.”
"YETER, BİN DEFA YETER!"
TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut'un okuduğu basın açıklaması da özetle şöyle:
"Alındığı söylenen önlemler, ölümleri durdurmayacak, sağlık çalışanlarının karşılaştığı zorlu koşulları değiştirmeyecektir. Pandemi yoksulları ve işçileri vurmaktadır. Her gün bir uçak dolusu yurttaşımızı toprağa veriyoruz. Her gün yurttaşların onbinlercesini hasta eden pandemiyle ve pandeminin kötü yönetimiyle karşı karşıyayız. İktidar bilimin, meslek örgütlerinin sesine kulağını tıkamakta, sermayenin çıkarlarına uygun kararları uygulamaktadır. Bu tedbirler paketi halkı oyalama paketidir.
Yaşadıklarımız, Gabriel Garcia Marquez’in ‘Kırmızı Pazartesi’ romanındaki gibi her şeyin herkesin gözü önünde olmasını andırıyor. Baştan beri yaptıkları gibi hala salgını yönetmek yerine algıyı yönetmeye çalışıyorlar; 'aşı umudu tacirliği' yaparak insanları oyalıyorlar. Mızrak çuvala sığmayınca da 'Maske, Mesafe, Hijyen' tekerlemesiyle suçu vatandaşlara atıyorlar. Bugün buradayız çünkü duymama görmeme şansınız yok, bugün buradayız çünkü ölümleri görmeye tahammülümüz kalmadı, meslektaşlarımızın tükendiğine tanıklık etmeye tahammülümüz kalmadı!
Günlük vaka sayıları 60 bine dayandı, can kayıpları gerçek rakamların ancak üçte birini yansıtan resmi rakamlarda bile 250’yi aştı. Bu tablodan sadece Covid-19 hastaları değil, Covid-19 dışı hastalarımız da mağdur oluyor, ertelenemez sağlık sorunları için gereken hizmete ulaşamıyorlar. Yeter! Bin defa yeter!”
Prof. Dr. Vedat Bulut, atılması gereken acil adımlar için de şu önerileri dile getirdi:
İŞTE TTB’NİN ÖNERİLERİ
“- Mevcut sağlık politikalarının başarısız olduğu artık kabul edilmeli; sağlığa bütüncül bakan toplum ve sağlık örgütlerinin katılımıyla dayanışma içerisinde yeni bir sağlık sistemi kurulmalıdır.
- Pandemi ile mücadele, derhal geniş katılımlı yerel pandemi kurullarına devredilmelidir. Bu kurullara yerel yönetimler, sağlık emek ve meslek örgütleri ve toplum dahil edilmelidir.
- Bilimsel kriterlere uygun filyasyon çalışmalarına hızla başlanıp salgının ilk kaynağına ulaşılmalı, bireyler hastalanmadan veya hastaneye gelmeden gerekli adımlar atılmalıdır.
- Çalışanlar sosyal ve ekonomik hiçbir kayba uğratılmadan; AVM, fabrika, lokanta, atölye, şantiye gibi kalabalık ve kapalı alanlar derhal kapatılmalıdır.
- Uluslararası dolaşım en aza indirgenmeli ve yalnızca çok gerekli şartlarda olmalı, yurtdışı seyahatlerinde 14 gün karantina uygulanmalıdır.
- Aşılamada hedef toplumsal bağışıklık olmalıdır. Etkili bir aşılama programı uygulanmalıdır. Aşı temini ile ilgili süreç şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılmalı, toplumun önüne net bir aşı takvimi konulmalıdır.
- Halen atanmayı bekleyen ve KHK ile gerekçe gösterilmeden ihraç edilmiş tüm sağlık çalışanları hızla salgınla mücadelede yerlerini almalıdır. Sağlık çalışanları artık dinlenebilmelidir.
Uyarılarımıza rağmen yanlış sağlık politikalarında ısrar edilmesi, sosyal cinayettir. Toplumun ve sağlık çalışanlarının canını ve sağlığını riske atan vurdumduymazlığına daha fazla tahammülümüz kalmamıştır. Siyasi ve ekonomik çıkarları değil insanı önceleyin! Artık tükendik, söylenecek sözümüzü tükettik. Çığlığımızla buradayız! Bu çığlık hepimizin!”
"SAĞLIK EMEKÇİLERİNİ BİR DE KÜREK CEZASINA ÇARPTIRSAYDINIZ"
Diğer sağlık örgütü temsilcileri ile eyleme destek veren siyasi parti temsilcilerinin açıklamaları da şöyle:
“DİSK Temsilcisi Tayfun Görgün: Türk Tabipleri Birliği başından beri salgın konusunun ciddiyeti ölçüsünde hükumeti, toplumu uyardı. Sesine kulak verilmediği için artık sokaklara inmeye, buradan sesimizi duyurmaya çalıştık. Durum ciddi. Ölüyoruz, yok oluyoruz.
İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip: Ölümlerin durdurulmasını talep etmek için buraya geldik. Her gün 250'den fazla vatandaşımız ölüyor. İktidar bir an önce gerekli tedbirleri almalı, çarkları durdurmalı, sosyal desteği sağlamalıdır.
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz: Ne yazık ki siyasi iktidar sürecin başından itibaren tüm bu uyarılarımızı kulak ardı etti. Kendi siyasi alanlarını tahkim etmek için. Ekonomiyi döndürebilmek için, yandaşlarına kaynak sağlamak için, kendi deyimiyle salgını fırsata çevirmeye çalıştı. Buradan bir kez daha söylüyoruz. Bizler salgın sürecinde çok sevdiklerimizi kaybettik. Daha fazla can kaybetmeye tahammülümüz yoktur. Siyasi iktidarı sağlık örgütlerinin sözlerine uymaya çağırıyoruz.
Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız: Biz burada iktidarın bir yılı aşkın salgın yönetimine baktığımızda bunun salgın yönetimi değil algı yönetimi olduğunu görüyoruz. İktidar salgını yönetme konusunda sınıfta kalmıştır. Cumhurbaşkanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından yeni bir genelge yayınlandı. Bu genelgeyi okuduğumda ağzımdan çıkan ilk cümle şu oldu: "Sağlık emekçilerini bir de kürek mahkumu cezasına çarptırsaydınız" Ne bir insani temel ihtiyaçları düşünülüyor ne de hakları hukukları korunuyor.
KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik: Daha bu sabah Samsun ESM Şube Başkanı Müşfik arkadaşımızı Covid-19 nedeniyle kaybettik. Acımız büyük. Bugüne kadar yitirdiğimiz tüm sağlık emekçilerini, kamu emekçilerini Türkiye yurttaşlarını saygıyla selamlıyorum.
"İÇ ETTİKLERİ 128 MİLYAR DOLARIN SADECE 8 MİLYAR DOLARI İLE TAM KAPANMA GERÇEKLEŞTİRİLİR"
CHP Ankara Milletvekili Dr. Murat Emir: Hiç olmazsa bundan sonra aklın ve bilimin ışığında tedbirler alın. Türk Tabipleri Birliği'ni dinleyin. Onları dinlemiyorsanız diğer bilim insanlarını dinleyin. Onları da dinlemiyorsanız hiç olmazsa bilim kurulundaki hocalarımızı dinleyin ve bir an evvel tam kapanmayı gerçekleştirin. İç ettikleri 128 milyar doların sadece 8 milyar doları ile tam kapanma gerçekleştirilir ve insanlarımızın da derdi çözülür.
Türk Dişhekimleri Birliği Başkanı Atilla Ataç: Filyasyon neredeyse eşittir diş hekimi demek. Covid için ayrılan bütçeye baktığımızda Türkiye en son sıralarda yer alan bir ülke. Aşı için 150 milyon doz derken, 30 milyon doz yani 15 milyon kişi aşılandı. Okulları açtık, öğretmenleri değil futbolcuları aşılamaya başladık.
HDP Iğdır Milletvekili Dr. Habip Eksik: Başından beri yanlış yönetilen bir süreçle karşı karşıyayız. Maalesef bu sürecin en büyük yükünü sağlık emekçileri taşıyor. AKP iktidarı bu pandemi sürecini, kendi iktidarını perçinlemek için bir fırsata dönüştürmeye çalışıyor. Adeta bu pandemiyi bir lütuf gibi görüp fırsatçılık yapıyor. İlk düğme zaten yanlış iliklendi. Bu ilk düğme, Türk Tabipleri Birliği'nin ve diğer sağlık örgütlerinin sürece dahil edilmesiydi. Fakat bu yapılmadı. “